Sıla Naz Pala
2013’teki Gezi Parkı olayları siyasi sonuçları dışında sosyal değişimlere de neden oldu. Bunların başında ise Beyoğlu’nun eski cazibesini kaybetmesi ve eğlence yerlerinin kapanması geliyor. Beyoğlu bu kayıpları yaşarken eğlence sektörünün rotası Beşiktaş ve Kadıköy’e kaydı. Kadıköy’e özellikle ayrı bir parantezi hak ediyor çünkü önceden Anadolu–Avrupa yönünde akan eğlence trafiği zaman içinde tam ters istikamete döndü.
Kadıköy’e yönelik talepteki patlamanın birçok nedeni var. Metro ile ulaşım kolaylaşınca, Kartal, Maltepe, Sultanbeyliler de Kadıköy’ü eğlencenin yeni adresi olarak seçti. Bu yoğunluk içinde Caferağa, Kadıköy’de en uğrak mahallelerden birine dönüştü. Caferağa’da 2015’te yaklaşık 100 olan eğlence mekanı sayısı 300’e yaklaştı. Bu işletmelerin 200’ünü kafeler oluştururken 50’nin üstünde mekan alkollü ruhsata sahip.
Her köşede birileri
Kadıköy’ün en hareketli noktası ise Caferağa Mahallesi’ndeki Kadife Sokak. Sağlı sollu barların sıralandığı sokakta apartman merdivenleri, sokak köşeleri, hatta kaldırım kenarları buluşma noktası haline geldi. Gece yarısından sonra uygulanan müzik yasağı da sokağa taşan eğlence anlayışının pekişmesine neden oldu.
Ancak bu yeni eğlence modeli sorunları da beraberinde getirdi. Kadife Sokak ve Caferağa sakinlerinin hayatı, aşırı kalabalık ve gürültü yüzünden çekilmez hale geldi. “Gecenin bir vakti kapımı çalıp tuvaleti kullanmak istiyorlar”, “Kapının önüne yığılıyorlar, evime giremiyorum”, “Sokağı batırıyorlar, idrar kokuyor” ve “Evdeki bebeğimi uyutamıyorum” en fazla yöneltilen şikayetler. Hatta bu sorunlar yüzünden evini satan bile olmuş.
Caferağa Mahallesi Muhtarı Zeynep Ayman’a göre hafta sonları ilçedeki nüfus dört katına yükseliyor, parklarda kaldırımlarda sınır tanımayan eğlenceler düzenleniyor. Gençlerin büyük kısmının çok uzak yerlerden geldiğini anlatan Ayman şöyle devam ediyor: “Zaman içinde pek çok mahalle esnafı iş yerini kaptı ve yerlerine restoran, bar, kafe açıldı. Eski sakin günlerimizi gerçekten özlüyoruz. Buraya gelen gençlere nerelerden geldiğini soruyoruz, o kadar uzak yerlerden geliyorlar ki şaşırırsınız. Neden kendi oturduğun yerde içmiyorsun dediğimiz zaman gülerek ‘Dışlanırız abla. Döverler, yapamayız’ diyorlar. Kadıköy tüm Türkiye’ye özgürlüğün ne olduğunu çok iyi anlatır. Ancak tüm Kadıköy’ün nüfusu 500 bin dahi değilken, bu sayı hafta sonu gelenlerle birlikte 1.5-2 milyona çıkıyor. Kadıköy dışından gelenlerin bize yaşattığı sorunlardan da, bu sorunlardan sorumlu tutulmaktan da sıkıldık.”
Taraflar ne diyor?
"3 öğrenciyiz, dayanamıyoruz"
Fatih Karataş (22) - Mahalle Sakini: “Kadıköy’ün değişimi metronun gelmesiyle başladı. Fakat bu ekstrem artışın nedeni müzik yasağı olabilir. Müzik olmayınca adam geliyor sokakta kendi müziğini açıyor, arabalar duruyor ve insanlar dans etmeye başlıyor. Biz öğrenciyiz ve üç kişi Caferağa’da yaşıyoruz, sesten evde duramıyoruz. Üst komşum da şikayetçi. İnsanları uyardığımız zaman ise ‘Eğleniyoruz, başka yere taşının’ cevabını alıyoruz.”
"Uyuyabilmek mümkün değil" Arto Tahmisoğlu (49) - Mahalle sakini: “Ben doğma büyüme Modalıyım. Kadıköy böyle bir yer değildi, artık çığrından çıktı. İçkiye kesinlikle karşı değilim, hatta eskiden Kadıköy’ün böyle olması hoşuma giderdi. Fakat ses çok kötü etkiliyor insanı, bangır bangır müzik nedeniyle gece uyuyamıyorum. Mekanların kaldırıma taşmasından dolayı bir işgal var, caddede yürümenin imkanı yok.” "Eğlence anlayışları farklı" Can Nuran Akbal - Kadıköy Belediyesi Strateji Müdürü: “Eğlencenin devam etmesine kimsenin itirazı yok, buradaki sorun başkasını rahatsız etmeden eğlenmek. Kendi yaşadıkları yerde imkana sahip olmayanlar geliyor. Ümraniye’den, hatta günübirlik Kocaeli’nden gelenler var. Fakat gelen insanlar Caferağa’nın eğlenme biçimiyle eğlenmiyor.” "Gürültücüler buralı değil"
Yavuz Tarku - Barmy işletmecisi: Kurallara bağlıyız,
12’yi 1 geçe burada müzik sesi duyamazsınız. Gürültünün asıl kaynağının Kadıköy dışından gelen araçların sokak aralarında çaldığı müzik olduğunu düşünüyorum. Garip garip şarkılar açıp çevredeki insanları rahatsız ediyorlar.” "Mahalleli kabul etmeli"
Kadir Ekremyerek - Tekel bayii sahibi: “İnsanlar karşıdan gelip burada vakit geçiriyorlar, turistler de geliyor. Kadıköy İstanbul’un eğlence merkezi, bunun kabullenilmesi lazım. Bu yüzden de buradaki insanların özgürlük istemesi gayet doğal.”
Söz eğlenmeye gelenlerde
"Nereye gidelim?" Ecem Kılıç (23): “Müziğin susturulması durumunda umutsuzluğa kapılırım çünkü müziği susturmak karşı olduğumuz şeyin ta kendisi. Kadıköy’e kaldı tüm eğlence kültürü. Ben de bu insanlar gibi eğlenenler arasındayım. Zaten polis bizi sürekli dürtüyor, ‘özgürüz’ gibi bir hava da yok ortada. Eğer biz Kadıköy’de bile bu etkinlikleri yapamayacaksak nerede yapacağız?” "55 liraya gece geçiyor" Enes Uçak (25): “Beylikdüzü’nde oturuyorum ama eğlenmek için Kadıköy’e geldim. Ama mekanda oturmaya bütçem yetmiyor, sokakta eğlenmeyi de seviyorum. Geçen yıl üniversiteden mezun oldum, bir yıldır iş arıyorum. Halim belliyken mekanda oturmaya nasıl para verebilirim ki? Mesela bugün bir şarap aldım, 55 TL verdim. Bunu herhangi oturduğum bir yerde yapsam cebimden 250-300 TL çıkardı.” "Kalabalık diye geliyorum" Hakkı Çelik (38): “Apartman sakinlerini rahatsız etmemek için özellikle dükkanların merdivenlerinde oturuyorum, çünkü o saatte gelip dükkanı açacak halleri yok. Açıkçası mekanları tercih etmememin sebebi insanların koronavirüs önlemlerine uymamaları.Merdivende oturup edebimce içiyorum, fırsat buldukça da kafa dağıtmaya geliyorum. Bağdat Caddesi’nde bunu yapmam örneğin. İnsanlar bu sokaklarda olduğu için ben de buraya gelip oturuyorum. Tek başıma ne yapayım orada?” "Rastalı ile Ümraniyeli..."
Mahmut Taşkan (37): “Ben Acıbadem’de yaşıyorum ve her zaman aynı mekanda otururum. Burada yaşayan insanların rahatsız olmaları yanlış değil, burada oturan tanıdıklarım da şikayetçi, tedirgin oluyorlar. Özellikle Kadife’ye girdiğimde ben korkuyorum oradan geçmeye. Arabayla geçtiklerinde beni devirecekler gibi hissediyorum. İnsanları da değişti Kadıköy’ün. Climax filmi gibi, rastalı kadınla Ümraniye’den gelmiş adam halay çekiyor. Normalde burası daha alternatif bir yerdi. Artık burada kalanlar bu tip olaylara maruz kalmayı göze alanlar...”