Dünya spor endüstrisinin gözü Türkiye’de
Spor camiasının pek çok alanda en tecrübeli isimlerinden Ahmet Gülüm: “Burada köklü bir spor ekosistemi var”
158 defa milli formayı giymiş, şampiyonluklar kazanmış, adını voleybol tarihine yazdırmış bir sporcu… Plaj voleybolunu Türkiye’ye tanıtan bir organizatör… Ömrünü verdiği spora uluslararası alanda sıçrama yaşatmış bir federasyon başkanı… En sonunda da tüm spor ekonomisini büyütmek için kolları sıvamış bir iletişimci… İçinde Sports TV’nin de bulunduğu pek çok şirketin bulunduğu Sportsnet’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gülüm, “Spor Odaklı Pazarlama İletişimi” kitabında bu hikayeyi detaylı ve özenli şekilde anlatıyor. Mucidi olduğunu belirttiği bu kavram, kiminin büyüyen pasta nedeniyle heyecanlandığı, kiminin ise amatör ruh kaybolduğu için üzüldüğü yeni bir dönemin önemli unsurlarından. Gülüm’e göre ise zaten o ‘amatör ruh’un kaybolması bir gereklilik. Siz çok başarılı bir sporcuydunuz, daha sonra federasyon başkanlığı yaptınız. Ardından adını “spor odaklı pazarlama iletişimi” koyduğunuz bir alana girdiniz. Hep aklınızda var mıydı bu, yıllar içerisinde mi gelişti? 1990’lı yıllarda özel televizyonculuk sporculuğun da kökten değişmesini sağladı. Çünkü hepsi futbola odaklandı, diğer branşların hepsi bırakıldı. Bu durum beni yaraladı çünkü birkaç yıl öncesinde binlerce insana oynayan bir sporcuydum, bir anda voleybolun çökmeye başladığı bir dönemi yaşadım. Voleybol Federasyonu başkanı seçildiğimde endüstri 13 milyon dolardı, 26 bin lisanslı sporcu vardı. Bir tane televizyon yayını yoktu. Erkekler ve kadınlar 30’uncu sıradaydı. İletişimi devreye sokunca, dört yıl içerisinde 100 milyon dolara geldi endüstri. Arkasından sporcular 49 bin lisanslı sporcu düzeyine geldi. Sonrasında senede 150 maç yayını oluyordu, o noktaya gelmişti. Dünya sıralamasında erkekler 16’ncı, kızlarda 15’inciydi ve yukarıya ilerliyorlardı. Orada iletişimin spor ekosistemine nasıl katkısı olduğunu ve markaların da bu işin içine katılması gerektiğini görmüş oldum. Ajansı da bu amaçla kurdum.
Bizde ‘irrasyonel para’nın payı çok büyük
Dünyada spor endüstrisi yıllık 1.7 trilyon dolar. Bu paranın dört temel ayağı var: Tüketici, markalar, devlet ve irrasyonel para. İrrasyonel para dediğimiz, kişilerin enjekte ettiği miktar. Örneğin kulüp başkanları tarafından harcananlar. ABD’de irrasyonel para sıfırdır, bizde ise devletin harcadığı paradan sonra ikinci sıradadır. Tüketicinin verdiği paranın artırılması çok önemli. Sporun endüstrisinin doğru ve rasyonel seviyeye gelmesi lazım. O yüzden de markaların girmesi önemli. Fortune 500’e giren şirketlerin ilk 100’ünün 81’i spora yatırım yapar. İlk 500’ün de 380’i. Bizde ise ilk 100’ün 40’ı, ilk 500’ün 80’i yapar. Yani muazzam fark var arada.