Galatasaraylılar Derneği divan toplantısında gündem değerlendirildi: 'Türkiye 2'nci yüzyılda yeni değişimlere gebe'
Galatasaraylılar Derneği'nde düzenlenen Divan toplantısında, güncel jeopolitik gelişmeler ve Türkiye’nin çok kutuplu dünya düzenindeki rolü ele alındı
26 Ekim'de Galatasaraylılar Derneği’nde düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Yüzyılı Başlarken Dünya Nereye Gidiyor” başlıklı özel gündemli divan toplantısında, Türkiye’nin uluslararası sahnede izlediği politikalar ve dünyadaki jeopolitik gelişmeler farklı açılardan ele alındı. Divan Başkanı Reha Bilge, Divan Başkan Vekili Esat Tansev ve Raportör Mehtap Karacan'ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantı, Galatasaray camiasının Aydınlanmacı değerlere dayalı geleneklerini yaşatma çabasını ve değişen dünya dengelerine uyum sağlama arzusunu birlikte vurguladı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Reha Bilge, "Bir yüzyılı geride bıraktık. Fakat bu ikinci yüzyılda dünya yeni gelişmelere, yeni değişimlere gebe. Bu toplantımızda bu değişimlerin ne yönde olduğunu tartıştık" dedi.
Bilge’nin dünya genelindeki gelişmelerin ve değişimlerin önemini vurguladığı konuşmasının ardından, toplantıda çok kutuplu dünya düzeninde Türkiye’nin konumunu nasıl şekillendirebileceği ve bu süreçte Galatasaray gibi köklü bir camianın nasıl bir katkı sunabileceği geniş bir perspektiften ele alındı. Toplantıda ayrıca küresel değişimler yakından izlenerek Türkiye’nin Afrika ve Asya’da artan etkisini, Batı ile ilişkilerde denge arayışını destekleyen stratejiler üzerinde duruldu. Geleneksel değerlerin, günümüz koşullarına adapte edilmiş dinamik bir jeopolitik vizyonla nasıl uyum içinde sürdürülebileceğine dair kapsamlı görüşlerin aktarıldığı bu toplantı, Galatasaray camiasının çok yönlü bir yaklaşımla geleceğe yönelik bakışını sergileme fırsatı sundu. İşte Oksijen’in salondan takip ettiği toplantıda yapılan konuşmalardan bazı satır başları:
Türkiye'nin Afrika'daki artan varlığı bölge halklarına güven veriyor
Jeune Afrique dergisinin yazı işleri müdürü Josephine Dedet, “Türkiye’nin Afrika’daki artan varlığını” tarihi bir çerçevede değerlendirerek, bu varlığın siyasi ve ekonomik sonuçlarını masaya yatırdı. Dedet, “Türkiye, Afrika’da politik, ekonomik ve insani anlamda varlık gösteriyor. 2002’de sadece 12 büyükelçiliği bulunan Türkiye’nin Afrika'da faaliyet gösteren büyükelçilik sayısı 44'e yükseldi. Türk Hava Yolları 60 noktaya uçuyor. Güvenlik, askeri malzeme anlaşmaları yapılıyor. Afrika’da yeni oyuncu olan Türkiye’yi soft power dediğimiz TRT programlarıyla halklar da tanıyor. Sağlık için Afrikalılar Türkiye’ye geliyor” ifadeleriyle Türkiye’nin bu alandaki stratejik atılımlarını vurguladı. Dedet, Türkiye’nin Küresel Güney’in bir parçası olması nedeniyle Afrika halklarına güven verdiğini ve bunun, Afrika'da kolonyal bir geçmişi bulunan Avrupa devletlerine karşı Türkiye’ye avantaj sağladığını belirtti.
Türk Dünyası ile ilişkilerde diaspora ve kültürel bağlar stratejik önem kazandı
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Ali Faik Demir, küreselleşmenin etkilerinin sürdüğünü, ancak bölgeselleşmeye dayalı bir dış politika olmadan hareket etmenin zorlaştığını vurguladı. Türk Dünyası ile ilişkiler konusunda, “Artık coğrafi bir sınırla kalmayacak. Çünkü karşımızda bir diaspora var. Milyonlarca Türk yaşıyor Avrupa’da, Amerika’da, Afrika’da” diyen Demir, bu ilişkileri irdelerken geleneksel Pan-Türkizm kavramlarının artık yetersiz kaldığını ve diaspora faktörünün bu ilişkilere yeni bir dinamizm kattığını ifade etti. Konuşmasının devamında, “Türk birliği bir kan birliği değildir” diyen Demir, Türk Dünyası ile etnik unsurlara dayalı değil, ortak kültür, dil ve değerlere dayalı bir ilişki kurmanın önemine dikkat çekti. Demir, bu yapının Doğu Asya ile Batı arasında ticaret, kültürel etkileşim ve istikrarlı bir barış için köprü görevi görebileceğini söyledi.
Fransa geçmişteki gücüne özleminin siyasi etkilerini yaşıyor
Le Figaro gazetesi yazı işleri müdür yardımcısı Yves Threard, Fransa’nın “sadece romantik değil, aynı zamanda nostaljik bir ülke” olduğunu vurgulayarak, toplumun geçmiş güçlü günlere duyduğu özlemi ve bunun siyasi yansımalarını ele aldı. “Dünya şu an değişmekte. Fransa dahil birçok batılı güç bunu anlamadı ve kabul etmiyorlar. Bugün geçmişlerinin özlemini yaşıyorlar. Fransa, geçmişini, büyüklüğünü özlüyor” diyen Threard, Fransa'nın, İngiltere'nin Commonwealth benzeri bir yapıyı Afrika ve Asya’da oluşturma potansiyeline sahip olduğunu savundu. Özellikle Almanya'nın ekonomik gücünün Fransa üzerindeki olumsuz etkilerine rağmen, Fransa’nın güçlü ordusu ve nükleer kapasitesiyle Avrupa Birliği’nde hâlâ belirleyici bir konumda olduğunu ifade etti.
ABD’nin gücü azalıyor, Türkiye yeni düzende alternatif bir güç haline geliyor
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, günümüzde beş büyük gücün tahakkümündeki dünya düzeninin yerini 21. Yüzyılda çok kutuplu bir yapıya bıraktığını ifade eden Özülker, ABD’nin dünya hakimiyetini yitirme noktasına geldiğini ve gerileme sürecine girdiğini” ifade etti. Çin’in Afrika’daki hızla artan etkisi dikkat çeken Özülker, Çin’in altyapı yatırımları ve ekonomik işbirliklerinin, birçok Afrika ülkesinde Batı’nın geleneksel etkisini sorgulayan yeni dinamiklerin oluşmasına zemin hazırladığını, Türkiye’nin ise bölgede bu küresel güçlere bağımlı kalmak istemeyen ülkelere bir alternatif sunduğunu vurguladı. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki jeopolitik önemine değinen Özülker, bu bölgedeki etkinliğinin Batı tarafından kabul edilmesiyle iki tarafın da kazanabileceği bir denge yaratılabileceğini ifade etti.
Camia tarihsel değerlerini çağdaş jeopolitik bir vizyonla birleştirdiğini gösterdi
Divan toplantısı, Galatasaray camiasının Türkiye’nin uluslararası arenada daha etkili bir rol üstlenme kararlılığını ve geçmiş değerlerini modern jeopolitik bir vizyonla harmanlama isteğini gözler önüne serdi. Katılımcılar, Türkiye'nin çok kutuplu dünya düzenindeki mevcut konumunu, bu yapının sunduğu fırsatlar ve oluşturduğu riskleri tartışarak, ülkenin dış politikasını şekillendirecek stratejileri değerlendirdi. Galatasaray camiası, köklü geçmişinden ve dinamik yapısından güç alarak, Türkiye’nin küresel değişimlere uyum sağlama çabalarını destekleme kararlılığını ortaya koydu. Bu buluşmalar, sadece camianın paydaşlarını bir araya getirmekle kalmayıp, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerine de yön vermek açısından kritik bir zemin oluşturuyor.