Gezi Parkı davasında karar verildi: Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis, tutuksuz tüm sanıklara 18’er yıl hapis ve tutuklama
Gezi Parkı davasında sanıklardan Osman Kavala’ya ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Tutuksuz sanıklar; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi ise 18’er yıl hapis cezası aldı
2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada beraat kararlarının bozulmasının ardından yeniden görülmeye başlanan Gezi davasının 6. duruşmasında karar çıktı.
Mahkeme Osman Kavala'ya, TCK'nın 312/1 maddesi gereğince "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini kararlaştırdı.
Ayrıca Kavala hakkında "Nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, nitelikli yağma, nitelikli yaralama" suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verdi. Bunun dışında "siyasal ve askeri casusluk" suçundan her türlü şüpheden uzak, tam bir kanaat uyandıran kesin ve yeterli bir delil bulunmaması nedeniyle beraatine hükmedildi.
Tutuksuz sanıklara 18'er yıl ceza ve tutuklama talebi
Tutuksuz sanıklar Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden'e TCK'nın 312/1 maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren mahkeme, sanıkların eylemlerinin "yardım" kapsamında kaldığına kanaat getirerek, 18'er yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Ayrıca adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına kanaat getirerek, bu sanıkların tutuklanmasına karar verdi.
Heyet, firari sanıklar Henri Jack Berkey, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Mehmet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyalarının ayrılmasını karara bağlandı.
Davada karşı oy detayı
Davada karar oy çokluğu ile verildi. 2'ye karşı 1 oy ile alınan kararda karşı tek oyu veren Hakim Kürşad Bektaş ise sanıkların beraat etmesi gerektiğini savundu.
Hakim Bektaş, dosya içeriğinde dinleme kayıtlarından başka delil bulunmadığını ve mevcut kayıtların da kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde olduklarını belirtti. Bektaş, kararını şu ifadeyle açıkladı:
''Dosya içeriğinde dinleme kayıtlarından başka delil bulunmadığı, ilk dinleme kararının 18/06/2013 tarihinde TCK’nın 220. Maddesinde düzenlenen Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma” suçuna ilişkin olarak alındığı, TCK 312. Maddesi kapsamında “Hükümete Karşı Suç” suçundan alınan dinleme kararı olmadığı, daha sonra dinlemenin uzatılması talep ve kararlarında ayrıca TCK’nın 312. Maddesinin de eklendiği, ancak bu suçun bu tarihlerde, 5271 sayılı CMK’nın 135/8 maddesinde sayılan ve yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığı “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlardan”, “Hükümete Karşı Suç” suçunun 02/12/2014 tarihinden önce olduğu, bu haliyle dinleme kayıtlarının kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde bulundukları CMK 206/2-a, 217/2, 230/1-b maddeleri doğrultusunda yapılan değerlendirme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre dosyadaki dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğu, sanıkların kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı beyanları da yasak delile dayandığından hükme esas alınamayacağı, aksi kabul edilse dahi dinleme kayıtlarını destekleyen somut kanıtlar olmadığı ve tek başına dinleme kayıtlarının sanıkların üzerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yeter olmadığı anlaşılmış olup, sanıkların üzerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başka delil de bulunmadığından beraati, tutuklu sanık Osman Kavalı’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim.''
Duruşmadan öne çıkanlar
İzleyici sayısının çokluğu nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonunda görülen davada avukatlar savunmalarını gerçekleştirdi.
Kavala duruşmaya SEGBİS ile bağlandı
Osman Kavala duruşmaya tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Bağlantıdaki sorun nedeniyle duruşmanın ilk saatlerinde Kavala’nın görüntüsünün ekrana yansımasında sorunlar yaşandı, daha sonra bu sorun düzeltildi.
Tutuksuz yargılananlardan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ise avukatları ile duruşma salonundaydı.
Avukatlar savunmalarını yaptı
Duruşma, avukatların esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanları ile devam etti.
İlk söz alan Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal'dı. Köksal, suç unsurları oluşmadığını, 18 Şubat 2020 tarihli beraat kararından bugüne dek dosyada aleyhte gelişme olmadığı belirterek doğrudan beraat talebi için uygun koşulların oluştuğunu belirtti. Kösal savunmasının sonunda “İddia edilen yardım eylemi hak kullanımıdır, isnat edilen suçtan müvekkilimin beraatını talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Emel Ataktürk ise mahkemenin bağımsızlığı, tarafsızlığı, masumiyet karinesi gibi adil yargılanmaya ilişkin usuli güvencelerin yargılama boyunca sayısız kez ihlal edildiğini söyledi. Avukat Ataktürk beyanda bulunurken duruşmayı takip eden bir gözlemci “Hakimler ve savcılar lütfen telefonlarınıza bakmayın, lütfen dinleyin” dedi.
Gökçe Tüylüoğlu’nun avukatı Bahri Belen, konuşmasında “mahkemenin beraat kararı dışında karar verme şıkkı olmadığını” dedi.
''Tekrarların tekrarlarını yaşıyoruz''
Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman’ın avukatı Fikret İlkiz, önceki davalarda da benzer süreçlerin yaşandığına dikkat çekti: “Tekrarların tekrarını yaşıyoruz. Yargı organlarından hiçkimse aynı şeyleri tekrarlatmak için insanları ceza davasında sanık yapma hakkına sahip değildir”.
Yazılı savunmasını mahkemeye sunan Avukat İlkiz, “Savcılığın esas hakkındaki mütalaası 72 sayfa, hiç olmazsa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın esas hakkındaki mütalaasına karşı aynı sayfalarla yanıt vermiş olayım. Nasıl değerlendirirseniz öyle değerlendirirsiniz” dedi.
''AİHM'in kararı, TCK'nın 312. ve 320. maddelerinin ihlali olmadığını gösteriyor''
AİHM’in Osman Kavala hakkındaki kararının, müvekkilinin Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. ve 320. maddelerini ihlal etmediğini gösterdiğine değinen Avukat Köksal Bayraktar, “Dört buçuk yıldan bu yana Türk yargısı müvekkilimin tutukluluk halinin devam etmesi için inanılmaz bir çaba sarf etti. Gece yarısı Silivri Cezaevi’nden çıkarılırken yeniden tutuklamaya götürülmüştür. Bu 21. yüzyılda hazin bir durumdur” dedi.
Bayraktar sonrasında, “Müvekkilimiz müsnet suçları işlememiştir, suçun unsurları yoktur” diyerek Kavala'nın tutukluluk haline son verilip hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
Avukat İlkan Koyuncu, Osman Kavala’nın iki senedir “casusluk” suçlamasıyla tutuklu bulunduğunu ancak mütalaada bu yönde bir ceza talebinin bulunmadığını söyledi.
İnanç Ekmekçi‘nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan da, müvekkili hakkında yakalama müzekkeresinin geri alınmasını, suçun işlenmediğinin sabit olması gerekçesiyle tüm sanıklar yönünden beraat kararının uygun olduğunu düşündüğünü söyledi.
Can Dündar’ın avukatı Abbas Yalçın ise “İyi ki işini hakkıyla yapmaya çalışan onurlu insanlar vardır, mahkemeden talebim yoktur” dedi.
Sanıkların son sözleri
Hakan Altınay: Söyleyeceklerimi söyledim, beraatimi talep ediyorum.
Mücella Yapıcı: Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım. Hiçbir zaman şiddeten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi mesleğim doğrultusunda kullandım. Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamınızı umuyorum. Hüküm sizindir.
Çiğdem Mater: Bu iddialarla yargılanmayı esefle karşılıyorum. Darbeci olarak yargılanmayı kabul etmiyorum. Protestolar sırasında gençleri öldürenlerin peşine düşülmesini beklerdim, ama onun yerine bu dava açıldı. Osman Kavala'nın hayatından çaldığınız 4.5 yılı geri veremezsiniz, tüm suçlamaları reddediyor, derhal beraatimi talep ediyorum.
Mine Özerden: Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukukunun yerine hukukun gücünün galip gelmesini talep ediyorum ve beraatimi talep ediyorum.
Can Atalay: Harama el uzatmadık kul hakkı yemedik, devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık, devletin gücünü ele geçirip yandaşlarımızı zengin etmedik. Suç işlemedik. Avukatlık, mimarlık, şehir plancılığı yaptık. Bu yargılama faaliyeti değil. Eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse, sahipleniyoruz. Bu bir son değil. Bu daha başlangıç mücadeleye devam.
Tayfun Kahraman: Sözün bittiği yerdeyiz. Olmayan bir suçla ilgili burada yargılama yapılıyor. Gezi başarıyla sonuçlandı, çünkü park olarak korundu. İstanbul'da elde ettiğimiz tek başarı belki de budur. Kent suçlarına karşı muhalif olmaktan dolayı yargılanıyoruz. Vicdanen bir karar vereceksiniz. Talimatla yürüyen bu yargılama sürecini reddetmenizi ve bu davayı kapatmanızı istiyoruz.
Osman Kavala: AİHM'in hak ihlali kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirip makul şüphe yaratmadığını açıkladıktan sonra delil olmayan delillerle hakkımda ağrılaştırılmış müebbet hapis istenmesi hukuki değildir. Bu aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir.
Karara gelen tepkiler
Birçok isim, mahkemenin verdiği karar sonrası paylaşımda bulundu.
Zülfü Livaneli: 'Düştüm bir ormana yol belli değil/ Yatarım yatarım yıl belli değil.' Dehşet içindeyim #OsmanKavala
Ahmet Ümit: Direnene, boyun eğmeyene, susmayana bin selam olsun. Osman Kavala ve Gezi davası sanıklarını destekliyorum...
Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi: GEZİ TUTUKLANAMAZ! Arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu 7 arkadaşamızın tutuklanması hukuksuzdur, kabul edilemez! Arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı yalnız bırakmayacağız! #GeziyiSavunuyoruz.
Türk Tabipleri Birliği: Gezi demokrasi, barış, özgürlük talep eden milyonlardı. Bugün verilen cezalar toplumun adalet ve demokrasi istemine, yaşamdan, doğadan yana olan taleplere verilmiştir. Gezi davasında verilen haksız-hukuksuz cezalar kabul edilemez.
Davanın geçmişi
Tarihe ‘Gezi Parkı Davası’ olarak geçen hukuki sürecin temeli 28 Mayıs-30 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Gezi Parkı Olayları’na dayanıyor.
Dava, 4 Mart 2019 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 657 sayfalık iddianamenin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabulü ile başladı. Aralarında Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 sanık için toplam 47 bin 527 yıl hapis istendi.
Davanın ilk duruşması 24 Haziran 2019 tarihinde görülürken dava hakkında karar 18 Şubat 2020 tarihinde çıktı ve 10 sanık beraat ederken diğer sanıkların dosyaları farklı davalara aktarıldı. Tek tutuklu sanık Osman Kavala tahliye edildi ve yurt dışında bulunan sanıklar hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı.
Karar bozuldu
Ancak daha sonra iş insanı Osman Kavala’nın da yer aldığı dokuz kişi hakkında verilen beraat kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından 22 Ocak 2021 tarihinde bozuldu.
Kararda, Osman Kavala hakkında İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘casusluk’ suçlamasıyla devam eden davayı hatırlatılarak bu dosyanın bir suretinin Gezi davası dosyasına konularak olaylar arasında hukuki veya fiili bağlantı bulunup bulunmadığının değerlendirileceği aktarıldı.
Bu karardan sonra Gezi Parkı Davası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Yapılan duruşmalardan sonra mahkeme 22 Ocak 2022 tarihini karar günü olarak açıkladı. Ancak karar çıkmayınca duruşma 25 Nisan 2022’ye ertelendi.
Kim ne ceza aldı?
2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada beraat kararlarının bozulmasının ardından yeniden görülmeye başlanan Gezi Davası'nın 6. duruşmasında karar çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman da 18’er yıl hapis cezası aldı.
Davanın sanıkları ve müştekileri
Sanıklar: Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater Utku, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Emekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi ve Henry Jack Barkey.
Müştekiler: 61. Hükümet üyeleri dahil 746 kişi davaya müşteki oldu. Şikayetçiler arasında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakan Yardımcıları ve bakanları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, Ahmet Davutoğlu, Muammer Güler, Ömer Çelik, Mehmet Şimşek, Nabi Avcı, Zafer Çağlayan ve Sadullah Ergin isimleri yer alıyor.