Goethe Madalyası'na layık görülen Osman Kavala: Evrensel nitelikte bir hümanizmi savunmak her zamankinden önemli
Goethe Madalyası, Weimar’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Madalyaya bu yıl layık görülen üç isimden biri olan Osman Kavala'nın ödülünü eşi Ayşe Buğra aldı. Kavala, Buğra'nın okuduğu ödül konuşmasında, "Evrensel nitelikte bir hümanizmi savunmak her zamankinden daha önemli" ifadesini kullandı
Gezi Davası’nda müebbet hapis cezasına mahkum edilen Osman Kavala, Almanya'nın en önemli devlet nişanlarından olan Goethe Madalyası'na, Çinli dilbilimci Li Yuan ve Belçikalı yazar David Van Reybrouck ile birlikte layık görüldü. Ödül, Alman yazar ve şair Johann Wolfgang von Goethe'nin onuruna her yıl doğum gününde düzenlenen törenle sahiplerine takdim ediliyor. 28 Ağustos'ta Goethe’nin doğum yeri Weimar’da düzenlenen törende, Osman Kavala adına ödülü eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra aldı.
Osman Kavala, Ayşe Buğra'nın okuduğu ödül konuşmasında, "Li Yuan ve David Van Reybrouck gibi iki değerli insanla birlikte Goethe Madalyası ile ödüllendirilmek bana büyük onur verdi. Jüriye seçiminden dolayı teşekkür ediyorum. Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olduğum Anadolu Kültür ile Goethe Enstitüsü arasında uzun süredir devam eden verimli işbirliği, benimle ilgili kararda etkili olmuş olmalı. Dolayısıyla bu şerefi, ortak yürüttüğümüz projelere önemli katkıları olan çalışma arkadaşlarım, özellikle de yokluğumda Anadolu Kültür’ü başarıyla yönetmiş olan Asena Günal ile paylaşmak isterim" ifadelerini kullandı.
"Günümüzün yakıcı sorunları, savaşlar, saldırganlıklar, göçler ve baskıcı politikalar karşısında gerçekten evrensel nitelikte bir hümanizmi savunmanın ve bunun tesisi için çalışmanın her zamankinden daha önemli olduğuna inanıyorum" diyen Kavala şöyle devam etti:
"Bu idealin gerçekleşmesinde sanat ve edebiyat yoluyla kurulacak zihinsel ve duygusal köprülerin gerekli olduğunu düşünenler için, Goethe’nin yazdıkları bugünün gerçekliğiyle çok bağlantılı ve anlamlı. Bildiğiniz gibi, 2007’de Goethe Madalyası almış olan Maestro Barenboim ve Edward Said, genç Yahudi ve Arap müzisyenleri bir araya getiren orkestra girişimlerinde Goethe’nin Doğu-Batı Divanı’ndan, Doğu ve Batı şiiri arasında, insanlığın paylaştığı değerler ve duyarlılıkları yansıtan bir edebi ve entelektüel köprü olan bu şaheserden ilham almışlardı. Barenboim ile Said’in bu anlamlı girişimi, Anadolu Kültür’ün Berlin’de Genç Avrupa Klasikleri Müzik Festivali’nde konser vermiş olan Ermenistan Gençlik Orkestrası projesine örnek olmuştu."
"Haysiyet kavramına evrensel nitelik kazandırdı"
Cezaevinde, İngiliz akademisyen ve şair Jeremy Adler’in 'İnsan Haysiyeti Kavramının Kökenleri' başlıklı makalesini okuduğunu anlatan Kavala, "Bu makalesinde Adler, insan haklarının temelindeki normlar ve değerlerin evriminde son derece önemli bir yeri olan insan haysiyeti kavramının gelişmesine Goethe’nin yaptığı katkıyı anlatıyor. Adler, Goethe’nin, Kant gibi, haysiyeti insanın özerkliği, özgür davranış yeteneği temeline oturtarak bu kavrama evrensel bir nitelik kazandırdığını belirtiyor" görüşünü paylaştı.
"Dıştan gelen saldırıların bireyin öz haysiyetinin tahrip olmasına yol açması mukadder değil"
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Yahudi soykırımının ve insanlığa karşı işlenen diğer suçların yarattığı etkiyle, insan haysiyetine saygının evrensel bir norm haline geldiğini ve haysiyetin, bireyin yurttaşlık statüsüne ahlaki bir değer ekleyerek onun devlet karşısında daha güçlü hale gelmesini de sağladığını ifade eden Osman Kavala şöyle devam etti:
"Ancak, haysiyet kavramının evrensel bir nitelik kazanmasına, iç hukuk metinlerinde ve uluslararası sözleşmelerde haysiyetin dokunulmazlığına dair hükümlerin yer almasına rağmen, savaş alanlarında ve siyasi yargılamaların ve cezalandırmaların görüldüğü anti-demokratik rejimlerde insan haysiyeti vahim şekilde ihlal ediliyor. Bununla birlikte, dıştan gelen bu saldırıların bireyin öz haysiyetinin tahrip olmasına yol açması mukadder değil. Böylesi ağır şartlarda dahi, insanın kendi haysiyetiyle ilgili duyguları ona güç vermeye devam ediyor, baskı ve eziyete karşı direnme gücü sağlıyor.
Şunu da söylemek istiyorum: Edebiyat sadece kavramların gelişmesine katkı yapmıyor, aynı zamanda ve belki daha önemli olarak, kavramların içselleştirilmesini mümkün kılan duyguların ve duyarlılıkların paylaşılmasını da sağlıyor. Benim cezaevindeki deneyimim böyle oldu. Goethe Madalyası benim için insan haysiyetinin tüm anlamlarını akla getiren ve güçlendiren bir simge olacak."