Hayvanları kurtarmadan kendimizi kurtaramayız

Hayvanlara şiddet, Türkiye’nin kapanmayan yaralarından biri. Şiddetin boyutu artık tahammül edilemez seviyede, buna rağmen 10 yıldır beklenen yasa çıkmıyor. Hayvan hakları aktivistleri, savunmasız canlara yönelik bu şiddet bitirilmeden, toplumun şiddetten arınamayacağı görüşünde

Kedi, köpek, yavru, yetişkin fark etmiyor. Neredeyse her gün Türkiye’nin bir yerinden hayvana şiddet haberi geliyor. Hayatımızın renkleri, can dostlarımız adı konmamış bir soykırımla karşı karşıya. Patileri, kuyrukları kesiliyor, gözleri oyuluyor, tecavüze uğruyorlar. Şiddetin dozu gittikçe artıyor çünkü yapanın yanına kar kalıyor. Devlet hayvanları eşya olarak görüyor, yasal mevzuat yetersiz, toplumun “her şey insan için” diye özetlenebilecek bakış açısı da sorunlu.  Ancak uzun yıllardır ilk kez umut veren gelişmeler var. Meclis’teki beş partinin ortak hazırladığı rapor bunlardan biri. Sosyal medya sayesinde oluşan kamuoyu baskısı da beklenen yasayı bu kez çıkartabilir. Fakat yasa istendiği gibi çıkar mı, orası muamma. Konunun uzmanları, Oksijen’e değerlendirdi...

Fatma Biltekin Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Koordinatörü: "Şikayet şartı kaldırılmalı"

Fatma Biltekin, “AKP’nin hazırladığı taslağı görmedik. TBMM’deki beş partinin ortak ürünü olan taslak için ‘Hayvana şiddeti suç kapsamına aldık’ denilebilir sadece. Bununla çözülecek mesele değil bu. 2 yıl ceza aldığında 15 gün tutuklu kalacaksın. Biz bu sürenin 3 yıl olmasını istiyoruz. Bu yasa acil olarak getirilmeli, süreç şeffaf ilerlemeli“ diyor. Biltekin’in önerileri şöyle: • Öldürme, zalimce davranış ve işkencenin ceza sınırı en az 3 yıl olmalı, takdir indirimi uygulanmamalı. • 26. maddedde ‘Hayvanı al, aşıla, kısırlaştır, aldığın yere bırak’ cümlesi aynı şekilde kalmalı.  • Yasaklı ırk kavramı kaldırılmalı. Pitbull, Dogo Argentino gibi cinsler mizaç testinden geçtikten sonra aile yanına verilmeli. • Hayvan yetiştiren kişiler takip edilsin ve ruhsatlandırılsın. • Hayvan üretimi ve satışı yasaklanmalı, bu kişiler 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmalı.  Biltekin, kırmızı çizgilerinin ise hayvana şiddette şikayet şartının, “savcıların resen hareket edeceği” şeklinde değiştirilmesi olduğunu söyledi. 

Fatih Belediyesi Hayvan Barınağı Gönüllü Yöneticisi Meral Olcay: "Yasak ırklar yumuşacık hayvanlar"

Meral Olcay, hayvanları terk etmenin ciddi anlamda cezasının olması gerektiğini söylüyor, en önemli konu olarak ise yasak ırk denilen köpekler olduğu görüşünde. “Çene ve kas yapıları güçlü diye köpeklerin barınaklarda müebbete mahkum olması insanlık dışı bir olay” diyen Olcay şöyle devam ediyor: “Hiçbir canlı kötü olarak doğmaz. Kötü köpek yok, kötü insan vardır. Bu tür yasak ırkları besleyecek kişilerin tıpkı bir ehliyet sınavından geçirilir gibi testlerden geçmesi gerekir. O kadar yumuşak huyludur ki bu yasak ırklar, sadece doğru insanın elinde olsun.” • Salgın döneminde tavşanların, papağanların, hamster’ların bile terk edildiğini anlatan Olcay “Ölene kadar bakacaksanız bir hayvanı yuvanıza alın. Terk edilmek hayvanda travma yaratıyor. En son dişleri olmayan bir köpek terk edilmişti. ‘Bakamıyoruz altına işiyor’ denildi. Biz ona çok iyi baktık, sahiplendirdik. Onun dışında yaşlı bir kurt köpeği ‘Uyutmak istiyoruz’ denilerek barınağa getirildi. Uyutma olmayacağını söylediğimizde  ‘Ne yaparsanız yapın’ deyip bıraktılar. O hayvan 1 ay özel bakım gördü, şimdi yürüyor. Yaraları kapandı, gayet sağlıklı. Hayvanlarını terk edenlere yönelik yaptırımlar caydırıcı olmalı“ diye konuşuyor.  Olcay, hayvanların mal olarak görülmemesi gerektiğini belirtiyor, evlilik yıldönümünde, yaş günlerinde hediye olarak verilmelerine de tepki gösteriyor. 

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat: "Doğa İhtisas Mahkemeleri kurulmalı"

Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, sözlerine “Dağ fare doğuracak“ cümlesiyle başlıyor. Bekledikleri değişikliklerin olmayacağını düşünen Şenpolat “Yunus parkları, pet shop’lar kapatılmayacak. Çünkü bundan çok ciddi para kazanan bir kesim var. Çıkacak yasa, bizi tatmin etmeyecek muhtemelen“ diyor.  Şenpolat, HAYTAP’a her gün şiddet, tecavüz, işkence ihbarları geldiğine de dikkat çekiyor. “Nasıl olsa bir şey olmaz diye hayvanın bacağını kesiyorlar. Bunun bir sonraki adımını kadına tecavüz olarak görüyoruz. Belediyelerin bile hayvan zehirlediği zamanlardayız. Böylesine vahşi bir dünyayla ilgili hukuksal düzenleme lazım. Şikayet olmadan savcılığın harekete geçmesi gerekiyor. Biz Doğa İhtisas Mahkemeleri istiyoruz. Uzman hukukçularla daha yerinde kararlar çıkacaktır“ diyor. Şenpolat önerilerini şöyle sıralıyor: • Hayvana karşı suçlarda duruşmalı yargılama yapılmalı, tutuklama olmalı. • Hapis cezalarının alt sınırı 2 yıldan başlamalı. • Yunus parkları ve hayvanat bahçeleri kapatılmalı. • Tehlikeli ırklarda hayvan ismi geçmemeli, yaralama ya da ölüme neden olduğunda sahibi hapis cezasıyla yargılanmalı. • Sokaklarda ve evlerde yaşayan tüm hayvanlara mikroçip takılmalı. Şenpolat’a göre tüm sorunların temelinde sahipli-sahipsiz hayvan sayısının bilinmemesi yatıyor. Bakanlığın dahi sayıyı bilmediğini söyleyen Şenpolat “Bu kadar at, kedi, köpek var dememiz lazım. Bu olmadan problem çözülemez“ diyor.

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu: "Sokaktaki hayvan sokakta yaşar"

“Önemli olan hayvanların eşya kapsamından çıkarılması “ diyen Kalafatoğlu’nun talepleri şöyle: • Sahipli-sahipsiz kavramı ortadan kaldırılmalı. • Hayvana şiddet, eziyet, tecavüz ve öldürme 2 yıl 1 ay hapisle cezalandırılmalı. • Hapis cezaları paraya çevrilmemeli. • Hayvanların evde beslenmesini yasaklayan keyfi maddeler iptal edilmeli. • Yasaklı ırk olarak bahsedilen hayvanların sahipleri eğitilmeli ve izlenmeli. • Bakımevlerindeki hayvanlar, mizaç testinden sonra sahiplerine geri verilmeli. Teklifin marta kadar yasalaşacağını düşünen Kalafatoğlu “ Sokaktaki hayvan sokakta yaşar. Barınaklara konulmasını asla istemiyoruz. Bu bizim için kırmızı çizgi. İnsanların satın almak yerine sahiplendiği bir düzen bekliyoruz. Hayvana şiddet topluma şiddetin ilk adımı“ diye ekliyor. 

Türkiye’yi sarsan fotoğraf

Söz konusu hayvanlar olduğunda, suçlular vahşette sınır tanımıyor. Sapanca’da patileri ve kuyruğu kesilen yavru köpeğin ölmeden önceki son bakışı, Türkiye’yi sarsmıştı. O günden sonra “artık yeter” sesleri daha gür yükseldi ama canilere yetmedi. Neredeyse her gün ya bir hayvanın patileri kesiliyor ya da biri tecavüze uğruyor. Daha iki gün önce Nevşehir’de 9 sokak köpeği ayakları bağlanıp öldürülmüş halde bulundu. Yasa beklendiği gibi çıkmadığı sürece de bu vahşet bitecek gibi görünmüyor. 

Tasarı iki hafta içinde Meclis’te

Gazetemizi yayına hazırlarken gelen bir son dakika gelişmesine göre, beklenen tasarı 15 gün içinde TBMM’de olacak. Açıklamayı yapan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, tasarıya ilişkin şu bilgileri verdi: “Sahipli-sahipsiz  hayvan tanımını kaldırdık. Ev hayvanı ve evcil hayvan ifadesi olacak. Hayvanı sahiplendiğinizde, ömür boyu bakmayı taahhüt etmiş olacaksınız. Her hayvanın bir çipi olacak. Hayvanını sokağa terk edenlere ceza verilecek. Kötü muameleye para cezası, işkence ve öldürmeye hapis geliyor. Öldürmede 6 aydan 4 yıla kadar, eziyette 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüyoruz. 2 yılın üstünde bir ceza çıkarsa, erteleme olmayacak.”  
Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Yetişkin filmi izleyip sıcak çatışmaya giriyorlar