İBB eski Başkanı Gürtuna'dan 'Gaziosmanpaşa' yorumu

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İBB Başkanlığı döneminde aldığı hapis cezası nedeniyle görevden ayrılmasının ardından muhalif meclis üyelerinin de oyunu alarak seçilen İBB eski Başkanı Gürtuna, "Seçilmiş bir sorumlu görevden alındığında yine aynı ekolden birinin seçilmesini teamül haline getirmeliyiz" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İBB Başkanlığı döneminde aldığı hapis cezasının kesinleşmesi üzerine görevden ayrıldığında, muhalif meclis üyelerinin desteğiyle bu göreve gelen İBB eski Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Gaziosmanpaşa Belediyesi'nde görevden uzaklaştırılan CHP'li başkan Hakan Bahçetepe'nin yerine AK Parti'li Eray Karadeniz'in başkanvekilliğine seçilmesini değerlendirdi.

Halk TV yayınına bağlanan Gürtuna, "1998'de Sayın Erdoğan'ın görevden ayrılması sonucunda belediye meclisinde belediye başkanlığı seçimi yapıldı. O seçimde parti tarafından aday gösterilmemden sonra Anavatan Partisi'nin Doğru Yol Partisi'nin de katkılarıyla belediye başkanı olarak seçildim. Gaziosmanpaşa özelinde yapılanlara doğru demek zor ancak sadece Gaziosmanpaşa'ya indirgeyerek konuşmamamız lazım. Demokrasinin temel paradigması her şeyden önce şudur; farklılıklara saygı ve farklılıkların kabulüdür. Bunu demokratik teamüllerin zeminine oturtabilirsek, her süreçte, karşımıza çıkan her olayda farklı standartlar ortaya koymayız. Bunun adını koyarız, bir belediyede veya herhangi bir kurumda seçilmiş bir sorumlunun, bir başkanın olduğu bir kurumda, herhangi bir sebeple görevden alınması halinde yine aynı ekolden birinin seçilmesinin tercih edilmesini biz demokratik bir en azından nezaket haline, teamül haline getirmeliyiz" ifadelerini kullandı. 

"Devlet kurumlarının gücü kurallara, demokratik teamüllere sadakatten, hukuka uymaktan gelir"

"Bu, kurallara olan güveni de artırır, devlete olan güveni de artırır, insanların mağduriyet duygusunun da önüne geçer" diyen Gürtuna şöyle devam etti: "Dolayısıyla basit gibi görünen bir durum sık sık tekrarı halinde ciddi bir toplumsal güvensizlik de oluşturuyor. Ortak paydalarımızı zayıflatıyor, ortak değerlerimizi zayıflatıyor. Birlikte olma duygumuzu zayıflatıyor, bu da toplumun bağışıklık sistemini çökertiyor zaman içerisinde. O da zaman içinde kurumları zayıflatıyor, kuralları ortadan kaldırıyor. Bu da devletin kurumlarının zayıflamasına sebebiyet veriyor. Devleti önemsiyorsak, devletim kurumlarının güçlü olması gerekiyor. Devlet kurumlarının gücü de kurallara sadakatten, demokratik teamüllere sadakatten, hukuka uymaktan gelir. Bunu sağladığımız zaman, bunu siyasetimizin kültürü haline getirdiğimizde her seferinde benzer olaylar yaşamayız.

"Kaybedecek zamanımız da insan kaynağımız da yok"

O bakımdan konuyu ülkenin adalet sisteminin yansıması şeklinde ve demokratik teamüllerin kökleşmesi şeklinde ele almalıyız diye düşünüyorum. Bu şekilde yaklaştığımızda olay çok daha önem kazanıyor. Sadece Gaziosmanpaşa Belediyesi ile sınırlı kalmıyor, ülkenin genel yapısında bakmamızı gerektiriyor. Onun için bu konuları ciddiye alıp, bütün ülke olarak o ciddiyetle yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü bizim kaybedecek zamanımız yok ülke olarak. Kaybedecek insan kaynağımız da yok. Bir kişiye bile çok ihtiyacımız var. O bir kişiyi bile ihmal edemeyiz. Kaldı ki yerel yönetimler çok önemli kurumlardır. Yerel yönetimle merkezi otorite el ele, gönül gönüle çalışmalıdır. Hangi parti olursa olsun fark etmemelidir. Seçimde kadar bir yarış olmalıdır. Kıyasıya bir yarış olabilir ama seçim bittikten sonra artık geriye dönüp bakılmaz. Seçilmişler el ele verirler, ülkenin ayağı kaldırılması için, güçlendirilmesi için bütün güçlerini seferber ederler. Bu, o ülkede güç üretme noktasında çarpan etkisi yapar.

Türkiye'de yerel yönetimler, kamunun merkezi birimleri, sivil toplum örgütleri, bütün gücümüzü işbirliğine mahkumuz şeklinde ele alarak bu gücümüzü iyi değerlendirmemiz gerekiyor. O zaman ekonomi de iyiye gider, sosyal hayatımız da barış içinde huzurlu olur, devlet kurumları verimli çalışır. Birbirleriyle mücadele eden, savaşan kurumlar değil, omuz omuza ülke sorunlarını çözmek için savaşan yapılara dönüşür. Bunları tasavvur ettiğimiz zaman, çok ciddi bir şekilde muazzam bir ivmeyi yakalamış olacağız. Konu ilk düğmenin iliklenmesiyle böyle geliyor. Yani bir yanlış nerelere kadar gidebiliyor."

İşte ilçe ilçe İstanbul'un zemin haritası İstanbul'da 6,2 büyüklüğünde deprem Pınar Eczacıbaşı hayatını kaybetti Tahran sakinleri bedel ödeyecek hem de çok yakında İzmir'de belediye işçilerinin grevi sona erdi Adile Naşit'in yeğeni Naşit Özcan vefat etti