İkizdere’de 300 metre için amansız mücadele

İkizdere’de Cengiz İnşaat’ın yapmak istediği taş ocağına engel olmak için varını yoğunu ortaya koyan köylüler tam kapanma günlerinde her sabah beşte kalkıyor, kayalık araziyi üç saatte aşıyor ve makinelerin karşısına dikiliyor. Bugüne dek 300-400 metre ilerlemiş şirket. Her şey geri kalan 300-400 metre için. Mutsuzlar ama vazgeçmeye niyetleri olmadığını söylüyorlar

Nimet Kıraç 
İkizdere, Rize
Rize’nin İkizdere ilçesinde yer alan yemyeşil İşkencedere Vadisi’ni daha bir hafta önce ferah bir nefes gibi yokuş aşağı dolanan dere, bugün taşla dolmuş halde. Burası, Cengiz İnşaat’ın temmuz ayında lojistik merkez ve liman inşa etmek üzere ihalesini 1 milyar 370 milyon liraya devletten aldığı proje için yaklaşık 6 milyon ton taş çıkartmak istediği yer. Son üç haftada inşaata direnen çok sayıda köylü gözaltına alındı; üzerlerine biber gazı sıkıldı. Nöbetteki köylüler protestolara takılmadan çalışmayı bekleyen kepçelerin bu süreçte kaç anıt ağaç söküp dereye attığını dahi bilmediklerini söylüyorlar.  “Belki 500 belki de daha fazla ağaç sökmüşlerdir” diye anlatıyor durumu Gürdere Köyü’nden Mustafa Albayrak. Ağaçlara çıkarak iş makinelerini protesto etmelerinin işe yaramadığı durumlar olduğunu söylüyor.
Vadideki dere yatağı taşlarla kapanmış, bazı noktalarda incecik akıyor.

Taş için yapılır mı?

“Bizi anne-babamız küçüklüğümüzden beri bu ağaçlara dokunulmayacak diye tembihledi. Odun almaya geldiğimizde bile kurusunu bulurduk. Şimdi bu insanlar ağacı canlı canlı kökünden söküp dereye atıyorlar” diyor, büyük sitemle. Albayrak iç mimar. Çocuklarının bu köyü çok sevdiğini, buraya gelmeyi iple çektiğini söylüyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın 30 Nisan’da İşkencedere’ye gelerek gözlem yaptığını, ancak kendilerini yeteri kadar dinlemediğini, buradaki taşın kalitesinin yüksek olduğunu söyleyerek taş ocağı projesini meşrulaştırmaya çalıştığını anlatıyor. “Taş için koca vadi yok edilebilir mi?” diye soruyor. “Burada  kestane ve çamlar var, komar var, delibal derler. Yani bölgemizin beslendiği yer bu cennet vadi. Burası bizim ata ocağımız. Dünyanın her yerinde iş yaptım, burayı özledim, hep geldim. Benim gibi dolu insan var.”
Köylüler, kesilmelerini engellemek için ağaçlara tırmanıyor.

“Her gün daha erken kalkıyoruz”

İkizdere Dernekler Federasyon Başkan Yardımcısı Musa Yılmaz, bu insanlardan biri. Yılmaz, 3 Mayıs’ta sekiz saatliğine gözaltına alındığını, ancak gözaltıların İkizdere halkının umudunu azaltmadığını söylüyor. “Alana her gün sabah 5:00 gibi indik son bir haftada. Jandarma bizden önce gelmesin diye her gün saati biz de geri çekiyoruz. Sabaha kadar jandarma bekliyor. Onlar kararlı, biz onlardan kararlı.” Son bir hafta içinde üç kez ağaçlara çıkarak çalışmaları kısmen durdurabilmişler. “Şu ana kadar serbest çalışmış olsalardı, taş ocağı alanına ulaşmış olurlardı. Ondan bu zaman diliminde 700 metre kadar gideriz sandılar ama izin vermedik. Şimdi 300-400 metre daha ilerleyebilmeleri gerek  ancak biz alandayız.” Yılmaz, vadinin endemik bitkileri, florası ve faunasıyla mutlaka ilelebet korunması gerektiği kanaatinde. “Çok önemli bir vadidir burası, bir nefestir, insanların ciğeridir. Burası doğa harikasıdır ve burada bir doğa katliamı yaşanmaktadır” diyor.
Şirket jandarma eşliğine çalışıyor.

Milletvekilleri nöbette

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) geçtiğimiz hafta alanda verdiği “Her gün bir milletvekili nöbette olacak” sözü, etkinliğini sürdürüyor. Bir haftada İkizdere eylemlerine destek vermeye gelen milletvekilleri arasında Mahmut Tanal, Mehmet Bekaroğlu, Aylin Nazlı Aka var. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ise köylülerin İkizdere nöbetini meclisten yaptığı çağrıyla destekledi. Saadet Partisi ve İYİ Parti’den de vekiller alanı ziyaret etmiş.  CHP Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu da duruma tepkili. “Buradaki insanların moralleri bozuldu. Pandemi var, hiçbir destek gelmiyor. Herkese ceza yazıyorlar. Bu güzelim yerler gidiyor. Dün Ordu milletvekilimiz bu derede alabalık yakaladı, şu anda ise tamamen yok olmuş vaziyette” diye sosyal medyadan çağrı yapan Bekaroğlu,  Oksijen’e konuşarak vadinin “tüm insanlığa ait olduğunu” söyledi. “Bölgenin geleceği lojistikte değil, turizmdedir. Bu durum bölgenin kalkınmasına ilişkin hazırlanan raporlarla ortaya konmaktadır. İkizdere, nadir doğal güzelliğe sahip köyleri, yaylaları içermektedir. Burada yapılacak turizm de yayla turizmidir” diyor Bekaroğlu. “Taş ocağı için yıllarca bu vadide binlerce dinamit patlatılacak, orman yok edilecek, dere kurutulacak. Böyle bir yere turist neden gelsin?” Yöre insanına sormadan “böyle bir işe girmenin temel insan haklarına aykırı” olduğunu aktaran vekil, “İnsanların geçimini sağladığı topraklara bir gece yarısı kararnamesiyle el koymak insani değildir” diyor. Çanakkale’de ikamet eden ancak 78 yaşındaki annesi ve akrabaları hala Gürdere’de yaşayan 38 yaşındaki Derya Ekşi, bu nöbete katılmak için işinden olmuş. Gaz sıkıldıktan bir gün sonra geldim. Korkunç, çok, çok kötü bir tabloyla karşılaştım. Ben burada büyüdüm, o dere kenarında oynadım, oradan su içtim” diye anılarını paylaşan Ekşi, direnişe her gün sahurdan sonra gittiğini ve sonuna kadar alanda olacağını söylüyor. “Yolların hepsini tek tek kapattıkları için üç saat ormandan yürüyüp zor bela varıyoruz artık alana. Kayıyoruz, kayalıktan geçiyoruz, ama bir şekilde ulaşıyoruz. Her yere jandarma koymuşlar. Nöbet tutan başına 30 jandarma vardır herhalde. Yirmiye yakın jandarma arabası bölgeyi çevirmiş durumda” diyor.
CHP’li Mahmut Tanal alandaydı.

Minnacık kuşlar düştü

İki küçük çocuğu olduğunu söyleyen Ekşi, çocuklarının köyde serbest olduklarını anlatıyor. “Anneannemin evine gidelim diyorlar hep, bahçede geziyorlar, oyun oynuyorlar. Serbest ya her yer… Burada istediklerini yapıyorlar, özgürler. Her insanın bir köyü olmalı bence” diyor. “Çalışma başlarsa burası kamyon dolacak, patlamalar başlayacak, taş yuvarlanacak her yerden. Yani hep bir tehdit altında olacaklar. O gün alana çıktığımızda makineler çalışıyor diye minnacık kuşlar düştü elimize, önümüze. O kadar üzüldük ki, o kadar küçücükler ki… Onları bile yuvalarından ediyorlar. Doğa isyan ediyor, bizden yardım istiyor” diye ekliyor. Çarşamba günü 62 ilin barosunun İkizdere’deki direnişe destek mesajı yayınlamış olmasını anlamlı bulduklarını ifade eden İkizdereliler, Rize Barosu’nun imzasının olmamasını olağan karşıladıklarını söylüyor. Ancak bir an önce seslerini duyurmak için tüm yurttan yardım bekliyorlar.  “Alanlarımız çok daraldı. Geçiş yolu bırakmıyorlar artık bize” diyor Ekşi, sesi titreyerek. “Acil yardım çağrısında bulunuyoruz. Lütfen sesimizi duyun. Lütfen vadimiz yok olmasın”.

Köylü damacanayla su alıyor

Şimdilerde Gebze’de yaşayan 44 yaşındaki Gürdereli Hediye Baş, 10 gündür 21 Nisan’da başlayan taş ocağı nöbetinin ön safhalarında. En büyük korkusu annesinin ve akrabalarının yaşadığı, çocukluğunun geçtiği vadinin imhası. “İçme sularımız yok olacak… Dere şu an kapatıldı, hafriyat oraya boşaltıldı. Su artık çamurlu akıyor. Vadinin altında oturanlar, geçen haftadan beri suyu damacanayla alıyor” diyor Baş. Fabrika çalışanı Baş, alternatifler varken İkizdere’den taş almakta ısrar edilmesinin hayatlarını kabusa çevirdiğini söylüyor.  “Şöyle söyleyeyim; benim annem Ak Parti’ye oy veriyordu. Bir daha asla oy vermeyeceğim, yaşadığım sürece de artık vermem dedi bana. Proje iptal edilsin veya edilmesin, bizi kaybettiler.”
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız