Interpol’ün İstanbul seçimi ve tesadüf olamayacak rastlantı!
Uluslararası Polis Teşkilatı’nın İstanbul’da yapılan genel kurulunda, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ahmed Naser Al-Raisi başkan seçildi. Üstelik Türkiye-BAE ilişkileri yumuşarken ve veliaht prens buradayken...
Kısa adı Interpol. Tam adıyla “The International Criminal Police Organization.” Ya da Türkçeleştirilmiş biçimiyle “Uluslararası Polis Teşkilatı”. “Interpol’ün kırmızı bülteni” kalıbından aşina olduğumuz, merkezi Fransa’nın Lyon kentinde olan hükümetlerarası kuruluş, yer yüzünün en itibarlı örgütleri arasında.
Karşı çıkan ülkeler
Geçen günlerde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde toplanan 89. Genel Kurul’da, 195 üyeli teşkilat için önemli bir seçim gerçekleştirildi. Başkan seçilen BAE’li General Ahmed Naser Al-Raisi’nin ismi üzerinde yaşanan tartışmalara girmeden biraz geriye gidelim. Yıl 2016, teşkilatın 85. Genel Kurulu Endonezya’da gerçekleştirildi. Çinli Meng Hongwei, Interpol Başkanı seçildi. Emekli bir polis şefi olan Hongwei teşkilattaki ilk Çinli, dördüncü Asyalı başkandı. Hongwei’nin göreve başlamasının üzerinden henüz iki yıl geçmemişti. Ekim 2018’de Interpol Başkanı’nın ortadan kaybolduğu haberleri duyulmaya başlandı. Pekin’le görüşmeler sonrasında Hongwei’nin, ülkesinde bir rüşvet soruşturması çerçevesinde tutuklanıp cezaevine konduğu ortaya çıktı! Yaklaşık 2 milyon dolarlık rüşvet aldığı tespit edilen Hongwei 13.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Interpol’ün tarihinde pek görülmeyen bu gelişme sonrasında Hongwei’nin başkanlığı sona erdi. Uluslararası boyutta suç ve suçlularla mücadele eden teşkilat bu olayla sarsılırken önemli bir imaj kaybı da yaşadı. Hongwei sonrası bu kez bir Güney Koreli, Kim Jong Yang koltuğa oturdu. 2021’de sanki tarih tekerrür etti. 2020’de yapılması gereken seçim pandemi nedeniyle bir yıl ötelenmiş, İstanbul’daki genel kurula bırakılmıştı. Başkanlık için Yang’dan sonraki en güçlü aday, başkan yardımcısı Birleşik Arap Emirlikleri’nden General Ahmed Naser al-Raisi’ydi. Bazı ülkeler Al-Raisi’ye karşı çıktı. BAE’li başkan adayı, insan hakları grupları tarafından işkence ve keyfi gözaltılarda payı olmakla suçlanıyordu. Örneğin Ekim 2020’de, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün de aralarında bulunduğu uluslararası 19 sivil toplum kuruluşu “Barışçıl eleştirmenleri sistematik olarak hedef almaya devam eden bir güvenlik aygıtının parçası” olarak tanımladıkları Al-Raisi’nin adaylığı konusunda endişelerini ortaya koydular. Benzer bir şikâyeti İngiliz akademisyen Matthew Hedges yaptı. Hedges bir çalışma gezisi sırasında “sahte casusluk” suçlamalarıyla tutuklandıktan sonra Mayıs ve Kasım 2018 arasında BAE’de gözaltında tutulduğunu ve işkence gördüğünü öne sürdü. Diğer bir süreçte Körfez İnsan Hakları Merkezi avukatları, General Al-Raisi’yi muhalif Ahmed Mansur’a yönelik “işkence ve barbarlık eylemleri” ile suçladı. Üstelik söz konusu isme sadece bazı üye ülkelerden değil, Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) da tepki vardı. AP’den bazı üyeler, Al-Raisi’ye açıkça karşı çıkıyordu.
Türkiye etkiledi mi?
BAE’li generalin başkan olup olmayacağı yönünde farklı fikirler seslendirilirken, bir başka tartışma konusu ise BAE’nin Interpol’e sağladığı maddi katkıydı. Zira BAE, 2017’de Interpol’e 54 milyon dolar bağış yaptı. Bu bağış, teşkilata üye 195 ülkenin 2020’deki 68 milyon dolarlık katkısına bakıldığında önemli bir meblağ olarak dikkat çekmişti. Alman milletvekili Peter Heidt, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada süreçle ilgili endişelerini dile getirdi. Al-Raisi’nin başkanlığa seçilmesinin “Interpol için iyi bir işaret olmadığını” söyleyen milletvekili, “Interpol’ün BAE’ye fazla bağımlı olup olmadığı” sorusunu şöyle yanıtladı: “Interpol’ün paraya ihtiyacı olduğunu biliyoruz. BAE para verdi ve bunu sürdürecekler. Bu iyi bir durum mu? Interpol’ün tüm üyelerinden para alması ve sadece hediye olarak paraya ihtiyacı olmaması daha iyi olurdu.” Teşkilatı dört yıl yönetecek yeni başkan İstanbul’daki seçimin üçüncü turunda oyların yüzde 68.9’unu alarak Interpol’ün yeni başkanı oldu. Onun kazanması, ev sahibi Türkiye’nin etkili olup olmadığı sorusunu da beraberinde getirdi. BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın Ankara ziyaretinin, genel kurul çalışmalarıyla aynı döneme denk gelmesi de elbette şüpheleri kuvvetlendirdi. “Yaşamda hiçbir şeyin tesadüf olmadığı” ilkesinden hareketle, genel kurul ile Prens’in yıllar sonraki Türkiye ziyaretinin çakışmasını rastlantı olarak açıklamak ne kadar mümkün? Pandemi olmasaydı, Al-Raisi geçen yıl İstanbul’da yapılması planlanan genel kurulda büyük olasılıkla yine başkan seçilecekti. Ancak hatırlayalım, geçen yıl Türkiye ile BAE ilişkileri pek bir soğuktu! İki ülke birbiriyle kanlı bıçaklı haldeydi adeta. Yumuşama gösteren ilişkilere bir de yeni Interpol Başkanı’nın BAE’li olması ve Türkiye’nin icra komitesine seçilmesini eklediğimizde, bir süredir BAE’de yaşadığı bilinen organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in durumunun farklı sürece gireceğini öngörmek yanlış olmayacak.