İstanbul depreminde 230 bin bina tehlikede
Olası bir İstanbul depreminde en iyi ihtimalle her 4 binadan 1’i çok yüksek riskli, yani yıkılabilir. Kötü senaryoda ise bu oran, her 2 binadan 1’ine çıkıyor. Oysa deprem güvenliği yüzde 25 ve altı olan binalara müdahale edilerek, depremin maliyeti 4’te 1’ine düşürülebilir
Olası İstanbul depremi için çeşitli senaryolar mevcut. İstanbul Deprem Master Planı (İDMP) çalışması kapsamında, İBB’nin 2002 yılında Japan International Cooperation Agency’ye (JICA) hazırlattığı The Study on a Disaster Prevention / Mitigation Basic Plan in Istanbul Including Seismic Microzonation raporu İstanbul deprem senaryoları için temel teşkil ediyor. AFAD, raporlarını bu senaryolardan ‘tasarım depremi’ adı verilen 7.7 büyüklüğündeki depreme göre hazırlarken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ise 7.5 büyüklüğündeki depremi ‘senaryo depremi’ni esas alıyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki de, 2002 Afyonkarahisar, 2003 Bingöl, 2020 İzmir depremleri ve 6 Şubat depremlerinde, söz konusu bölgelerdeki yapı stokunun durumunu inceledi. Ve buradan hareketle İstanbul’daki yapı stokunun olası deprem senaryolarından nasıl etkileneceğini araştırdı. Çalışmada, alınan örneklere, depremin yüzde 1’i oranından başlatılarak kademeli olarak artırılacak şekilde deprem kuvveti uygulanıyor. İncelenen binalarda zemin, depremsellik, yapı karakteri, malzeme özellikleri gibi yapısal özelliklerin tamamı da dikkate alınarak 100 üzerinden bir deprem güvenliği oranı belirleniyor.
Ölçümlere göre, deprem güvenliği yüzde 25’in altındaysa risk çok yüksek ve bu, can kaybı riski de olduğu anlamına geliyor. Yüzde 25-50 arası da yüksek riskli olarak değerlendiriliyor. İlki, yüzde 50 ve üstü için ise “Her bin binadan belki de birinin hasar göreceği anlamına geliyor” diyor. 100’e yaklaştıkça depreme dayanım artarken deprem güvenliği yüzde 100 olan bir binanın ise depremi hasarsız atlatması bekleniyor.
Yüzde 6 ve altında can kaybı
İlki’nin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) V. Kent Sempozyumu’nda anlattığı çalışmaya göre, 6 Şubat depremlerinde deprem güvenliği yüzde 20-30 arasında olan binaların çoğu çöktü. Deprem duyarlılığı yüzde 6 ve altında olan binalar ise can kaybına neden oldu. Bu binalarda bina başına can kaybı 3.36’ydı. Yüzde 60’lar orta hasarlı, yüzde 90-95’ler az hasarlı iken yüzde 100’ler depremi hasarsız atlattı.
Yüzde 40 ve altı ağır hasarlı
Afyonkarahisar, Bingöl ve İzmir depremlerinden toplam 40 binanın değerlendirildiği başka bir çalışmada ise yıkık olan bir bina var ve bu binanın puanı 20’nin altında. Puanı 40 ve altı olanların ise ağır hasar aldığı görülüyor.
“300 bina ayakta zor duruyor”
İBB ise olası İstanbul depremi için yaptığı İstanbul’da Hızlı Tarama ile Bina Tespiti Projesi (PERA yöntemi) kapsamında binaların deprem güvenlik oranını hesaplıyor. Proje kapsamında her ilçedeki binaların en az yüzde beşi incelenecek şekilde toplamda 25 bin binanın incelendiğini söyleyen İlki, “İyi senaryo olan ‘senaryo depremi’nde, incelenen binaların yüzde 25’i yani her 4 binadan 1’i; kötü senaryo olan ‘tasarım depremi’nde ise binaların yüzde 50’sinin deprem güvenliği yüzde 25 ve altında” diyor. Bununla birlikte deprem güvenlik oranı yüzde 25’in altında olan 300 bina ise ayakta zor duruyor. İBB, bu yapılara öncelikli olarak müdahale ediyor.
580 bin binanın 230 bini çok yüksek riskli
İlki, incelenen 25 bin binadan elde edilen sonuçlar üzerinden yapılan tahminlerde ise 2000 öncesinde inşa edilmiş 580 bin binadan, iyi senaryoda 110 bininin, kötü senaryoda ise 230 bininin deprem güvenliğinin yüzde 25 ve altında olduğunu söylüyor.
Maliyet 4’te 1’ine düşüyor
İstanbul’da yapı stokunun kötü durumda olduğunu söyleyen İlki’ye göre öncelikle en kötü yani yüzde 25 ve altı dayanıma sahip binalara müdahale edilmeli. “Yalnızca deprem güvenliği yüzde 25 ve altı olan binalara müdahale edilirse maliyet en az 4’te 1’ine düşüyor. Buna can kayıpları dahil değil. O da dahil edilirse bu oran yüzde 5-8’e düşecektir. Üstelik hızlı inceleme, detaylı incelemenin yüzde 1’i maliyetinde.”
Binaların yüzde 15’i iskan edilemeyecek durumda
İlki’nin, 2-3 Aralık’ta düzenlenen TMMOB V. Kent Sempozyumu’nda anlattığı çalışmaya göre, 6 Şubat depremlerinde bölgedeki betonarme binaların yaklaşık yüzde 8’i ağır hasar ve ve üzeri zarar gördü. Yani betonarme binaların yüzde 8’i ya yıkıldı, ya depremden sonra acil yıkılacak kategorisinde ya da ağır hasarlı. Bu oran genel yapı stokunda ise yüzde 12’ye kadar çıkıyor.
Bununla birlikte İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın imzasıyla yayımlanan genelgeye göre orta hasarlı tüm binalar da ağır hasarlı olarak değerlendiriliyor. Bu da 6 Şubat depremleri sonrası başlangıçta orta hasarlı olan binalar da eklendiğinde, betonarme yapıların yüzde 11’i, tüm yapılarınsa yüzde 15’inin ağır hasarlı yani iskan edilemeyecek durumda olduğu anlamına geliyor.
Hatay’da her 3 binadan 1’i kullanılamaz halde
Bu oranlar tek başına pek anlam ifade etmiyor olabilir. Ancak büyük depremlerdeki ağır hasar oranının literatürde yüzde 2-3 olarak bilindiğini söyleyen İlki, “Ağır ve üzeri hasar gören bina oranı, Hatay’da ise bütün binaların yüzde 22’si. Buna orta hasarlılar da eklendiğinde bu oran yüzde 30’a yaklaşıyor. Yani Hatay'da her üç binadan biri kullanılamayacak vaziyete gelmiş durumda” diyor.
“Deformasyon yeteneği yoktu”
İlki, binaların yıkılma nedenini ise şöyle anlatıyor: “Yönetmelikte öngörülen deprem kuvvetleri aşıldı. Ama bu, yıkımları açıklamıyor; binaların hasar göreceğini açıklıyor. Yönetmelikte öngörülen dayanım aşılırsa binaya kazandırdığımız deformasyon yeteneğiyle bina ayakta kalıyor. Yıkılan binalarda ise bu deformasyon kapasitesi yoktu. 6 Şubat depreminde de daha önceki depremlerde de yönetmelik kurallarına uygun yapılmış ve yıkılmış tek bir bina görmedim.”
Naci Görür: İstanbul’da büyük kaos olacak, yardımlar Marmara dışında depolanmalı