Kıbrıs'ta neler oluyor? Falyalı cinayetindeki 5 soru

KKTC tarihindeki en organize saldırı olarak adlandırılan Falyalı cinayetinin izini Ada’da sürdük. Saldırı nasıl gerçekleşti, neden o güzergah seçildi, mühür atışı nedir sorularının cevabını aradık. Milyar dolarlık sanal bahis organizasyonunun detaylarını araştırdık. Yaşananları Kıbrıslılara sorduk

Öge Demirkan

ogedemirkan@gazeteoksijen.com

Halil Falyalı; 50 yaşında, evli ve 3 çocuk babası. Türkiye onun adını ilk kez 2004 yılında İngiltere Premier Lig takımı Fulham’ı 100 milyon sterlin’e satın almak için teklif veren Kıbrıslı iş insanı olarak duydu. Geçtiğimiz yıl ise Sedat Peker’in yayınladığı videolarda adını tekrar hatırladık ve bu kayıtlarda onun için ‘KKTC’li uyuşturucu baronu’ ifadesi kullanıldı. 7 Şubat tarihinde ise sahibi olduğu otelden evine doğru giderken yolda kurulan pusu sonucunda şoförüyle birlikte çapraz ateşe tutularak öldürüldü. Olaydan hemen sonra KKTC’de ve Türkiye’de gözaltılar oldu. Türkiye’de Söylemezler suç örgütünün lideri Mustafa Söylemez başta olmak üzere 6 kişi gözaltına alındı. Kıbrıs’ta ise gözaltına alınanların sayısı 4’e yükseldi.

İnfaz nasıl yapıldı?

Şimdi tarih yapraklarını geriye çevirelim ve infazın gerçekleştiği olay gününe dönelim. Ailesi ile birlikte günü geçiren Halil Falyalı akşam 19 suları evine dönmek için otelden çıkıyor. Yakın dostlarını arayarak evinde ‘tilkişen’ yani ‘yabani kuşkonmaz’ yiyeceğini söylüyor ve hatta arkadaşlarını da davet ediyor. Yaklaşık 200 kilo olan ve boğazına düşkünlüğü ile bilinen Falyalı için arkadaşları onun bu davranışını doğal hali olarak tanımlıyor.  Eşi ile birlikte otelden çıkıyor ancak eşi dizüstü bilgisayarını unuttuğunu söyleyince ‘Biz yola çıkıyoruz, sen arkadan gel’ diyerek Lincoln marka SUV aracın ön koltuğuna oturuyor. Bu noktada basında çıkan ‘zırhlı araç’ konusuna da açıklık getirmek gerekiyor. Falyalı’nın Rezvani marka zırhlı aracı olmasına rağmen bunu kullanmayı tercih etmiyor çünkü cüssesi yüzünden araçta rahat edemiyor. Genelde o gün bindiği aracı kullanıyor. Ve her zaman olduğu gibi SUV’un ön koltuğuna oturuyor.

Çapraz ateş

Falyalı’nın aracı çıkıyor ve onu koruyan iki korumanın bulunduğu araç da onları takip ediyor. Birkaç dakika sonra da eşi BMW marka kendi zırhlı aracı ile otelden ayrılıyor. Falyalı’nın evine giden 4 farklı farklı güzergah olmasına rağmen o gün olayın gerçekleştiği yolu kullanıyor. Otelden çıktıktan dakikalar sonra  evine yaklaşık 2 km uzaklıkta bulunan Çatalköy’deki pusu noktasına geliyor. Sadece tek aracın geçebileceği bir yerde karşıdan gelen başka bir aracın yolu kesip kaputunu kaldırmış halde park ettiğini görerek araçlarını durduruyorlar. İşte bu noktada yolun iki tarafında bulunan yaklaşık 1 metre yüksekliğindeki duvarların üzerindeki iki tetikçi Kalaşnikof marka silahlar ile çapraz ateşe başlıyor. İlk ateşte Falyalı’nın vücuduna 12 kurşun isabet ediyor. Tetikçiler daha sonra duvardan atlayarak aracın yanına gidiyor ve Falyalı’nın alnına şoförünün de ensesine yakın mesafeden birer el daha ateş ediyorlar. Uzmanlar bu son kurşuna ‘mühürleme atışı’ adını veriyor.

Korumaların şüpheli ifadesi

Peki bu sırada Falyalı’yı takip eden korumaları ne yapıyor? Korumalar ilk ifadelerinde aracın arkasında uzakta kaldıklarını, pusudan kısa süre sonra olay yerine geldiklerini ve ateş etmediklerini söylüyorlar. Ancak olay yeri inceleme ekipleri tarafından ellerinden ve kıyafetlerinden alınan ‘Swap’ izi kontrolünde barut kalıntıları tespit ediliyor. Bunun üzerine korumalar ‘yanlış beyan’dan gözaltına alınıyor. Sorgularında ifade değiştirip havaya 5 el ateş ettiklerini söylüyorlar. Eşi de ifadesinde yolda silah seslerini duyduğunu ve olay yerine vardığında eşinin vurulmuş cansız bedenini gördüğünü söylüyor.

KKTC’de 4 kişi gözaltına alındı

3 araç

Güvenlik güçlerinin yaptığı araştırmaya göre tetikçiler yolu kapatan araçlarına binmiyorlar, kiralık olduğu saptanan bu aracı olay yerinde bırakıyorlar. Böylece yolu trafiğe kapatıp takip edilmelerinin önünü kesiyorlar. Yaklaşık 200 metre uzaklıkta kendilerini bekleyen başka bir araca binerek uzaklaşıyorlar. Yapılan araştırmada bu ikinci araçtan yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta Mercedes marka üçüncü bir aracın olduğu, bunun da yolun diğer tarafını kestiği tespit ediliyor. Hatta bu araçta Mustafa Söylemez’in de olduğu iddiası araştırılıyor.

Sanal bahis ile büyüdü

Falyalı ailesini yakından tanıyanlar Halil için “Yıllardır hep kısa yoldan zengin olmanın yolunu aradı. Hep bu tip işleri kovaladı. Dendiği gibi koruma işine hiç girmedi aksine casino işletti. Sanal bahis işine girince büyümeye başladı ve bu günlere geldi. Büyümesi özellikle son 15 yıl içinde oldu” diyorlar.

Burada bir kıyaslama yaparsak Falyalı, İtalyan mafya organizasyonu gibi kan bağı üzerine kurulu bir yapılanmaya sahip değil. Kendisi doğma büyüme Kıbrıslı olmasına rağmen çekirdek koruma ekibini Türkiye’den gelenler oluşturuyor. Oysa Türkiye’deki organize suç örgütlerinin merkezinde hep akrabalık ilişkisi yatıyor. 

Sanal bahis işi

KKTC’de 5 tane lisanslı sanal bahis lisansı var ve 3’ü Falyalı’ya ait. Aslında bunu bir sistem olarak düşünmek gerekiyor. Sistemin içinde yazılım, para transferleri, canlı destek, call center bulunuyor. Falyalı’nın kendi bahis organizasyonu olduğu gibi sistemi kiraladığı farklı bahis şirketleri de mevcut. Ama sistemin yönetimi ona ait. Sistemin kiralandığı şirketlerden hizmet bedeli alınıyor. Kendisinin işlettiği bahis sitelerinin çalışma alanında Türkiye, Malta, Almanya ve İngiltere var. Maç bahislerinden tutun canlı rulet gibi çeşitli kumar oyunlarını da buradan organize etmek mümkün. Türkiye’nin hukuki olarak organizasyon alanında olmaması gerekiyor fakat çeşitli yazılım hileleri ile bu regülasyon aşılıyor. Hatta bu nedenle Türkiye’de Falyalı yapılanması hakkında soruşturma da açıldı ve hazırlanan hazırlık soruşturmasında bu organizasyonun günlük 50 milyon dolar ciroya sahip olduğu iddia edildi.

Ciro günlük 250 milyon TL

Falyalı organizasyonunun bir parçası olan adının açıklanmasını istemeyen bir kişi günlük 50 milyon doları abartılı buldu. Ancak günde yaklaşık 250 milyon TL’lik bir ciro olabileceğini de ifade etti. Peki bu rakamın tamamı Falyalı’ya mı kalıyor? Hayır, çünkü bu rakama bahsi bilenlere dağıtılan ikramiye, para transferini sağlayan sisteme ödenen pay, yazılım gibi hizmetler de dahil. Örneğin para transferini sağlayan sistemin merkezi İngiltere ve bu organizasyonun aldığı pay yüzde 18. İngiltere’deki merkezin Türkiye’de de bağlantısı var ve para trafiği terzi, berber, tekstilci gibi kamuflaj olarak kullanılan dükkanlar üzerinden sağlanıyor. Bahis oynayan parasını buraya yatırdığı gibi ikramiye kazandığında da tahsilat için bu kişilerin kapısını çalıyor. Falyalı ise bu yapılanmada işin teknolojik ve lisans tarafından sorumlu. Aldığı pay hakkında bilgi verilmese de yüzde 5 gibi bir rakam konuşuluyor ve bunun karşılığı ise günlük 12.5 milyon lira ediyor. 

Yasa geri çekildi

Geçtiğimiz yıl KKTC’de sanal bahis için bir yasa taslağı hazırlandı. Ancak Falyalı bu tasarının kendisine büyük zarar vereceği kanısına vardı. Yakın çevresine, “Bu yasa geçerse bütün sistem çöker. O yüzden geçmemesi gerekiyor” mesajını verdi. Ardından da yasa KKTC Meclisi’nde geri çekildi. Hazırlanan yasaya göre sanal bahis oyunlarına izin verilecekti ama sınır KKTC’yi aşmayacaktı. Kısaca Türkiye sistem dışı bırakılacaktı. Falyalı’nın kurduğu sistemi ağırlıklı olarak Türklerin oluşturması, yasa tasarısı yürürlüğe girdiği takdirde kurulan organizasyonun dağılması anlamına geliyordu. 

Serveti ne kadar?

Falyalı lükse olan tutkunluğu ile biliniyor. Lüks otomobillerden klasiklere kadar geniş bir otomobil koleksiyonuna sahip. Birden fazla zırhlı aracı bulunuyor. Gittiği mekanlarda hesap istemeden gelecek hesabın katbekat üstünde nakit ödeme yapıyor. Hatta kendisine ait restoranda bile garsonlara bahşiş veriyor. Spor kulüplerinden derneklere, basından siyasilere kadar herkesin maddi ihtiyaçlarını desteklemek için fırsat kolluyor. 1.5 milyar dolarlık nakde sahip olduğu kulaktan kulağa dillendiriliyor. Ona yakın olan bir kişiye “Bu rakam doğru mu?” diye sorduğumda ise şu cevabı veriyor: “O kadarını bilmem. Turizm, yazılım, marina ve son olarak da akaryakıt dağıtım alanına yatırım yaptı. Akaryakıt dağıtımında KKTC’de 2 şirketin yetkisi vardı, Falyalı üçüncü grup oldu. Bunun dışında rahmetli geçenlerde bir yat almak için 80 milyon dolar ödedi. Bir kere bile keyfini süremeden Hakk’ın rahmetine kavuştu” diyor.  

Alihan Pehlivan

KKTC’nin Robin Hood’u mu?

KKTC’de Falyalı’yı Robin Hood olarak tanımlayanlar da var. Onlardan biri de Falyalı’nın sahibi olduğu Gündem Kıbrıs gazetesinin yayın yönetmeni Alihan Pehlivan. “Halil Falyalı’ya mafya diyorlar, oysa mafya babasına kolay kolay ulaşamazsınız, ama Halil’e herkes ulaşabilirdi. Korumalar, zırhlı araçlar sadece görüntüydü çünkü Halil ‘şekil’ yapmayı severdi. Yardım isteyen herkese gönlünü de cebini de açardı. Şu anki hükümete maddi yardım yaptığı söyleniyor. Evet yapardı ama muhalefete de aynı ekonomik desteği verirdi. Milliyetçiydi ama en soldaki partiye bile maddi yardımda bulunurdu. Sanatçılara da destek verirdi. Örneğin Oktay Kaynarca, Serkan Kaya, Yavuz Bingöl ile çok samimiydi.” Robin Hood benzetmesinden sonra hemen burada bir parantez açmak gerekiyor. Geçtiğimiz ay Falyalı’nın muhasebecisi, kasadan 100 bin euro çaldığı tespit edilince Falyalı’nın adamları ve kendisi tarafından işkenceye maruz kaldığını iddia ederek şikayetçi oldu. Şikayeti sonucunda da Falyalı tutuklandı ve hapse atıldı. Muhasebecinin şikayetini geri çekmesi ile de serbest bırakıldı. Burada parantezi kapatıp Pehlivan’a şu soruyu soruyoruz: Peki bu suikast niye yapıldı? Cevabı şu oluyor: “Kurduğu sistemin üstüne birileri çökmek istiyor. Olay bu kadar basit.” 

Rasıh Reşat

Ada halkı tedirgin

Falyalı’ya düzenlenen suikast Ada’nın birinci gündemi. Her yerde bu konuşuluyor. KKTC’de yazıları ile dikkat çeken gazetecilerinden olan Dış Basın Birliği Başkanı Rasıh Reşat ise suikastın toplumdaki etkisini şöyle açıklıyor: “Birileri bu operasyon ile Falyalı’nın sistemine çökecek ama kim? KKTC küçük toplum, Falyalı ise bu toplumdan biri. Türkiye’deki mafya organizasyonları gibi davranışı olmadı. Tehdit etmiştir ama arkası gelmemiştir. Şu anda Türkiye merkezli organize suç örgütlerinin Kıbrıs’a yerleşme ihtimali insanları tedirgin ediyor. Bu yüzden Ada’da sesli biçimde ‘Evet mafyaydı ama bizim mafyamızdı’ ifadesi kullanılıyor. Şu anda KKTC’de benzer olayların daha sık yaşanabileceği endişesi hakim. Burada trafik kazasında insanların hayatını kaybettiği haberler manşet olurken bu suikast Ada’da farklı yerlere evrildiğimiz hissiyatını doğurdu. Herkesi tedirgin etti. Diğer taraftan toplum bu olayın yüzde yüz aydınlanacağına inanmıyor. Tetiği çekenler belki yakalanacak ama sonrasında zincir kopacak. Biz asla asıl karar verenleri öğrenemeyeceğiz.”

Uyuşturucu konusu

Falyalı ile ilgili en büyük iddialardan biri de uyuşturucu. Aileye ve organizasyona yakın kişiler sanal bahis işini net bir şekilde ifade ederken uyuşturucu iddialarını yalanlıyorlar. Savunmaları ise şu: “Bu kadar parası varken niye bu işe girsin?” Bu tabii onların savunması ama Ada’daki bir diğer iddia ise marina yatırımı. Bu marina üzerinden uyuşturucu trafiğini organize edeceği konusu da sesli olarak konuşuluyor. 

Erbaş Erbilen

KKTC’de yaptırım daha fazla

İşin hukuki kısmı nasıl işleyecek? Konunun bu bölümünü ise Kıbrıs Türk Barolar Birliği Asbaşkanı Erbaş Erbilen açıkladı: “Türkiye ile KKTC arasında adli yardımlaşma anlaşması var. Ancak şimdiye kadar KKTC’de suç işleyip Türkiye’de yakalanan hiçbir Türkiye vatandaşı KKTC’ye teslim edilmedi. En azından 20 yıldır bu mesleği yapıyorum ve böyle bir şeye şahit olmadım. Çünkü hukuki olarak Türkiye’nin böyle bir zorunluluğu yok. Belki bu olayda kamuoyunun bir hassasiyeti oluştu diye bir istisna gösterilebilir.” Bu noktada Türkiye ile KKTC arasındaki ceza kanunu ve infaz kanunu arasındaki farkı soruyorum: “Böyle bir vakada olaya karıştığı tespit edilen birinci derece sanıklara KKTC’de müebbet verilir ve 35 yıl yatarı vardır, indirim uygulanmaz. Şartlı tahliyeden de yararlanamaz. Türkiye’de ise infaz kanunu biraz daha esnek. Eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı müebbet almışsa belli bir oran yattıktan sonra talep ederse Türkiye’ye nakil olur ve artık Türkiye’deki infaz kanunu işler.” Kısaca nereden bakarsanız bakın ne suçlu iade ediliyor ne de infaz sert uygulanıyor. Burada Erbilen bir noktaya daha dikkat çekiyor: “Kısa süre içinde yaşadığımız ilk vaka bu değil. Geçenlerde KKTC’nin önemli iş adamlarından birisine gözdağı vermek için babası bacağından vuruldu. Bu iki olay birleşince kolluk kuvvetinin zayıf kaldığı duygusu ağırlık kazandı. Bu ise güvensizlik ve huzursuzluk yarattı. İnsanlar kriminal aktivitelerin artmasından endişe duyuyor.”   

Doç. Dr. Hüda Hüdaverdi

Görünen ve görünmeyen ekonomi

KKTC’de yaşananları anlayabilmek için daha geniş bir perspektiften Ada’daki ekonomik duruma bakmak gerekiyor. Bu konuda ise 2014-2016 yılları arasında KKTC Ekonomi ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığını üstlenen, Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora programlarını yürüten Doç. Dr. Hüda Hüdaverdi bilgi verdi. Doç. Dr. Hüdaverdi KKTC’deki ekonomiyi görünen ve görünmeyen şeklinde ikiye ayırıyor: “Turizm, kumar ve yüksek öğrenim KKTC’nin görünen ve gelir getiren ekonomik taraflarıdır. KKTC’ye yakın ülkeler arasında Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs varken kimse deniz, kum, güneş için buraya gelmez. Burada farklı bir strateji ile adeta turist satın alınıyor. Diğer taraftan kumar önemli bir gelir kaynağı. Başka ülkelerde genellikle kumar makinelerinin cirosu üzerinden vergi alınırken KKTC’de her makine başına sabit bir vergi alınıyor. Devletin önceki yıllarda geliri yaklaşık 300 milyon lira düzeyindeydi. Ancak şu anki Vergi Dairesi Başkanı’nın çalışmaları ile 900 milyon TL’ye ulaştı. Ancak burada kumarhanelerin geliri ne kadar bu bilinmiyor.”

Diyetisyen olan Özge Falyalı ile Halil Falyalı’nın 3 çocuğu bulunuyor

Lisans oyunu

Doç. Dr. Hüdaverdi görünmeyen ekonomiyi ise şöyle açıkladı: “Bunun 3 başlığı var, sanal kumar, Bitcoin ve emlak piyasası. Ama burada en büyük rakam sanal bahse ait. KKTC’de lisans denilen bir uygulama var. Şimdiye kadar 5 tane lisans verildi. Bu lisanslar fiziki olarak bahis ofisi kurulmasına izin veriyor. KKTC’de cadde ya da sokak arasında böyle ofisler var. Her bir lisans 10 şube ile sınırlandırılmış durumda. Ancak işin püf noktası burada, şubelerin de şube açma yetkisi var ve bunda sınır yok. Bahis bürosunun adresi bellidir ama altyapı olarak internet kullanılır. İşte bu altyapı kullanılarak sanal bahis organizasyonu şubelerin şubeleri aracılığı ile internete taşınıyor. Böylece fiziki bahis ofisi sınırları aşarak dünyaya açılmış oluyor.” 

Falyalı kim?

Peki bu suikastın altında yatan neden veya nedenler neler? Bu sorunun cevabını verebilmek için Halil Falyalı’nın profiline bakmak gerekiyor. Falyalı doğma büyüme Kıbrıslı. Buradakilerin ifadesiyle ‘Bizim çocuğumuz.’ Anne ve babası emekli öğretmen, babası Cahit Falyalı Ulusal Birlik Partisi’nin eski tüfeklerinden ve Ada’da sözü sayılan kişiler arasında yer alıyor. Halil en büyük çocukları, Hüsnü adında başka bir erkek çocukları daha var ve 2 üniversite mezunu. Bir de kız çocukları var. Buraya bir not düşmek gerekiyor, geçtiğimiz yıl Hüsnü Falyalı İspanya’da uyuşturucu iddiası yüzünden gözaltına alındı ancak daha sonra serbest bırakıldı.

Lokmacı Kapısı

Görüyorsun ama gidemiyorsun

Lefkoşa’dasınız ve örneğin kahve içmek istediniz. Bildiğiniz bir damak tadını arıyorsunuz. Google maps’e Starbucks yazdınız. Eğer Lefkoşa şehir merkezindeyseniz rota size yaklaşık 700 metre uzaklıkta bir kafe olduğunu gösteriyor. Rotayı izlediğinizde yol sizi Lefkoşa Lokmacı Kapısı’na götürüyor. Kapıya vardığınızda aplikasyon 350 metre mesafeniz kaldığını gösteriyor ama geçemiyorsunuz. Çünkü bu kapı Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs’ı bağlayan nokta. Eğer Türk vatandaşı iseniz geçişiniz çok zor. Kısaca 350 metre öteye giremiyorsunuz. Bu durum aslında Kıbrıs’ın uluslararası hukuki durumundan kaynaklanıyor. Yaklaşık 10 yıl önce Burger King Lefkoşa’da şube açmıştı. Ancak Rum kesiminin şikayeti üzerine kapatmak zorunda kaldı. Adını da Burger City olarak değiştirdi. Konu yargıya taşındı 2021’de dava sonuçlandı, Burger King haklı bulundu, tabela tekrar değiştirildi.

Türk vatandaşları için hal böyleyken her gün yaklaşık 15 bin Kıbrıslı çalışmak için Rum tarafına geçiyor. Aranan tek şart ise kendisinin veya annesi ya da babasının 1974’ten yani Kıbrıs çıkartmasından önce Ada’da dünyaya gelmiş olması. Karşı tarafta maaşlar da yüksek ve asgari ücret 900 euro’dan başlıyor. 

Mehmet Ali Talat

İnsanlar önce umudunu kaybetti

KKTC’nin II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ada’daki akil adam pozisyonunda. Yaşananları biraz daha geniş perspektiften öğrenmek için kapısını çaldık: 

“KKTC’deki son 20 yıllık süreci değerlendirerek konuya açıklık getirmek daha sağlıklı olacak. Rahmetli Rauf Denktaş’ın kendi stratejisi vardı ve Rumlarla birlikte yaşanamayacağına inanıyordu. Ardından Türkiye’de AKP’nin iktidara gelmesi, AB perspektifinde hareket etmesi Ada’nın bir bütün olarak AB’ye girme ihtimalini ortaya çıkardı. Halk da tanınmamışlığın sıkıntısından kurtulmak için ve AB vatandaşı olarak daha rahat bir yaşam süreceği inancı ile çözümü destekledi. Bu çerçevede de Annan Planı kabul edildi. Türkiye’nin de AB müzakere süreci başladı. Benim Cumhurbaşkanlığım süresince hep bu bakış açısı ile çalışıldı ve Türkiye de tam destek verdi. Ardından Derviş Eroğlu dönemi başladı. Eroğlu çözüme inanmıyordu ama Türkiye onu rayda tutmak için çok çaba harcadı ve bunu da başardı. Eroğlu’ndan sonra Mustafa Akıncı dönemine geldik. Akıncı da çözüm odaklı çalıştı ancak Nikos Anastasiadis ile yapılan Crans Montana görüşmelerinde hata yaptı. Anastasiadis onu kandırdı. Bundan sonra da Akıncı ile Türkiye’nin arası açıldı. Akıncı bu tutumuna devam etti ve tekrar Cumhurbaşkanı adayı oldu. Türkiye ile kavgalı birinin seçimi kazanması KKTC’ye yarar sağlamayacaktı. Bu yüzden seçilmedi ama yerine de hiçbir şeyi bilmeyen biri seçildi. Sonuç olarak 5 yıllık bir kayıp süreç yaşandı. Politika olarak Türkiye açısından bir geri dönüş yaşandı. Bütün bunların ışığında da Ada halkında umutlar tükendi. Buna son günlerde yaşanan adli vakaları da ‘huzur ve can güvenliği’ endişesi açısından eklemek gerekir. Çünkü 30 binden fazla güvenlik gücü varken böyle bir olay gerçekleşti. Daha önce Kutlu Adalı cinayeti yaşandı ama o zaman askeri vesayet vardı, şartlar başkaydı. Bu ise şimdiye kadar tarihimizde yaşadığımız en organize olay. İnsanların korkmasından, endişe etmesinden daha doğal bir durum olamaz.”

Talat’a Falyalı’nın cenazesine siyasilerin katılım göstermesi ile ilgili yapılan eleştirileri soruyoruz: “Her toplumun dinamiği farklıdır. Burada herkes birbirini tanır. Çoğuyla da akrabalık ilişkisi vardır. Örneğin Falyalı’nın babası UBP’nin MYK üyeliğini yapan bir kişi. Kayınpederi de CTP’de etkili biri. Orada eşi, çocukları, ailesi büyük bir travma yaşıyor. Destek ve acıyı paylaşmak için gittiler.”

Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Yetişkin filmi izleyip sıcak çatışmaya giriyorlar