Mezuniyetlerinin 50’nci yılında Kavala’yı yalnız bırakmadılar
Osman Kavala’nın 1975 yılında birlikte mezun oldukları Robert Kolej’den sınıf arkadaşları, 50’nci mezuniyet yıldönümü törenleri sırasında onu unutmadılar ve Silivri’ye giderek kendisini selamladılar
Robert Kolej’in 1975 dönemi mezunları önceki akşam bir araya gelerek mezuniyetlerinin 50’nci yıldönümünü kutladılar. 1975 dönemi mezunlarından biri de 7.5 yıldan fazla süredir Silivri’de tutulan Osman Kavala… Sınıf arkadaşlarının bir bölümü, 27 Temmuz Pazar günü öğle saatlerinde Osman Kavala’nın yedi buçuk yılı aşkın bir süredir cezaevinde alıkonulduğu Silivri’ye gittiler.
Yeni ismiyle Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na giden yolun bitişiğinde toplanan; aralarında araştırmacı yazar Cihan Uzunçarşılı Baysal, Yeşiller Partisi kurucularından Mahmut Boynudelik ve Oksijen yazarı gazeteci Sedat Ergin’in de aralarında bulunduğu bir grup sınıf arkadaşı burada “50’nci yılda yanındayız, aramızdasın” yazılı bir pankartın önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı tiyatro sanatçısı Nihal Geyran Koldaş okudu.
Açıklama şöyle:
“Bizler Robert Kolej’in 1975 yılı mezunları olarak 50’nci mezuniyet yıldönümümüzü kutlamak üzere dün akşam okulumuzda bir araya geldik. Bugün ise yıldönümü kutlamamızın hemen ertesinde mezun olduğumuz devreden çok sevgili bir arkadaşımızın, Osman Kavala’nın haksız bir şekilde cezaevinde alıkonulduğu Silivri’deyiz.
Dün akşamki buluşmamız, 50 yıl sonra sınıf arkadaşları olarak birbirimizi görmemize, hasret gidermemize, okul günlerimizi anmamıza fırsat oluşturduğu için ilk bakışta mutlu bir olaydı. Ama bir burukluk da yaşadık. Çünkü, çok sevdiğimiz bir sınıf arkadaşımız bizimle birlikte olamadı. Sevincimiz ne yazık ki sekiz yıla yakın bir süredir onun demir parmaklıklar arkasında özgürlüğünden mahrum bırakılmakta oluşu nedeniyle gölgelendi.
Onun 1 Kasım 2017 tarihinde tutuklanmasından kısa bir süre sonra 25 Kasım 2017 tarihinde de burada toplanmış ve bir açıklama okumuştuk. O gün Osman’a özgürlük talep ederken, tutukluluğunun sonradan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ucu açık bir mahkumiyete dönüşerek bu kadar uzayacağını hiç düşünmemiştik.
Osman, bütün bilgi birikimi ve tecrübesiyle hayatının çok verimli olabileceği uzun bir dönemini, 60’lı yaşlarının önemli bir bölümünü cezaevi hücresinde dört duvar arasında geçirmek zorunda kalmıştır. Hayatının geniş bir parçası telafi edilemeyecek bir şekilde ondan alınmıştır. Ve bugün yeniden Silivri’deyiz. Bugün Osman’ın tutukluluğunun tam tamına 2 bin 826’ıncı günü… Ve buraya 2017 yılında ilk geldiğimizde Osman için hangi çağrıyı yaptıysak, bugün de aynı çağrıyı tekrarlıyoruz. Söylediklerimizin arkasında duruyoruz. Ona yapılan büyük haksızlığı, adaletsizliği kabul etmiyoruz, onun bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını, yaşadığı mağduriyete son verilmesini talep ediyoruz.
'Zarafetiyle sergilediği duruşu hayranlık duygusuyla izledik'
Onun on yıllarca sivil toplum alanında yaptığı çalışmalarla nasıl her zaman iftihar ettiysek, 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana hapiste geçirdiği süre zarfında verdiği mesajları, her zamanki vakarı ve zarafetiyle sergilediği duruşu da takdirle, her gün artan bir hayranlık duygusuyla izledik. Osman bizi yine şaşırtmadı. O hangi koşulda olursa olsun, demir parmaklıklar arkasındaki bir hücrede alıkonulsa bile, demokrasiyi, hukuku ve hepsinden önemlisi insanlık değerlerini, yaşadığı toplum ve bütün insanlar için iyiliğin gücünü savunmaya devam ediyor. Tek kişilik hücresinden bir bilgelik anlatısı yükseliyor.
İyilik diyoruz, evet, Osman Kavala ve iyiliğin gücü, yan yana birbirini tamamlayan iç içe geçmiş değerlerdir. Onun sivil toplum alanındaki çalışmalarını yakından bilen İngiliz yazar Antony Barnett’in Osman için söylediklerini Silivri’de bir kez daha tekrarlamalıyız. Herhalde onu en kuvvetli bir şekilde tasvir eden ifadelerden biridir bu sözler. Şöyle diyor yazar:
‘İyi olmaya çalışan insanlar vardır… İyi olanlar vardır… Ve Osman Kavala vardır, kendi ligini yaratmış biri olarak... Böyle birinin hayatta oluşu, onu tanıyan herkese umut verir. Bu umut onun adaletsizliğin acısını yenmek, diyalog ve karşılıklı anlayışı desteklemek yönünde gösterdiği cömert çabalar sayesinde güçlenmiş olan herkese dalga dalga uzanır… Osman Kavala, iyi, cömert, özenli ve insani olan her şeyin vücut bulmuş halidir.’
'Bugün de tereddütsüz aynı yerde duruyoruz'
Sevgili Osman, senin hayatın diğerkamlığın, başka insanların, toplumun iyiliğine adanmışlığın en etkileyici öykülerinden birisidir. Ve cezaevinden yine iyilik düşüncesinin ışığını yaymaya devam ediyorsun. O ışık, yüksek güvenlikli cezaevinin duvarlarını, tel örgülerini aşarak hepimizi aydınlatmaya devam ediyor. İlk tutuklandığın gün masumiyetinden ne kadar eminsek bugün de tereddütsüz aynı yerde duruyoruz. Üstelik maruz kaldığın mağduriyetin hukuken dayanaksızlığı artık evrensel hukuk tarafından da teyit edilen bir gerçek.
Ancak masumiyetini teyit eden bütün evrensel yargı kararları, geçen zaman zarfında yapılan bütün yayınlar, seni takdir eden madalyalar, önümüzdeki ay gıyabında verilecek olan Almanya’nın prestijli Goethe Madalyası bizler için yeni bir iftihar vesilesidir. Bunların hepsi özgürlüğünün senden alındığı gerçeğini değiştirmeye yetmedi ne yazık ki… Mahkumiyetinin vahim bir haksızlık olduğu yolundaki görüşlerimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlardan da güç alıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aldığı iki ayrı kararla tutukluluğunun ve verilen mahkumiyet cezasının hukuka aykırılığını tescil ederek ihlal verdi ve ivedilikle tahliye edilmen gerektiğine hükmetti.
Anayasamızın 90’ıncı maddesi de temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin ulusal kanunların üstünde olduğunu belirtiyor. Hukuk çizgisinde duruyoruz, AİHM kararlarının ve anayasamızın bu hükmünün uygulanmasını talep ediyoruz.
Biz bugün buraya gelerek Osman’ın hücresinde yalnız olmadığını duyuruyoruz. İlk ziyaretimizde verdiğimiz bir mesajı tekrarlıyoruz: Osman, tek kişilik hücresinde yalnız değil. Şundan eminiz. Hayatına dokunduğu insanların ona duydukları sevgi, sempati ve iyilik duygularının yarattığı zenginlik, o yüksek cezaevi duvarlarını aşarak bir büyük ışık huzmesi olarak hücresinin içini dolduruyor, o hücreyi aydınlatıyor.
Onun sınıf arkadaşı olmaktan, lise yıllarında aynı sıraları paylaşmış olmaktan, onu tanımaktan, dostu olmaktan kıvanç duyuyoruz. Bizim Robert Kolej 1975 mezunları olarak gurur duyduğumuz önemli bir ayrıcalığımız var. Bu ayrıcalık Osman Kavala ile aynı devreden olmaktır.”