Özgür Özel'den 'süreç' mesajı: Tarihin doğru tarafında durma sorumluluğumuz var

CHP lideri Özel, Meclis'teki 'süreç' komisyonuna ilişkin, "İşlevsizleştirildiğinin farkındayız. Eleştirilerimizi dile getiriyoruz. O komisyonun dışında kalmak, bu sürecin dışında kalmak, tarihin yanlış tarafında durmak bizim işimiz değil. Tarihin doğru tarafında durma sorumluluğumuz var" dedi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 'birileri açısından bambaşka alan olarak tarif edilebilecek' Meclis'teki 'süreç' komisyonunu önemsediklerini vurgulayarak, "Oraya yapıcı katkılar veriyoruz. İşlevsizleştirildiğinin farkındayız. Eleştirilerimizi dile getiriyoruz. Ama Tayyip Erdoğan kendi çizdiği çerçevede bize yer yok diye istediği kadar uğraşsınlar, o komisyonun dışında kalmak, bu sürecin dışında kalmak, tarihin yanlış tarafında durmak bizim işimiz değil. İlk sorulduğunda söylemiştim. Tarihin doğru tarafında durma sorumluluğumuz var. Ne kadar acı çekiyorsak, ne kadar zulme uğruyorsak, ne kadar baskı görüyorsak görelim" ifadelerini kullandı. 

"Çözüm yerinin Meclis olduğunu ısrarla söyledik"

Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) tarafından Erdal İnönü'nün ölümünün 18'inci yıldönümü dolayısıyla düzenlenen anma toplantısında konuşan Özel şunları söyledi: 

"Biz de, benden önceki genel başkanımız da hep ısrarla Kürt sorununun çözüm yerinin Meclis olduğunu, Meclis’te kurulacak bir komisyon olduğunu söyledik. Son seçimde bile sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayına Kürtler oy verecek diye Cumhuriyet Halk Partisi’ni terörle ilişkilendirip Kandil’den yalan videolar yayınlayanlar olmuştu. Son seçimlerde biz sosyal demokratların yanında milliyetçi demokratları, muhafazakâr demokratları, liberal demokratları, sosyalist demokratları ve Kürt demokratları Türkiye İttifakı’na davet etmiştik. Bu süreçlerimizi biz seçmenin durumuna göre bazı yerlerde milliyetçi demokratların, bazı yerde hem milliyetçi, hem Kürt, hem muhafazakâr demokratların listelerimizde yer almasını sağladık.

"Bir yanda bir süreç yürütülüyor, bir yanda Türkiye böyle bir ayıpla karşı karşıya"

Biz buna Türkiye İttifakı ya da o ilin ittifakı, ilçenin adıyla andığımız ittifaklarla ifade ediyorduk. DEM Parti de bunu kent uzlaşısı diye, 'Kazanacağımız yerde kazanırız. Kazanamayacağımız yerde kent suçu işlemeyeceğine, adil davranacağına, Kürt seçmenleri de kapsayacağına, onların iradesini de göreceğine inandığımız adaylara, listelere oy veririz' demişlerdi. Biz Türkiye İttifakı’nı cesaretle savunduk, savunmaya devam ediyoruz. Yerel seçimlerde bunu da bir terörle ilişkilenme gibi ifade edenler olmuştu. Ardından iddianameler düzenlediler. Örneğin Şişli’nin Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ı Şişli İttifakı kurduğu için DEM Parti’nin Parti Meclisi kararında yer alan tanımlamayla bir sorguya aldılar ve kendisine 'Kent uzlaşısı ne demek?' dediler. Ve sordukları sorunun kalıbının içinde şu cümle vardı, hemen hemen aynen aktarıyorum: 'Doğuda belediye kazanabiliyorken batıya geldikçe belediyeleri kazanamayacakları için Kürtlerden adayları belediye meclis listelerine koymak suretiyle batıdaki belediye meclislerinde Kürtleri söz sahibi kılmaya çalıştığınız doğru mudur?'.

Kent uzlaşısı iddianamesinin özü budur. Bu aslında herhalde biz yaptığımız işi yani kimseyi dışarıda bırakmadan, kimseye 'Sen belediye yönetemezsin' demeden; kazanabildiği yerde kazanır, adayını çıkarır, seçilir. Ama gücünün olmadığı yerde onu yok saymak yerine onu sistemin içine katmak, onun da kendinin temsil edildiğini gören isimleri listelere koymak, onun kıymetli oylarına talip olmak, kazandıktan sonra da birlikte yönetmek için ona yetkiler verme meselesi aslında siyasetin temel amacı, demokrasinin temel amacı olduğunu görmeyen, bunu içselleştirememiş, demokrasiyi işine geldiği istasyonda binilip 31 Mart’ta seçimi kaybettiğinde o istasyonda inilmesi gereken bir yer olarak gören zihniyet bununla suçladı arkadaşlarımızı. Hala daha 10 arkadaşımız, belediye meclis üyemiz, ikisi belediye başkan yardımcımız bu dosyadan tutuklular. İki belediye başkanımız bu dosyadan tutuklu. Gerçi bir tanesinin bu dosyadan tutukluluğu kalktı. Yedeklediler, başka bir dosyadan tutuklular. Resul Emrah Şahan’ın da bu dosyadan tutukluluğunun kalkacağını öngörüp başka bir iftirayla tutukladılar. Aynı sürecin içinde de Sayın Altan Ertürk de benzer bir iftiraya muhatap olarak o da şimdi Silivri Cezaevi’nde. Ümit ediyorum bugün kendisinin burada ev sahibi olarak mesajını dinledik. Yarın da kendisini Ekrem Başkan’la birlikte Silivri Cezaevi’nde ziyaret edeceğim. Ama Türkiye hala daha bir yanda bir süreç yürütülüyor, bir yanda böyle bir ayıpla karşı karşıya.

"Masa fikrinin sahibi biziz"

Sonra bize çokça şey sordular. 'Bu şartlarda o masaya oturacak mısınız?'. Ben ısrarla ve kararlılıkla söyledim. Hatta zaman zaman her çalkantıda sorarlar, ‘Masadan kalkacak mısınız?’ diye. O masa fikrinin sahibi biziz. Bu ülkede işine geldiğinde sahnelere çıkıp, Kürtçe sloganlar atıp, Kürt sanatçılarla birlikte selamlar verip, partisine oy isteyenler; işine geldiğinde İmralı’dan mektup alıp İstanbul’da Anadolu Ajansı’na okutanlar, işine gelmediğinde Kürt siyasetçileri, Kürtleri kriminalize ediyorlar, onlarla kurulan ilişkileri ayıplıymış gibi gösteriyorlar. Şimdi işlerine gelmiş, kendilerince bir süreç yürütüyorlar.

"Erdal İnönü’nün yaklaşımı hepimize vasiyet"

Biz onların çizdiği çerçeveye mahkum değiliz. Bizim çerçevemiz; Erdal İnönü’nün her bir Kürt’ün oyunu ve temsilini Türklerin de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olan her etnisiteden insanın oyu ve kimliği gibi değerli gören yaklaşımı hepimize bir vasiyettir. O vasiyeti takip etmeye, biraz önce Sayın Genel Başkanım söyledi, Genel Başkan olarak kürsüye ilk çıktığımda söylemiştim. Kürtler ‘Sorunum var’ diyorsa Türkiye’de Kürt sorunu vardır. Aleviler ‘Sorunum var’ diyorsa, Türkiye’de Alevilerin sorunu vardır. Siyasetin görevi; onlar ‘Sorunum kalmadı’ diyene kadar onları dinlemek, onların sorunlarına çözüm üretmektir. Bunun için Meclis’te birileri açısından bambaşka alan olarak tarif edilebilecek Meclis komisyonunu önemsiyoruz. Oraya yapıcı katkılar veriyoruz. İşlevsizleştirildiğinin farkındayız. Eleştirilerimizi dile getiriyoruz. Ama Tayyip Erdoğan kendi çizdiği çerçevede bize yer yok diye istediği kadar uğraşsınlar, o komisyonun dışında kalmak, bu sürecin dışında kalmak, tarihin yanlış tarafında durmak bizim işimiz değil. İlk sorulduğunda söylemiştim. Tarihin doğru tarafında durma sorumluluğumuz var. Ne kadar acı çekiyorsak, ne kadar zulme uğruyorsak, ne kadar baskı görüyorsak görelim. Çözerlerse çözerler, çözmezlerse gelecek ilk sandıkta Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu gün olduğu gibi, 31 Mart gecesi olduğu gibi, bütün anketlerde olduğu gibi gelecek ilk sandıkta da Türkiye’nin  birinci partisi olacaktır. Bugün katkı sağlamaya çalıştığı sorun, demokratik yollarla çözülürse katkı sağlayacaktır. Eksik alırsa, eksiklerini tamamlayacaktır. Hiç çözülmezse hiç şüpheniz olmasın iktidara geldiğinde çözecektir."

Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde 2026 fiyatları hesaplandı Maaşlardan yüzde 3 kesinti yapacak düzenleme 2026'da Dünyanın en iyi 100 yemeği açıklandı Bu bölgelerden konut satın almayın, kiralamayın ABD vergileri siparişleri vurdu: Asya’da üretim sendeledi Bu fotoğraf bize çok şey anlatıyor