Su nasıl aksın, kuş nerede ötsün?

Köylüler, cennet vadilerine kurulmak istenen taş ocağına geçit vermemeye kararlı. Kuşaklardır burada yaşayanlar da var, olanları duyup gelenler de. İkizdere’de sabah akşam “taş ocağı” nöbeti tutan köylüler Oksijen’e konuştu

Nimet Kıraç
İkizdere, Rize Asuman Fazlıoğlu, ailesiyle İstanbul’da yaşıyor olsa da doğup büyüdüğü memleketi İkizdere, yumuşak karnı. Günlerdir sabahın erken saatlerinde gelip başında nöbet tuttuğu İşkencedere Vadisi, taş ocağı olarak kullanıma açılıp sonsuza dek yok olma riski altında. Gürül gürül akan dere ve çevresindeki Güldere ve Cevizli köyleri, Cengiz İnşaat’ın İyidere’de Lojistik Liman için yararlanmak istediği ocağa feda edilecek mi, edilmeyecek mi? Soru bu. “Çevre bölgelerin yüzde 75 su kaynağı bu dere. İşkencedere Vadisi, dünyanın en kaliteli kestane balı ve komar balının üretildiği yer” diyor İkizdere Dernekleri Federasyonu Çevre Komisyonu üyesi Fazlıoğlu ve ekliyor: “Kazansalar bile kaybedecekler. Onların çocukları da kaybetmiş olacak.” Projenin bir liman uğruna kendi limanını elinden almaya çalıştığını anlatıyor. “Burası benim sığınağım.” İkizdere’de 16 milyon ton taş çıkartılmak isteniyor ancak bunun için köylülere danışılmamış. 20 Nisan’da direnişin başladığı alan, hafta boyunca şiddetli müdahalelere sahne oldu. Jandarmanın kadın eylemcilerin üzerine doğru kepçeyle taş  ittiğini gösteren görüntüler direnişi takip edenler için dahi huzursuzluk yarattı. İkizdere Belediye Başkanı Hakan Karagöz, en azından Ramazan ayında makinelerin durdurulması, gerginliğin dinmesi için salı akşamı Rize Valiliği’ne bir sunum yaptıklarını anlattı. “Perişan oldu millet oruç oruç, üst baş battı.”

24.9 hektar oyunu

Ertesi gün makineler yerlerinde duruyordu, ancak bu defa çalışmadan. İkizdere Derneği Başkanı Musa Yılmaz, hafta sonuna kadar kepçe ve dozerle yol açılması için gerekli ağaç kesim ve düzeltme çalışmalarının askıya alındığı duyurdu. Yine de İşkencedere etrafında, yüze yakın vatandaş dozerlerin önünde horon tepti. 
Funda Okyar
Çevre köylerden 20’den fazla vatandaşın adına Rize Valiliği ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na açılan davanın avukatlığını üstlenen Yakup Okumuşoğlu, mahkemenin Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna itiraz ettiklerini açıkladı: “25 hektarlık alan için ÇED gereklidir veya değildir kararı alınması gerek. Bunun için 24.9 hektarlık alanlar üzerinden bu projeleri tasarlıyorlar.” Ülkenin farklı noktalarından eyleme katılmak için gelen vatandaşlardan biri olan 20 yaşındaki Zülal Muslu “Mücadele kazanılsa da kaybedilse de bu konuda ortaya böylesine bir duruş konması benim için çok önemli” diyor ve ekliyor “Fethiye’de videoları gördüğümde içimde bir umut doğdu.” 24 yaşındaki İhsan Baş, ailesiyle beraber İşkencedere Vadisi’nin nöbetini tuttuğunu anlatıyor. “Üç ay olmuştur. Cengiz İnşaat’tan gelip gidiyorlar sürekli. Gelmemelerini, buraya taş ocağı yaptırılmasına izin vermeyeceğimizi söylüyoruz” diyor. Vadinin hemen altındaki birkaç evden birinde oturan Baş, başka yerde yaşamak istemiyor.  Gürdereli Mehmet Karadeniz, “Darp edilen oldu, yaralanan oldu. Biber gazı sıktılar, ambulans geldi. Benim dedemin mezarı burada. Taş ocağı olacak diye mezarın yeri mi değişsin? Dedem 1945’te 10 sarı lira verip ağaç aldı. Şimdi Cengiz onları bizden almak istiyor.”

‘İlk değil, son olsun’

İki sene önce maden lisansı çıkartarak aynı bölgede bazalt aramak isteyen şirketi mahkeme yoluyla durdurabilmiş olmaları, eylemcilere cesaret veriyor. “Dereler özgür aksın,” “Bal mı, taş mı?”, “Dinamit değil, kuş sesi” ve “Taş ocağı istemiyoruz” sesleri gün boyunca sık ağaçlarla donatılmış bakir vadiyi kuşatırken, eylemler sosyal medyada #ikizderesahipsizdeğildir ve #ikizderetaşocağıolmasın sloganlarıyla protesto edilmeye devam ediyor.
Mehmet Karadeniz
Ulusal ölçekte kamuoyu yaratılmış olmasında, sanatçı Tarkan Tevetoğlu’nun memleketi İkizdere için, hemşerilerine seslenerek “İçim yanıyor benim de. Doğanızı, yurdunuzu korumak istemekteki haklı isyanınızı derinden hissediyorum ve bu mücadelenizde tüm kalbimle yanınızdayım” demesinin de payı var görüşü paylaşılıyor. Tokat’tan gelen 51 yaşındaki Funda Okyar ise burada büyüdüğünü; annesi çay keserken bebeklerine uyumaları için salıncak yapıp onlara burada su içirdiğini anlatıyor. Okyar, birçok eylemci gibi, sesinin biber gazından dolayı kısıldığını söylüyor. “Bizim hayatımızı bitirirler. Su buradan başka nereden gelecek? Kuş gidip nerede ötsün?” Rize Valiliği eylemcilere müdahalenin demokratik hak arayışı sebebiyle değil, pandemiden ötürü olduğunu şöyle açıkladı.  İkizdereliler ise vazgeçmemeye kararlı görünüyor. Rizeli Hanife Erdoğan, son nefesine kadar direneceğini söylerken sesi yükseliyor. Arkasında jandarma ve dozerler, etrafı, kendi halinde sükun içinde, uyumlu doğa. “Çomak sokacaklarmış ömrümüze. Asıl biz çomak sokmaya geldik, da!” diyor.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız