Süper Lig’i izlemek için 8 neden

Bazen çok fazla küçümsemiyor muyuz Türkiye Süper Ligi’ni? Sanki büyük liglerle çok fazla kıyaslayıp olumsuzluklara odaklanıyoruz. Halbuki bu sezon Süper Ligi izlemek için çok sebep var: Genç antrenörler, değişen üç büyükler, Adana ve İzmir’in yenileri…

Alp Ulagay

1- Beşiktaş'ın yıldızları

Elbette bu kadro Süper Lig için değil Şampiyonlar Ligi için kuruldu. Ama her halükarda Beşiktaş’ın kadroya kattığı Texeira, Batshuayi, Ghezzal, Pjanic dörtlüsü ağız sulandırıyor. Ghezzal’ın geçen sezon yaptıkları ortada zaten. Texeira ilk 11 çıktığı maçta golünü attı. Burada önemli olan iki kiralık oyuncu Batshuayi ve Pjanic’in takıma katacakları. Doğrusu Belçikalı Batshuayi Premier Lig’de edindiği atletizmden örnekleri önceki hafta Karagümrük karşısında gösterdi. Bir direkten dönen top, bir sayılmayan gol, kalecinin kurtardıkları iyiye işaret. Pjanic ise Barcelona’da neredeyse takımdan dışlandığı bir sezondan sonra onur mücadelesi yapmaya gelmiş gibi. Geçen hafta Marca’ya verdiği röportajda teknik direktör Koeman’a verdi veriştirdi. Kendisiyle konuşmadığından başlayıp saygısızlığına kadar her şeyi söyledi. Bu dörtlünün performansı Beşiktaş’ı ligde yukarı taşır, Şampiyonlar Ligi’nde sürpriz kapısı açar.

2- Adana'daki Hollywood

Başkanlık koltuğunda Murat Sancak, kulübede Vincenzo Montella, orta sahada Younes Belhanda, forvet hattında Mario Balotelli. Sadece bu isimler bile yeterli olabilir Adana Demirspor’da olan biteni anlamak için… Bu sezon İstanbul haricinde futbola dair en ilginç haberleri Adana’dan alabiliriz. Süper Lig’in yeni takımında başkan Sancak kesenin ağzını açtı ve Balotelli-Belhanda ikilisi haricinde Stambouli, Svensson, Muric gibi büyük lig görmüş oyuncular birer ikişer güneyin yolunu tuttu. Sezon başlayalı üç hafta oldu ve biz Balotelli’nin oyundan alınmasına isyanını, Samet Aybaba’nın ondan ve Belhanda’dan şikayet etmesini, ardından istifasını, yerine apar topar Montella’nın gelişini izledik bile. İyi sonuçlar gelmezse Adana Demir’de “Uzanvari” hareketler görmeye hazır olun.

3- Avcı'nın ustalık dönemi

Abdullah Avcı, ustalık döneminde Trabzonspor’u hedefe ulaştırır mı? Başlangıç hiç de fena değil. Avcı, Başakşehir’ı yukarılara taşımış, şampiyonluğun eşiğinden dönmüştü. Beşiktaş’la bir kan uyuşmazlığı oldu. Ama sanki Karadeniz’de frekans tuttu. Avcı geçen sezon başladığı inşaya yaz aylarında da devam etti. Şimdi orta saha ve forvette son derece deneyimli bir oyuncu grubu var. Yalnız Hamsik ve Gervinho’nun gelişi deneyim konusunda artılar getirdiği gibi takımın yaş ortalamasının artmasına da sebep oldu. Buna karşılık Malatyaspor maçında gösterdikleri gibi Nwakaeme ve Djaniny’nin katkısıyla Trabzonspor uygun ortamı bulduğunda rakip savunmayı delik deşik edebilir. Kısacası Trabzonspor’un maçlarının bol gollü ve renkli geçmesi kimseyi şaşırtmamalı.

4- Victor'un üçlü savunması

Nihayet üçlü savunmayı benimseyen, üstelik bunu rakip sahada daha baskılı oynamak için kullanan bir hoca! Fenerbahçe teknik direktörü Vitor Pereira daha ilk hazırlık maçından itibaren üçlü savunmada ısrar edeceğinin sinyalini vermişti. Portekizli, bazı personel sorunlarına rağmen vazgeçmedi. Elbette sisteme uyum sağlamayacağı anlaşılan bazı isimleri gözden çıkardı: Caner, Caulker, Lemos gibi oyuncular kısa sürede ilk 11 dışı kaldı ve takımdan gönderildi. Pereira’nın üçlü savunmasının amacı elbette defansif değil ofansif özellikler taşıyor. Orta sahaya yaklaşan savunma hattı, hücumcu kanat bekleri ve presçi orta saha. Bu sayede geçen sezonlardan daha golcü ve heyecan verici bir Fenerbahçe izleyebiliriz.

5- Fener’in sahadaki umutları

16, 18 ve 20 yaşında, altyapıdan yetişmiş üç genci aynı anda Fenerbahçe formasıyla sahada görmek! Şaşırtıcı değil mi? Bir lig maçı değildi, HJK maçının ikinci yarısıydı ama yine de Arda, Fatih ve Muhammed’in gollerini, asistlerini, sevincini izlemek sadece Fenerbahçelileri değil birçok futbolseveri heyecanlandırdı. HJK görece kolay bir rakipti ama 20 yaşındaki Muhammed, dünya yıldızı Mesut Özil’in önünde iki Süper Lig maçında ilk 11’e girdi bile. Yaklaşık 35 yıldır kendi yetiştirdiği çocuklara forma şansı vermeyi unutan, onları transfer takasında kullanmayı tercih eden Fenerbahçe için bir dönüm noktası olabilir.

6- Taptaze yabancı hocalar

Oyuncu zannetmeyin hemen, çünkü bu genç yabancılar kulübede ve yaklaşık 10 yıldır yenilikçi teknik direktörlerin yokluğundan yakınanlara ilaç gibi gelecek. 32 yaşındaki İtalyan Francesco Farioli sadece Süper Lig’in değil Avrupa’nın en genç antrenörlerinden birisi. Mart ayında Karagümrük’ün başına geldikten sonra takımın oyununu hemen kendi tarzı olan top sahip olma ve pas ilkesi üzerine oturttu. Futbolcu geçmişi olmayan Farioli, Katar ve kaleci antrenörlüğü üzerinden ilk kez oturduğu teknik direktörlük koltuğunda fark yaratmaya çalışacak. Son olarak bu hafta içi Göztepe 38 yaşındaki Sırp kökenli İngiliz teknik direktör Nestor El Maestro’yu göreve getirdi. İsmine şaşırmayın, aile soyadı Jevtic’i üç kere değiştirip sonunda El Maestro’da karar kılmış. 16 yaşında UEFA B Lisansı alan El Maestro 21 yaşında Austria Viyana altyapısında çalışmaya başladı. Yolu Valencia’dan, Schalke’den, Hamburg’dan, Spartak Tırnava’dan, CSKA Sofya’dan geçen 38 yaşındaki teknik adamın Göztepe’ye yeni bir kimlik getirmesini bekliyoruz.

7- 'Büyük Mustafa'lı Altay

Altay 18 sezon sonra Süper Lig’e döndü. Mustafa Denizli de 38 yıl sonra Altay’a. Anlamlı bir birliktelik değil mi? Geçen yıl telefonla konuştuğumuzda Denizli bir daha takım çalıştırmayacak havadaydı. Gençliğini geçirdiği ve 17 yıl formasını giydiği Altay kapısını çalınca hayır demedi. Playoff’tan çıkarıp Süper Lig’e taşıdı takımı. Denizli, 1980’lerin sonunda Türkiye’nin gündemine geldiğinde ülkenin en genç antrenörlerinden biriydi. Şimdiyse 72’ye yaklaştı ve artık tüm Avrupa’nın en yaşlı kulüp antrenörlerinden biri. Onun yönetimindeki Altay bu sezona dinamit gibi başladı iki maçta 6 gol ve 6 puanla. Norveç’ten buldukları Bamba iyi başlangıcın devamını getirebilecek mi, geçen üç sezon 1. Lig’de toplam 76 gol atan 37 yaşındaki Portekizli Paixao tecrübesini Süper Lig’e taşıyabilecek mi, merakla bekliyoruz.

8- Terim'in gençleri

Dördüncü kez göreve geleli neredeyse dört yıl olacak ama Fatih Terim’in yapılanması sekiz transfer dönemi sonrasında hâlâ sürüyor. Bu kez farklı olarak, Galatasaray tecrübeli isimleri bir kenara bırakıp 20-22 arası Türk ve yabancı oyunculara yöneldi. Barış, Berkan, Boey, Morutan, Halil, Nelsson ve son olarak Assunçao bu transfer politikasının sonucunda takım katıldı. Şimdi asıl soru deneyimsiz ve farklı futbol kültürlerinden gelmiş bu oyuncuların uyumu ve Terim’in kafasındaki yüksek tempolu oyuna adapte olup olamayacakları. Eğer Terim bu malzemeden iyi bir helva yapmayı başarırsa gelecek vaat eden bir takım ortaya çıkabilir. Kısacası Galatasaraylıların bir gözü zirve yarışında bir gözü de bu potansiyelli gençlerin gelişiminde olacak.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız