Tesla ve SpaceX gibi son yıllara damgasını vuran iki teknoloji şirketinin CEO’su Elon Musk’ın, geçen hafta medya ve eğlence grubu Endeavour’ın yönetim kuruluna katılacağı açıklandı. Bu haber üzerine medyada konuya enteresan bir açıdan bakan bazı yazılar ve yorumlar yayınlandı: Bir insan (Elon Musk olsa bile!) aynı anda kaç iş yapabilirdi? Tesla ve SpaceX’teki aktif görevlerinin dışında Musk, The Boring Company ve Neuralink gibi son derece iddialı girişimlerin de kurucusu. Aynı anda hem elektrikli araba teknolojisinde devrim yapan (Tesla), hem uzay yolculuğunu kökten değiştirmeye çalışan (SpaceX), hem trafik sorununu tünellerle ortadan kaldırmayı hedefleyen (The Boring Company) ve hem de insanların beyinleriyle arayüzleri kontrol etmelerini sağlayan (Neuralink) dört iddialı girişimi yönetmek ve bir de onun üzerine farklı disiplinlerde yönetim kurulu üyelikleri yapmak fiziksel olarak mümkün müydü? Aslında Elon Musk sıkça haftada 100 saatin üzerinde çalıştığından, sabah 2’ye kadar toplantılarda olduğundan ve zaman kazanmak için bazen ofisinde kıvrılıp uyuduğundan bile bahseder. Musk bunlardan gururla bahseden tek girişimci de değil. Silikon Vadisi’nde seviyeniz ne olursa olsun durmadan çalışmak ve kendini insanüstü limitlere zorlamak birçok insan için gurur kaynağı olmuş durumda. Ben de son üç-dört yıldır bu konuda kendi çapımda bir sınav verdiğimi söyleyebilirim.
Hata yapmaya sebep oluyor
Ancak yapılan araştırmalar bu davranış biçiminin çok da hayırlara vesile olmadığı yönünde. Yale Üniversitesi’nden Gal Zauberman’ın yaptığı çalışmalara göre, birçok farklı konuya aynı anda odaklanmaya çalışmak aslında insanları daha az üretken yapıyor ve daha çok hata yapmalarına sebep oluyor. Sonuçta bir günde var olan saat sayısı belliyse, bir işe verdiğiniz saat illa ki başka bir işe veya uğraşa verdiğiniz zamandan çalıyor. Yapılan işin kalitesinin yanı sıra, bütün günümüzü sistemli olarak farklı iş odakları kaplayınca tükenmişlik hissi kaçınılmaz oluyor. Tükenmişlik sendromunun en belirgin özellikleri ise enerji eksikliği ve işinizle ilgili sürekli negatif duygular içinde olmak. Tabi Elon Musk burada uç bir örnek çünkü yaptığı işlerin çoğunu yönetmesi için doğru kişilere delege edebiliyor ancak büyük resme baktığınızda aslında oldukça acımasız ve hırs odaklı bir çalışma kültürünü de temsil etmiş oluyor. Amerika’da teknoloji girişimleri arasında bu işkolik kültürü anlatmak için “ittirme” anlamına gelen “hustle” tabiri kullanılıyor. Yani başarılı olmak için durmadan kendinizi ittirmeniz gerektiği öngörülüyor.
Özel hayat mı, başarı mı?
Reddit kurucularından Alexis Ohanian 2018’de yaptığı bir konuşmada işi her şeyin önüne koyan “hustle” kültürünü toksik ve zararlı bulduğunu açıkladı ve bunun girişimcileri başarılı değil tam tersine başarısız yapacağını söyledi. Girişimcilerin özel hayatlarından vazgeçmeden başarılı olamayacaklarını dayatan bu kültürün teknoloji dünyasındaki en büyük tehlikelerden biri olduğunu da ekleyecek kadar da ileri gitti. Nitekim, Elon Musk da farkına varmış olmalı ki bir konferansta kendi hayat tarzını kimseye tavsiye etmediğini ve kimsenin 120 saat çalışmaması gerektiğini vurguladı. İlginç bir bakış açısı da başarılı yazılım şirketi Basecamp kurucusu David Heinemeier Hansson’dan geldi. Hansson bu ittirme kültürünü yayanların işi yapanlardan daha ziyade yatırımcılar, teknoloji elitleri ve yöneticileri olduğunu iddia ediyor çünkü sektördeki kaliteli iş gücünün bu felsefeye inanması ve durmadan çalışması en çok bu üst düzey teknoloji elitlerine fayda sağlıyor. O zaman gelin Elon Musk’a yeni görevlerinde başarılar dileyelim ve biz iş hayatı ile özel hayat arasındaki dengeler konusunda sağduyulu olmayı hiç bırakmayalım!