‘Tüm hastalıklar bağırsakta başlar’
Hipokratın dediği gibi ‘Tüm hastalıklar bağırsakta başlar’. Ağzımıza ne koyduğumuz yakın ve uzak gelecekteki hastalıklarımızın temel belirliyicisidir. O yüzden sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz, ama gelgelelim yine de hastalıklar paçamızı bırakmıyor
Nerede hata yapıyoruz? Besinlerin sindirimi bitince bağırsaktan içeri emilmeleriyle gerçekleşir. Besinler bağırsak iç derimiz olan bağırsak mukozasından içeri alınırlar. Buraya kadar bildiğiniz konu. Ama bu emilimde bazı kriterler vardır. Mesela içeri girecek besinin en küçük parçasına kadar sindirilmiş olmalıdır. Vücut, henüz sindirimi bitmemiş, yeterince küçük parçalara ayrılamamış gıdaları içeri almaz. Bu yüzden bağırsak mukozasının kale gibi sağlam olması şarttır. Bu kale küçük bir kale değildir. Tüm bağırsağı açıp yaysanız herbirimizde 400 metrekarelik yüzeyi var. Bu geniş kale her zaman sağlam olmalıdır. Kalenin sağlamlığı için mukoza hücrelerinin birbirlerine sıkı sıkıya yapışmaları, kale duvarındaki taşlar gibi omuz omuza durmaları gerekir. Eğer birbirlerinden uzaklaşırlarsa, içeri kontrolden kaçıp girenler olabilir. Henüz sindirimini bitiremediğimiz büyük haliyle içeri sızmış yiyecekler olabilir. Bu durum başta bağırsakta daha sonra tüm vücutta inflamasyon başlatır. İnflamasyon, hücresel savaşların tıbbi adıdır. Kale korunmasında dost bakterilerimiz bize yardım eder. Bunun için yediğimiz sebze ve meyvelerin, yani temelde bitkisel gıdaların liflerini kullanır. Lifleri sindirmek bizim için zordur. Mesela elma kabuğundaki pektin maddesi gibi. Ama onlar sindirebilir.