Dr. Rümeysa Berin Şen, geçtiğimiz hafta iki defa 33 saatlik nöbet tuttu. Sonra cuma sabahı işbaşı yaptı. 24 saat sonra hastaneden çıktı, evine giderken bir kamyona arkadan çarptı. Büyük ihtimalle direksiyon başında uyuya kaldı. Çünkü yolda hiç fren izi yoktu
Tolga Şardan
Yaşam bu kadar ucuz mu bu ülkede?” dedirten trajik bir kazaya tanık olduk geçen hafta başkentte. Henüz yeni tamamladığı tıp eğitimi sonrasında Ankara Şehir Hastanesi’nde göreve başlayan 25 yaşındaki genç hekim Rümeysa Berin Şen, her nöbet bitiminde yaptığı gibi aracına binip evine yola çıktı cumartesi öğlene doğru. Annesi ve kardeşleri bekliyordu kendisini. Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde yetişip Bolu’daki İzzet Baysal Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra aynı zamanda baba mesleği olan hekimliğe adım attı. Bir yıl Kayseri’de Devlet Hastanesi’nin Acil Servisi’nde hastalarına derman olmaya çalıştı. Uzmanlık sınavını kazanmasıyla birlikte Ankara’ya geldi Rümeysa. Henüz üç ayı bulmamıştı Ankara’da yaşamaya başlayalı. Ankara Şehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde asistanlığa başladı. Sistem gereğince uzun nöbetlere kalıyordu. O sabah da yine nöbetten çıkıp evine dinlenmeye gidecekti. Hepimizin sokaklara akmak için iple çektiğimiz cumartesi günü, belki hafif bir kahvaltı ardından dinleneceği bir hafta sonu günü demekti onun için. Yorgun biçimde nöbetten çıkan Rümeysa Berin Şen, muhtemel ki bir an önce evine ulaşmayı amaçladı. Yorgun olmasıyla beraber yine muhtemel ki süratliydi de. Kamera görüntülerine bakıldığında hiç fren olmaksızın çarpışma yaşanıyor. Her gün evlatlarının sağlık haberlerini bekleyen aile, kazanın yaşandığı sabah bu kez aynı haberi alamadı ne yazık ki. Annesi ve iki kardeşi sabah kahvaltısına bekledikleri Rümeysa’nın ölüm haberiyle yıkıldılar. Eğitim için ayrıldığı memleketine bu kez cenazesiyle döndü Rümeysa Berin Şen. Neresinden bakarsanız bakın, erken ve trajik bir yaşam yitirme… *** Genç asistanın hafta başından itibaren mesaisi şöyleydi: - Pazartesi sabahı hastaneye gitti. Nöbete girdi. Salı akşamı evine döndü. Pazartesi sabah 08.00 – Salı akşamı 17.00 diye mesai saati uyguladığımızda 33 saat iş başındaydı. - Salı gecesini evinde geçirdi. Çarşamba sabahı yeniden nöbet döngüsüne girdi. Çarşamba sabah 08.00 – Perşembe 17.00 arasında yine 33 saat görevdeydi. - Perşembe gecesini evinde geçiren Rümeysa Berin Şen, cuma sabahı girdiği nöbetten bu kez 24 saat sonra cumartesi sabahı çıktı. Bu döngü bir kez olsa belki katlanılabilir. Ancak ortalama bir insanın, hele ki görevi hayat kurtarmak olan bir hekimin uzun süre sürdürebileceği bir yaşam tarzı değil. Kimilerine göre pek önem verilmeyen nöbet konusunda Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi’nce hazırlanan özel bir çalışma var. Biraz rakamsal verilere dayanmakla birlikte yaşanan sorunu net biçimde açıklayan bir saha çalışması. Sendikaca yapılan çalışmaya göre: - Türkiye geneli yataklı tedavi kurumlarında 130 bine yakın hekim görev yapıyor. Bu hekimlerin yüzde 26’sı asistan hekim. Ankara genelinde ise, yataklı tedavi kurumlarında 15 bini aşkın hekimin yüzde 44’ü asistan hekimlerden oluşuyor. - Ankara’da asistan hekimler, 32 saatlik kesintisiz mesai yapıyor. - Asistan hekimler ucuz iş gücü olarak görülüyor. - Özellikli birimlerde dahi iş riskine rağmen asistan hekimler yeteri kadar dinlenemiyor. - Ayın 4 gününü evinde geçiren ve dinlenme zamanı yakalayabilen, bu zaman diliminde sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilen asistan hekimler kendilerini şanslı sayıyor. - Asistan hekimlerin mali hakları zamanında ödenmiyor. - Devlet memuru aylık 21 aktif çalışma günü üzerinden 168 saat mesai yaparken, asistan hekim aylık 45 aktif çalışma gününe denk gelen 360 saate varan mesai gerçekleştiriyor. *** Sendika aynı çalışma kapsamında Ankara’da bir hastaneyi örnek alıp daha detaylı saha araştırması gerçekleştirdi. İşte sonuçları: - Birinci klinikte yapılan çalışmada; birimde 27 asistan hekimin tamamlayacağı toplam mesai saati, 13 asistan hekim tarafından tamamlanıyor. İdare, istihdam edeceği 14 hekime ödemesi gereken 109 bin lira yerine, aynı işi 13 asistana fazladan nöbet tutturarak karşılığında 42 bin lira ödüyor. - İkinci klinikte yapılan çalışmada, birimde 37 asistan hekimin tamamlayacağı toplam mesai saati 20 asistan hekim tarafından tamamlanıyor. İdare, istihdam edeceği 17 hekime ödemesi gereken 137 bin lira yerine, aynı işe 20 asistana fazladan nöbet tutturarak 64 bin lira ödüyor. - Özellikli birimde yapılan çalışmada, 83 asistan hekimin tamamlayacağı toplam mesai saati 58 asistan hekim tarafından tamamlanıyor. İdare, istihdam edeceği bu 25 hekime ödemesi gereken 203 bin lira yerine, aynı işi 58 asistana fazladan nöbet tutturarak karşılığında 154 bin lira ödüyor. - Örneklem olarak alınan hastanede asistan hekim saatlik normal mesai ücreti 47 - 50 lira aralığında iken, normal serviste 130 saatin üzerindeki nöbet ücreti ödenmemesi nedeniyle fazla nöbetin saatlik ücreti 16 – 18 lira aralığına denk geliyor. - Asistan hekimlerin yoğun iş yükü ve dinlenme haklarının yok sayılmasına rağmen, toplam gelirlerinin yüzde 30’una denk gelen nöbet ücretleri hastanelerin ekonomik sıkıntıları var denilerek 1,5 ay gecikmeli ödeniyor. *** Aynı saha çalışmasında, aşırı yorgunluktan kaynaklanan dikkatsizlik sonucu yaptığı trafik kazasında yaşamını yitiren Asistan Doktor Rümeysa Berin Şen’in görev yaptığı Ankara Şehir Hastanesi ile ilgili bir tespit şöyle yer alıyor: - Ankara’daki şehir hastanesi, asistan hekimlerin çalışma şartları anlamında daha fazla sorunların görüldüğü merkez haline gelmiştir. - Şehir hastanesi, Ankara’daki toplam asistan hekimlerin yüzde 22’sinin çalışma alanı. Şehir hastanesinde pandemi dönemi ile birlikte asistan hekimler kendi klinikleri dışında da nöbet tutmaya zorlanmış, bir asistan hekime gün içinde farklı kliniklere hizmet vermesi dayatılmıştır. - Şehir hastanesinin Ankara’daki yataklı tedavi kurumlarındaki başvuru ağırlığı yüzde 12 olmasına rağmen, şehir hastanesi kamu – özel ortaklığı olması nedeniyle çalışanlar üzerinde daha fazla ekonomik baskı oluşturmaktadır. - Yoksulluk sınırının altında ücret alan asistan hekimlerin 130 saatin üzerinde nöbet ücretleri ödenmemesi fırsat olarak görülerek şehir hastanesinde görevli asistan hekimlere 130 saatin üzerinde nöbet tutturulmaktadır. *** Sendikanın çalışmasında dikkat çeken diğer konu ise, ülke genelinde eğitim, araştırma ve üniversite hastanelerinde gerek poliklinik hizmetleri, gerekse yataklı servis hizmetlerinin yoğunluklu olarak asistan hekimler tarafından yürütülmesi olması. Dünyayı ve Türkiye’yi derinden etkileyen pandemiyi dikkate aldığımızda asistan hekimlerin çalışma şartlarına ilişkin sorunların süreçle beraber katlanarak arttığı belirtiliyor. Rapordaki şu tanımlama gelinen noktayı net biçimde özetliyor: “Bu süreç hem ruhsal, hem de bedensel olarak yıpranan asistan hekimleri başta tükenmişlik olmak üzere ciddi sorunlar ile karşı karşıya bırakmıştır.” *** Henüz yaşamının baharındayken trafik kazasında yitirdiğimiz Asistan Doktor Rümeysa Berin Şen’in ardından Ankara Tabip Odası Başkanı Doktor Ali Karakoç ile konuştum. Karakoç, tıp camiasını yasa boğan olayla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Aslında yasal olarak hiç birimizin kesintisiz 36 saat çalışma durumu yok. YÖK ile Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nin az kadro açmaları bu durumu yaratıyor. YÖK’ün daha fazla kadro açması gerekiyor. Asistanlar, ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Böyle olunca asistanların eğitim sistemi çok aksıyor. Temelde hiç birisinin yalnız başına poliklinik hastası bakma yetkisi yok. Randevu alan hastalar, uzman hekim için alıyor. Ancak bütün süreç asistanlar üzerinden yürüyor. Bu nedenle asistanların eğitimleri çok aksıyor. Rümeysa kardeşimizle aynı dönemde ve aynı bölümde asistanlığa başlayan başka bir arkadaşımız bir süre önce trafik kazası geçirdi. Aracı pert oldu. Kendisi kurtuldu. Siyasi iktidar, özel firmalarla yaptığı sözleşmelerde yeterli sağlık çalışanının istihdamını sağlamıyor. Tıbbi sekreter alınmıyor. Asistan arkadaşlarımız, ilk üç-dört ay kırtasiye işleri ile uğraşıyor. Örneğin, kadın hastalıkları bölümünde üçüncü ayda müfredatta olmasına rağmen gebe kontrolü yapamıyorlar Ayrıca, hocanın özel hastasına bakılıyor, angaryası yerine getiriliyor asistanlarca. Yapılmadığında mobinge uğruyorlar. Bu aslında siyasi iktidarın politik tutumu. Şunu görmek gerekiyor ki; 2002’de her yurttaş yılda ortalama 3 kez hastaneye giderken, 2019’da 9 kez gitti. Biz buna “kışkırtılmış sağlık talebi” diyoruz. Hastanelere büyük iş yükü geliyor. Bu iş yükünün yüzde 60-70’i asistanlar üzerinden yürütüyor. Oysa kademeli sağlık hizmeti sunmak gerekiyor. Bu uygulamalar sağlık çalışanlarının tükenmişliği ve toplumun sağlık hakkının gaspıdır. Bu kaza tesadüf değildir. Biz, insanca çalışma koşullarında görev yapmak istiyoruz. Güvenli gelir istiyoruz. Özellikle şehir hastanelerinde 36 saat nöbet rutin hale geldi. Minimum 32 saat nöbet tutuluyor. Mesela, Rümeysa kardeşimiz yaşamını yitirmeseydi; pazar sabahı işe gelecek pazartesi sabahına kadar nöbet tutacak, nöbetten sonra gün boyu poliklinikte çalışmaya devam edecekti. Rümeysa kardeşimizin yitirilmesi nedeniyle Ankara Şehir Hastanesi’nde yarım günlük iş bırakma eylemi yapıldı. Alkışlı protestolar oldu. Eylemlere katılan meslektaşlarımıza yönelik yönetimce yapılabilecek uygulamalara karşı meslektaşlarımızın arkasındayız, sürecin takipçisiyiz.”