“Yabancı olduğum için müdahale etmediler”

Onur Yürüyüşü’nde polislerin önünde yavaşça yürüyen ve “Aşk burada, umut burada” diyen Liana Georgi’nin videoları sosyal medyada hızla yayıldı. Liana o günü Oksijen’e anlattı

Yusuf Akcakaya
yusuf@gazeteoksijen.com Almanyalı Liana Georgi, şarkıcı ve söz yazarı. 2019 yılında arkadaşıyla birlikte bisikletiyle Türkiye’ye geldi. İstanbul’da tanıştığı bir arkadaşı ona Taksim’de bir caz sahnesine çıkmasını tavsiye etti. Bir buçuk yıldır Türkiye’de. Türkiye, hatta dünya 26 yaşındaki Georgi’yi İstanbul Taksim’de yapılan Onur Yürüyüşü’nde tanıdı. Onlarca polisin önünde “Aşk burada, umut burada… Yavaş yavaş yürüyoruz” sözleri gündem oldu. Hatta ABD’li pop yıldızı Madonna, Instagram’daki 16.1 milyon takipçisi ile Liana’nın görüntülerini şu notla paylaştı: “Neden bu kadar çok polis var?” Peki Liana Georgi kim, yürüyüşte neler yaşandı ve sonrası hayatını nasıl değiştirdi? İşte bu soruların yanıtları: Geçtiğimiz Cumartesi günü katıldığın Onur Yürüyüşü senin için nasıl bir deneyim oldu? Bu Onur Yürüyüşü’nün anlamı çok farklıydı benim için, çok duygusaldı. Çünkü kendimi LGBTİ+ birey olarak açık ettikten sonra katıldığım ilk yürüyüştü. Daha önce de tabii ki yürüyüşlere katılıyordum ama cinsel yönelimim bilinmiyordu. Yürüyüşte değerli bulduğum şey, LGBTİ+ hareketine ve kadın haklarına dair verdiği mesaj. Ben de bu inançla, aşk ve umutla yürüyüşe katıldım. “Arkadaşlarımı korumak için yavaş yürüdüm’’ Bu yürüyüş öncesinde planladığım bir şey değildi. O gün her yerde birçok polis görmüştüm, Cihangir Caddesi’ne çıktığımda ise bir daha şok oldum o kadar çok polisle karşılaşınca. Ama hiç korkmadığımı hatırlıyorum. Yürürken arkama baktığımda polislerin bana çok yakın olduklarını fark ettim aniden. ‘Madem bana bu kadar yakın yürüyorlar, o zaman gelin birlikte yavaş yavaş yürüyelim’ dedim kendi kendime. Yani bilinçli aldığım bir karardı bu. Çünkü onları arkadaşlarım için yavaşlatmam gerekiyordu, Onur Yürüyüşü için bu önemliydi. Sonrasını zaten sosyal medyadaki videolardan da biliyorsunuz, önlerinde bir süre o şekilde yürümeye devam ettim. Polisler neden sana müdahale etmediler? Çok iyi olmasa da Türkçe konuşabiliyorum fakat konuşmamdan bir yabancı olduğum anlaşılıyor tabii. Hem bu Türkçemle hem de arada söylediğim İngilizce sözlerle bunu anlamış oldular bence. Zaten polisleri ilk gördüğümde “Siz n’apıyorsunuz?’’ dedim. Onların da kafası karıştı tabii, ne yapacaklarını bilemediler, peşimden öylece yürümeye devam ettiler. Yabancı olduğum için ayrıcalıklı olduğumun farkındaydım, zaten bu yüzden polislerin önünde öyle rahatça yürüyebildim. Ama bana özel bu muameleyi kesinlikle reddediyorum. Polisler bana dokunmuyorlardı ama arkadaşlarıma müdahale ediyorlardı. Oradaki hiç kimseye bir engellemede bulunulmaması gerekiyordu. Almanya’da 14 yaşındayken katıldığım bir yürüyüşte mesela, etrafta yine polisler oluyordu ve görüntüleri korkutuyordu ama şiddet veya gözaltı olayına şahit olmamıştım. Bunu ilk kez Türkiye’de yaşadım. Madonna ve birçok Türk ünlü de Instagram hesabından seni paylaştı. Nasıl hissettin? Sosyal medya, telefon, bilgisayar kullanmayı çok az bilen biriyim aslında. Zoom uygulamasını bile zor kullanıyorum hatta. Bu nasıl oldu bilmiyorum, hesabımı bir açtım ve herkesin beni paylaştığını gördüm, bir anda popülerleştim. Gelen paylaşımlara, tebriklere karşı müteşekkirim. Madonna’nın beni paylaşması sesimizin duyulması için çok önemliydi. Ama ünlü olmak umrumda değil, sadece gerçekten bir şeyler yapabilmek istiyorum. Melih isimli bir arkadaşımın başlattığı ‘’LGBTİ+ hakları Türk Anayasası’nda yar almalıdır’’ kampanyası vardı. Bu kampanya, adından da anlaşılabileceği gibi LGBTİ+ haklarının Anayasa’da yer almasını hedefliyor. Ben de şimdi tüm gücümle bu kampanya için çalışıyorum, bunun bir harekete dönüşmesini umuyorum. Oraya atılacak her imza çok önemli, bunu anlatmaya çalışıyorum insanlara. Bizim varlığımızı kimse yok edemez, biz varız ve var olmaya devam edeceğiz. Bundan sonrası için ne yapmayı düşünüyorsun? Aslında her şey şimdi başladı benim için diyebilirim. Yürüyüşteki fotoğraflarım ve videolarım Almanya’da da meşhur oldu. Alman Yeşiller Partisi’nde siyasetçi olan bir arkadaşım vardı, kendisiyle de bu kampanya hakkında görüştüm. Kendi ülkemde de LGBTİ+ hakları için mücadele edeceğim. 

“İstediğim gibi yaşayabileceksem Türkiye’de kalırım’’

Türkiye’de yaşamaya nasıl karar verdin?  Bundan bir buçuk yıl önce Almanya’dan bir kadın arkadaşımla birlikte bisiklet sürerek geldik. Aslında Türkiye’de yaşama gibi bir planım yoktu. Geldiğimde buradaki bir arkadaşım Taksim’de olan bir jazz sahnesine çağırdı beni. Müzik her zaman büyük bir tutkumdu ama cesaret edemiyordum. 4 yeğenime bakmam gerektiği için de her zaman çalışıp para kazanmam gerekiyordu, o yüzden de başlayamamıştım. Cesaretimi toplayarak arkadaşımın davetini kabul ettim, şimdi söz yazarlığı yapıyorum ve şarkı söylüyorum. Bir de tam o günlerde Bahçeşehir Üniversitesi’nde başlayacak olan bir yıllık Caz Akademisi programı vardı, ona başvurdum ve kabul aldım. Geçtiğimiz yıl da bitirdim.  Bugün buradayım ama ileride ne olur bilmiyorum. Türkiye’yi çok sevdiğimi söylemeliyim. Burası LGBTİ+ haklarının gözetildiği bir ülke olursa ve eğer sevgilim ile istediğim gibi yaşayıp rahatsız edilmeyeceksem Türkiye’de yaşamaya devam edebilirim.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız