Yeni araştırma taraftarın rolünü ispatladı: Gol atan futbolcuyla tribünün senkronize oluyor

Meiji Üniversitesi’nden bilişsel sinirbilimci Sotaro Shimada’nın araştırması, tezahürat anlarında ya da iyi işleyen ekip çalışmasında insanların beyinlerinin şaşırtıcı bir şekilde senkronize olduğunu gösteriyor. Bilim insanları bu ortak ritmin, kolektif mutluluğun nörolojik temeli olduğunu söylüyor

Bir spor karşılaşmasında binlerce kişi aynı anda ayağa kalkıp sevinç çığlığı attığında yaşanan duygu, yalnızca ortak bir heyecan değil; beyinde ölçülebilir bir hizalanma da yaratıyor. Tokyo’daki Meiji Üniversitesi’nden bilişsel sinirbilimci Sotaro Shimada’nın Nature’da yayımlanan yeni araştırmasına göre, gol atan bir oyuncu ile onu izleyen seyircilerin beyin aktiviteleri o anda benzer bir ritme giriyor.

Üstelik, sporcunun aldığı haz, seyircinin beyninde de kendi başarısını yaşadığı anlarla benzer biçimde karşılık buluyor. Bu durumun temelinde, başkalarının davranışlarını izlerken aktive olan ve 'ayna nöron sistemi' olarak bilinen sinir ağı bulunuyor.

Beyin sadece başarı anlarında senkronize oluyor

Shimada’nın deneyleri, seyircinin beynindeki ödül devresinin oyuncuyla neredeyse eşzamanlı olarak harekete geçtiğini gösteriyor. Motor korteksteki aktivitelerin zaman içinde paralel dalgalanması, taraftarın kendisini bir anlığına sporcu ile özdeşleştirmesine yol açıyor. İlginç bir biçimde bu özdeşleşme yalnızca olumlu anlarda ortaya çıkıyor; oyuncu başarısız olduğunda izleyicinin beynindeki aynalama sistemi adeta sessizleşiyor. Shimada, bu “seçici senkronizasyonun”, insanların kaybetme duygusunu kendilerine mal etme eğiliminde olmadığını gösterdiğini söylüyor.

Birey değil, bir bütünün parçası olmak

Bu nörolojik hizalanma yalnızca tribün deneyimiyle sınırlı değil. Araştırma, uyumlu bir ekip çalışmasında da benzer bir senkronizasyonun ortaya çıktığını gösteriyor. Shimada’nın iki kişilik gruplarla yaptığı bir deneyde, katılımcıların birlikte basit bir ritim tutmaları istendi. Ekip içindeki koordinasyon güçlendikçe, EEG kayıtlarında beyin aktivitelerinin birbirine yaklaştığı gözlendi. Beyni daha fazla senkronize olan çiftler, görevi tamamladıktan sonra “bunu birlikte başardık” hissini çok daha güçlü ifade etti. Shimada bu durumu “we-mode” olarak adlandırıyor; kişinin kendisini birey olarak değil, bir bütünün parçası olarak deneyimlediği kısa, fakat oldukça ödüllendirici bir bilinç hâli.

We-mode, genellikle iyi işleyen bir takım sporunda, konuşmadan anlaşmanın mümkün olduğu anlarda ya da yaratıcı bir ekibin “akışa girdiği” zamanlarda ortaya çıkıyor. Ancak bu durumun sürekli ya da herkes tarafından kolayca deneyimlenen bir hâl olmadığını belirten Shimada, hâlâ bu zihinsel değişimin nasıl tetiklendiğine dair çok şey bilmediklerini ifade ediyor. Ona göre bu birlik hissinin ortaya çıkmasında ortak bir hedefe yönelmek, ödülü paylaşmak ve bedenlerin aynı ritimde hareket ettiğini fark etmek önemli rol oynuyor.

Sadece fiziksel değil, sanal ortamlarda da hisler benzer

Shimada’nın çalışmaları yalnızca fiziksel ortamlara sınırlı değil; sanal dünyada da benzer etkiler gözlemleniyor. Araştırma ekibinin artırılmış gerçeklik ortamlarında yürüttüğü deneylerde, sanal bloklarla birlikte yapı inşa eden katılımcıların beyin aktiviteleri de koordinasyon arttıkça senkronize hale geldi. Gerçekçi avatarların kullanıldığı durumlarda bu hizalanmanın daha da güçlendiği, katılımcıların birbirlerinin varlığını daha çok hissettiği tespit edildi. Bu sonuçlar, giderek sanallaşan çalışma ve iletişim biçimleri içinde bile insanların nörolojik olarak bağ kurmaya eğilimli olduğunu gösteriyor.

Shimada, beynin ortak deneyim sırasında ürettiği bu güçlü birlik duygusunun insan davranışının temel taşlarından biri olabileceğini düşünüyor. Ona göre sevinçli bir anı paylaşmanın, iyi işleyen bir takım çalışmasının ya da sahnedeki bir oyuncuya içtenlikle destek vermenin yarattığı haz, yalnızca duygusal bir tepki değil; biyolojik bir mekanizma.

“Beyinlerimizin aynı ritme girdiğini fark ettiğimizde, kendimizi daha bağlı ve daha iyi hissediyoruz” diyor.

“Bu olağanüstü kapasiteyi bilinçli biçimde kullanabilirsek, hem bireysel hem toplumsal anlamda çok daha güçlü bir aidiyet hissi geliştirebiliriz.”

Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde 2026 fiyatları hesaplandı Maaşlardan yüzde 3 kesinti yapacak düzenleme 2026'da Dünyanın en iyi 100 yemeği açıklandı Bu bölgelerden konut satın almayın, kiralamayın ABD vergileri siparişleri vurdu: Asya’da üretim sendeledi Bu fotoğraf bize çok şey anlatıyor