Yatırımcılar Çin'i terk etmeye başladı: Yuan dolar karşısında savunmasız kaldı
ABD ile Çin arasındaki gerginliğin son aylarda daha da artmasıyla yabancı yatırımcılar üzerlerindeki Çin baskısından kurtulmak ve iki ülkenin arasında kalmamak için rotayı Çin'in dışına çevirdi. Yatırımcı tarafındaki trendin bu değişimi yuanı dolar karşısında savunmasız bıraktı
Çin'in 1978 yılında Deng Xiaoping yönetiminde yabancı yatırıma açılmasından bu yana, küresel firmalar pazara erişim ve ucuz işgücü için fabrika satın almak ve inşa etmek üzere yüz milyarlarca dolar yatırdı ve Çin para birimini güçlendirdi.
Yabancı yatırımda sert düşüş
Doğrudan yabancı yatırımlardaki hafif düşüş trendi geçtiğimiz çeyrekte yerini sert bir düşüşe bıraktı ve Çin'e girişler 25 yıl önce kayıtların tutulmaya başlamasından bu yana en düşük seviyeye inerek uzun vadeli trendin değişmekte olduğu ihtimalini artırdı.
Çin yuanı baskı altında
Reuters'ın haberine göre şirket liderleri ve danışmanları, bir değişimin sürdüğünü ve yatırım kararlarının ardındaki siyasi kaygıların uzun vadeli olduğunu söylüyor; bu da yuanı uzun zamandır en güçlü desteklerinden birinin baskısıyla karşı karşıya bırakıyor.
Analiz firması Rhodium Group'un Çin Piyasaları Araştırma Direktörü Logan Wright, "Doğrudan yabancı yatırımlar tarihsel olarak döviz kurunun değerinde büyük bir dalgalanma faktörü olmamıştır, çünkü genellikle yılda 50 ila 100 milyar dolarlık fazlalarınız olmuştur" dedi ve ekledi: "Ancak bu, şu anda olduğu gibi bir açığa dönüştüğünde bu oldukça büyük bir ayarlamadır"
Çin Devlet Döviz İdaresi (SAFE) tarafından geçen hafta yayınlanan rakamlara göre, doğrudan yabancı yatırım (DYY) girişi ikinci çeyrekte 4,9 milyar doların altına gerilerken, Çinli şirketlerin yurtdışındaki yatırımları net doğrudan yatırımı 34,1 milyar dolarlık rekor bir açığa ulaştı.
Yatırımcı neden Çin'den kaçıyor?
Yatırımcılar ve analistler düşüşün, Çin ile Batı arasında ticaret ve yatırım kısıtlamalarına ve diplomatik soğukluğa yol açan rekabetçi ve siyasi sürtüşmenin yönü konusunda firmaların tedirginliğinin bir sonucu olduğunu söylüyor.
Reuters'a konuşan kaynaklar, Biden yönetiminin önümüzdeki haftalarda Çin'e yönelik yeni yatırım kısıtlamaları getirebileceğini söyledi. Japonya, ABD ve Avrupa halihazırda Çinli şirketlere yüksek teknolojili çip üretim araçlarının satışını kısıtlarken, Çin de hammadde ihracatını azaltarak karşılık verdi.
Diplomatik gerilimler bir yana, Pekin'in üç yıldır uyguladığı ve üretim ve tedarik zincirlerini sekteye uğratan karantina ve sokağa çıkma yasaklarından oluşan katı Sıfır COVID-19 politikası nedeniyle iş dünyasının güveni zaten aşınmıştı.
İşletmeler Çin baskısından bıktı
Çin'in bazı sektörlere yönelik düzenleyici baskılar ve ABD'li danışmanlık firmalarına yönelik baskınlar da yatırımcılar üzerinde yıllardır olumsuz bir etkiye sahip ve işletmelerin ülkede bulundukları süre boyunca bir sonraki darbenin ne zaman ve nereden geleceği konusunda sık sık endişelenmesine yol açtı.
Uluslararası iş anlaşmaları ve üretimin yapılandırılması konularında uzmanlaşmış bir hukuk firması olan Buchalter'in hissedarı John Ramig bu durumu tek cümleyle açıklıyor: "Çin'e yatırım yapmak isteyen tek bir müşterim bile yok"
Beş yıl öncesine göre durum kötü
Ramig ayrıca "Herkes ya Çin'deki operasyonunu satmak istiyor ya da Çin'de ürün tedarik ediyorsa, bunu yapmak için alternatif bir yer arıyor. Bu durum beş yıl öncesine kıyasla çok daha farklı" ifadelerini kullandı.
Oxford Economics analistleri, yeni üretim kapasitelerine yapılan sıfırdan yatırımların muhtemelen ileriye dönük hissiyatı en iyi şekilde yansıttığını ve 2010-2011 yıllarında yılda 100 milyar dolar civarında seyrederken 2022'de 18 milyar dolara düşeceğini belirtti.
Çin'deki derin değişim
Çin'deki doğrudan yabancı yatırımlardaki düşüş dikkat çekici çünkü bu yatırımlar uzun süredir küresel ticaretin bir gerçeği olarak kabul ediliyor ve yaşanan bu çözülmeler daha derin değişimlere işaret ediyor. Yatırımcılardan gelen daha değişken portföy akışlarının aksine, şirketlerin harcamaları döngüsel olsa da, firmalar üretim üssü kurdukça ve genişlettikçe daha yapışkan ve istikrarlı olma eğiliminde. Bunun çözülmesinin de ekonomik sonuçlarının olacağı muhtemel.
Öte yandan döviz kuru üzerindeki baskı da halihazırda hissediliyor. SAFE'nin son verilerine göre, Çin bankaları aracılığıyla yurt dışına doğrudan yatırım için yapılan dolar alımları bu yıl sürekli olarak yurt dışından gelen yatırımlar için yapılan yuan alımlarını aşarak altı ay üst üste çıkışa neden oldu. Bu eğilim, son üç yılın en büyük düşüşü olarak yılın ilk beş ayında ödenmiş doğrudan yabancı yatırımların yüzde 5,6 oranında azaldığını gösteren Ticaret Bakanlığı verilerinde de görülüyor.
Yuan doların karşısında tutunamadı
ABD doları pek çok ülkenin para birimine göre değerini yitirmiş olsa da yuan bu yıl dolar karşısında yaklaşık yüzde 4 değer kaybetti ve sadece merkez bankasının işlem aralığını düşük seviyelerden yönlendirmesi ve devlet bankalarının spot piyasada alım yapmasıyla destek buldu.
Elbette, yatırım akışları genellikle dalgalı bir halde ve yaşanan bu kaçışa karşın birçok firma Çin'i tamamen terk etmeyi planlarına almış değil.
Çin'den çıktığına pişman olan da var
Gümrük vergileri ve COVID-19 kaynaklı lojistik engellemelerden uzunca bir süre etkilenen Çorap üreticisi Foot Cardigan isimli şirketin yöneticisi Daniel Seeff, tüm bu sebeplerden üretimi Peru'ya kaydırmaya çalıştı, ancak Çin'deki fabrikasının kalite ve fiyatını yakalayamadı. Seeff "Şimdilik Çin'in bizim için bu avantajını kaybettiğini düşünmüyorum" şeklinde konuştu.
Hong Kong'daki BNP Paribas Asset Management'ta kıdemli yatırım stratejisti olan Chi Lo ise bu tür akışların yuanın yönünün yalnızca bir parçası olduğunu ve güçlü kalabileceğini söyledi. Yine de veriler, Çin'de önümüzdeki yıllarda sermaye akışlarının tonunu belirleyecek kadar çok sayıda firmanın ya işten çıkma ya da kapasite artırımından kaçınma kararı aldığını gösteriyor.
Baker Donelson'da küresel ticaret avukatı olan Lee Smith, "Siyasi atmosfer Batılı şirketleri Çin'den uzaklaşmaya teşvik ediyor, çünkü Çin'de bulunmanın riski faydalarından daha ağır basıyor" dedi ve sözlerini şöyle noktaladı: "Müşterilerimizin birçoğu, tek tedarik ülkesi olarak Çin'e maruz kalma konusunda endişeli"