Bahçeli'den emekli maaşlarına seyyanen zam teklifi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, emekli maaşlarına yapılan yüzde 25 oranındaki zammın makul ve yeterli bulunmadığını belirterek, "Memur maaşlarına ilavesi planlanan 8 bin 77 liralık seyyanen artışın, kök ücrete ve aynısıyla emekli maaşlarına yansıtılması beklentimiz ve talebimizdir" dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Enflasyondaki düşüşe eş zamanlı olarak, işçilerimize ve asgari ücretle geçinen kardeşlerimize yapılan iyileştirmelerle beraber memur ve emeklilerimizin maaşlarının artırılması, satın alma gücünü nispeten koruyacaktır" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milletin her sorununun, MHP'nin sorunu olduğunu, bu sorunlara çözüm ve çare bulunacak adresin ise TBMM olduğunu söyledi. Bu kutlu çatı altında demokratik ve dengeli uzlaşma ortamının, köklü reformlara refakat edeceğini, aynı şekilde fikirlerin yarışmasına ve somut teklif mahiyeti almasına mihmandarlık yapacağını unutmamak gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Tarihin hangi dönemine, hangi perspektif ve görüş açısıyla bakarsanız bakınız, dünyada asıl kuvvetin, bir fikri temsil edenler olduğunu görmeniz mukadderdir. TBMM de milli iradenin tecelligahı olmakla birlikte Türk milletinin istiklal ve beka fikriyatının tarih, kültür ve demokrasi sacayağında tecessüm etmiş medarı iftiharıdır" ifadesini kullandı. Devlet Bahçeli, siyaseti, dağınık çıkarların temininde, çarpık heveslerin tahkiminde, güdük ve hödük emellerin takviyesinde bir vasıta olarak ele alanlar için uzlaşmanın, tehlikeli bir taviz olduğunu, Türk siyasetinin, ahlaki ve milli uzlaşma vasatından bir yanda kaçıp diğer yanda korkanların elinde itibar ve irtifa kaybına acıklı şekilde maruz kaldığını vurguladı.

Bu kaybın önüne geçmenin, bu kaybın zarar ve ziyanlarını telafi etmenin, sahici ve samimi siyaset yapanların öncelikli vazifesi olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti: "TBMM'de, 1 Ekim 2023 tarihine kadar çalışmalara ara vermeden gündemde bulunan kanun tekliflerini sırasıyla kabul ederek milletimizin haklı beklentilerini karşılamak durumundayız. Özellikle 6 Şubat, Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerin neden olduğu ekonomik hasarların telafisi için bazı düzenlemeler yapılacaktır. Bu düzenlemeler, can sıkıcı olsa da daha güzel ve gelişmiş bir ülke tablosuna vasıl olmak için dişimizi sabırla sıkmamız işin doğası gereğidir. Olağanüstü bu mücadele sürecinin desteklenmesi, depremzede vatandaşlarımızın her türlü ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine ilave ödenek eklenmesi söz konusudur. MHP olarak TBMM'de görüşülecek kanun tekliflerini tereddütsüz destekleyeceğiz, vatanımızın ve milletimizin başta deprem olmak üzere, farklı sebeplerden kaynaklanan akut ihtiyaçlarının karşılanması için yapıcı ve müspet irademizi göstereceğiz."

MHP Genel Başkanı Bahçeli, ekonominin fırtınalı denizlerden güvenli limana yüzerek demirleyeceğine, günün sonunda insanların yüksek refah standardına ulaşacağına inandığını dile getirdi. Hayat pahalılığının kader olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Kur, faiz ve enflasyondaki oynaklıklar sağlıklı bir yönetim sistemi, güçlü bir iktidar ve millet desteğiyle gündemdeki ağırlığını inşallah kaybedecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, siyasal ve ekonomik istikrarın güvencesidir. Böylelikle ekonomide huzur ve refah sökün edecektir. Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme gayesi taşıyan bir iktidar, görevinin başındadır. Biz de bu gayenin sonuna kadar yanındayız" diye konuştu.

"Emekliye yüzde 25 zam yeterli bulunmadı"

Bahçeli, memurlara ve emeklilere yapılacak zamların destekçisi olduğunu, ekonomik şartlar iyileştikçe, ekonomik toparlanma genişledikçe, memur ve emeklilerin maaşlarının çok daha yüksek düzeylere ulaşacağına inandığını belirtti. MHP'nin, işçinin, memurun, esnafın, emeklinin, çiftçinin, sanayici, müteşebbis ve bakıma muhtaç her insanın arkasında olduğunun altını çizen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm kamu görevlilerimizin maaşlarında, ilk 6 aylık enflasyon farkına ek olarak yılın ikinci yarısı için toplu sözleşmeden kaynaklanan oranla toplam yüzde 17,55'lik zam ve seyyanen net 8 bin 77 liralık artış yapılacaktır. Gönül isterdi ki bu maaş yükselişi daha fazla olsun. Ancak bütçe imkanları bellidir, Türkiye ekonomisinin türbülanstan çıkma sürecinin zorlukları ortadadır. Kamu çalışanlarımızla ilgili gelişmeler böyleyken, sayıları 15,9 milyona ulaşmış emeklilerimize yapılan yüzde 25'lik maaş artışı, gördüğümüz kadarıyla makul ve yeterli bulunmamıştır. MHP olarak açık ve samimi teklifimiz şudur; ilk olarak, memur maaşlarına ilavesi planlanan 8 bin 77 liralık seyyanen artışın, kök ücrete ve aynısıyla emekli maaşlarına yansıtılması beklentimiz ve talebimizdir.

Ayrıca, Perakende Kanunu'nda haksız rekabeti önleyecek değişiklikler yapılması, SGK üst limiti, gelir vergisi dilimleri ve kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemeler, işçi ve işveren yararını dikkate alacak şekilde gözden geçirilmelidir. Enflasyondaki düşüşe eş zamanlı olarak, işçilerimize ve asgari ücretle geçinen kardeşlerimize yapılan iyileştirmelerle beraber memur ve emeklilerimizin maaşlarının artırılması, satın alma gücünü nispeten koruyacaktır. Milletimizin her güzel insanına ne yapsak eksik, ne versek azdır. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmalardan haksız fiyat artışlarıyla istifadeye kalkışan, fiyat etiketlerini güncellemek bahanesiyle acımasızlığa ortak olan, vatandaşımızın kesesine, devletimizin kasasına göz koyan fırsatçılarla da amansız şekilde mücadele edilmelidir. Hiç kimse ahlaksız bir kazanç hırsının yanlarına kalacağını sanmamalıdır."

"Neoliberal tasalluta boyun eğmeyeceğiz"

Devlet Bahçeli, harç ve vergilerdeki yeni düzenlemeler karşısında kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor diye yaygara koparanları, müflis siyasetçiler olarak niteleyerek, bu kişilerin iyi niyetten yoksun, samimiyetten uzak ve ekonominin gerçeklerinden tamamıyla kopuk olduğunu ifade etti. MHP'nin ekonomiye ilişkin söyleyeceği pek çok şeyin bulunduğunu ve bunların bir temele dayandırıldığını belirten Bahçeli, şu görüşleri paylaştı: "Bizim için ekonomik hayat, tıpkı merhum Prof. Dr. Sabri Fehmi Ülgener'in isabetle kaydettiği gibi, yalnız verilerin bir araya gelişinden ibaret bir madde dünyası değildir. Neoliberal tasallutun, milli ve manevi ruh kökümüzü sömürmesine, yozlaşmış ve insani mirastan yoksun kalmış ideolojik tazyik ve telkinlerin milli varlığımızı çürütmesine direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz ve asla boyun eğmeyeceğiz. Biz, Türkiye'nin virane değil kaşane; berhane değil bereket diyarı olmasının yılmaz savunucusuyuz. Lafla yürüyen bir gemi işletmiyoruz, ipin üzerine çıkıp da cambazlık yapalım demiyoruz. Biz, tertemiz millet evlatlarının, karanlık 15 Temmuz gecesinin ateşle çevrilmiş meydanlarında kurduğu Cumhur İttifakı'yız. Biz, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine kan ve renk verecek vatan ve millet sevdalısı serdengeçti yürekleriz. CHP'de çarşı karışmış, İYİ Parti'de sular ısınmış, bizi ne ilgilendirir? Yüzde 1 oy bile alamayan partiler grup kuruyormuş, bizim ne işimiz olur? Birbirlerini dolandırıp tek ayak üstünde satıyorlarmış, alan biz değiliz, satan biz değiliz, bizim ne alakamız vardır? Biz, millete bakarız, ne diyor, ne istiyor, varlığını ve devamlılığını nasıl koruyor diye."

"Kandil Dağı neyse Stockholm aynısıdır"

Bahçeli, Türkiye'nin NATO'yla ittifak kültürünün 71 yıllık gelgitli bir maziye dayandığını, bu sürede köprülerin altından çok sular aktığını söyledi. Ne dünyanın eski dünya ne de Türkiye'nin 1950'li yılların Türkiye'si olduğunu belirten Bahçeli, "Bir defa bu yalın ve yakın gerçeğin telaffuz sorumluluğu bihakkın omuzlarımızdadır" ifadesini kullandı. NATO hukuku çerçevesinde Türkiye'nin üstlendiği askeri, stratejik ve siyasi misyonları harfiyen yerine getirirken aynı hakkaniyeti, aynı hassasiyeti ittifak ortaklarından görmediğini dile getiren Bahçeli, Türkiye'nin bugüne kadar hiçbir görevden, hatta hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını, ancak milli güvenliğinin hemen hemen her seferinde göz ardı edildiğini vurguladı.

 Bahçeli, Finlandiya'nın katılımıyla NATO üyesi ülkelerin sayısının 31'e çıktığını anımsatarak şöyle konuştu: "Şimdi üyelik peronuna İsveç yanaşmıştır. Bu ülkenin üyeliğine karşı Türkiye'nin haklı ve meşru itirazları vardır. İsveç'in terörle arasına mesafe koymaktan ısrarla imtina ettiği malumlarınızdır. Üstelik İsveç hükümetinin Kur'an-ı Kerim'e yönelik şerefsiz ve vandal saldırıları sürekli alttan aldığı, görmezden geldiği, sıkışınca da durumu kurtarmak için cılız kınama mesajları yayımladığı bilinen bir husustur. Türkiye dayatmaları sineye çekecek kabile devleti değildir. NATO'nun açık kapı politikasının maksat ve mahiyeti de milli bekamızdan, egemenlik haklarımızdan, iç ve dış güvenlik mülahazalarından daha mühim, daha öncelikli olamayacaktır. Milli varlığımızı doğrudan tehdit eden kanlı terör örgütlerine kucak açan, bunların terörist devşirmesine ve haraç toplamasına kendi başkentinde göz yuman mahut ülkeyle bir güvenlik mimarisinin bünyesinde nasıl buluşacağız? Böylesi bir acizliğe nasıl göz yumacağız? Bunu nasıl hazmedeceğiz? Sadece ABD istedi diye, F-16’yla ilgili parmak sallanıyor diye zillete tamam mı diyeceğiz? İsveç, PKK’nın Avrupa'daki mağarasıdır. Kandil Dağı neyse Stockholm aynısıdır. İsveç hükümeti bugüne kadarki köhne ve kötürüm politikalarından 180 derece dönüş yaparsa, bu çerçevede bir ıslah ve terbiye hali müşahhas ölçülerde görülürse, bizim diyeceğimiz bir şey yoktur, nitekim karar Sayın Cumhurbaşkanımızındır."

"NATO üyelerinin PKK/YPG ile irtibatı kabul edilemez"

NATO'nun da Türkiye'nin ahlaki ve hukuki tezlerini, milli güvenliğiyle ilgili duyarlılık ve taleplerini gözetmesi sorumluluğu olduğunu ifade eden Bahçeli, ABD başta olmak üzere, NATO üyesi bazı ülkelerin PKK/YPG ile irtibat ve ilişkilerinin kabul ve izah edilemez boyutlarda olduğunu dile getirdi. ABD'li yetkililerin, PKK/YPG terör örgütüyle taktiksel ve dönemsel ittifak içinde olduklarını açıklamalarının kaygı ve utanç verici bir ilkellik, NATO ittifak ahlakına şirret bir suikast olduğunun altını çizen Bahçeli, "ABD, terör örgütüyle ittifak halindeyse, Türkiye'yle yaptığı ve kurduğu ittifaka ne diyeceğiz? Bunu nasıl ifade edeceğiz? Bu yaman çelişki NATO'nun itibar ve inandırıcılığını, ABD'nin dostluk ve müttefiklik iradesini yıllar içinde aşındırmıştır. Biz, gündüz şapkalı gece külahlı ne dost istiyoruz, ne de ittifak ortağı arıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"FETÖ'yü başımıza bela eden Türk ve İslam düşmanlarıdır"

"Müttefik olacaksak mertçe olalım, karşılıklı hak ve çıkarlara sonuna kadar da saygılı olalım" diyen Bahçeli, şöyle devam etti: "12 Eylül'de söylenen 'Bizim çocuklar başardı' itirafını unutmadık. 15 Temmuz gecesi tepemizde uçuşan NATO uçak ve helikopterlerini, bunları kullanan alçak ve ahlaksızları unutmadık. Türkiye’yi içeriden çökertmek, milli bağları çözmek, devlet ve millet varlığını çürütmek için NATO oyunlarını ve küresel emperyalizmin komplolarını asla hatırımızdan çıkarmadık. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan vahşet ve ihanetin henüz NATO namına kuşkulu ve tartışmalı pek çok noktası olduğunu da biliyor ve gerilen sinirlerimizle yumruğumuzu sıkıyoruz. FETÖ'cü alçaklar, Fransa'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde miting yaparken NATO müttefiklerimizden gık çıkmadı. Terörist başı Gülen'in Pensilvanya'dan yaka paça alınıp ülkemize iadesi bugüne kadar bir türlü gerçekleşmedi.

Hala FETÖ'nün kripto damarının siyaset, bürokrasi, eğitim, ekonomi, medya ve diğer alanlarda dip dalga halinde faaliyet içinde olduğunu bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmadı. FETÖ'yü başımıza bela eden azgınlaşmış Türk ve İslam düşmanlarıdır. Aynısını PKK/YPG için de söylemek mümkün ve mutlaktır. Bizim nezdimizde PKK neyse FETÖ odur. Ve bu iki hunhar terör örgütünün acımadan, gözünün yaşına bakmadan kökü kazınmalıdır. Gerekirse NATO üyesi bir kısım ülkeyle yüzleşmek, hesaplaşmak, sayfaları ıstırapla damgalanmış kara kaplı defterleri açmak kaçınılmaz bir mecburiyet olarak gündeme gelebilecektir. 15 Temmuz 2016'da işgal ve istila hevesleri hainlerin ve haşhaşilerin kursağında bırakılmıştır. NATO heyecanlı bir futbol müsabakasını seyreder gibi ihaneti seyretmiş, hatta zemin hazırlamıştır. Bizim NATO’ya bakışımız bellidir. Dünyanın NATO'dan ve ABD'den ibaret olmadığı bilinmelidir. Türkiye'nin stratejik tercih ve kararlarının arkasında duracak, Litvanya zirvesini tek yürek halinde takip edip, Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa onun yanında olacağız."

"Fesle kalpak ihtilafı yok hükmündedir"

Uzun yıllar geçmişine küsen, bazen utanan, bazen de yok sayan sefil ve temelsiz bir anlayışın komplekslerine şahit olduklarına işaret eden Bahçeli, şunları söyledi: "Cumhuriyet Türkiye'si ile Osmanlı İmparatorluğunu dengelenmesi imkansız iki ayrı kefeye, kavuşması hayal mahsulü olan iki ayrı kutba yerleştirenler Türkiye'ye çok büyük kötülük yaptılar. Sanki Türk tarihinden koskoca 624 yılı çekip çıkardılar, mankurtluğu çağdaşlık ve modernlik olarak tanımladılar. Halbuki iyisiyle kötüsüyle, zaferiyle yenilgisiyle, yükselişiyle gerilemesiyle tarih bizim tarihimizdi. Mete Han'dan Bilge Kağan'a, Selçuk Bey'den Osman Gazi'ye, Fatih'ten Kanuni'ye, 2. Abdülhamit'ten Mustafa Kemal'e kadar tarih yazanlar, tarihi yapanlar, tarihe nal sesi dinletenler, kılıçların parlaklığıyla cihanı aydınlatanların hepsi Türk'tü, hülasa bizdik, ta kendimizdik. Bizi tarihimizden koparmak istediler çünkü tekerrür etmesinden korkuyorlardı. Bizi ecdadımıza hasım etmek istediler çünkü Türk milletinin sinesinden yeni kahramanların çıkmasından ödleri patlıyordu. Hürriyet, uhuvvet ve müsavat çığlıklarıyla 2. Abdülhamit'i istibdatla özdeşleştirip tarih yapraklarımızdan 33 seneyi kopardılar. Bugün ne yaşıyorsak, neyle mücadele edip sınanıyorsak biliniz ki Birinci Dünya Savaşı'yla ilişkilidir ve bu savaş henüz bitmemiştir." Bahçeli, 19 Ağustos 1914'te Sofya'da çıkan Hoydan Ermeni Gazetesindeki "Dünya Türk denen musibetten kurtulmalıdır" şeklindeki manşetin, her şeyin özeti olduğunu belirtti. "Dünya'dan Türk'ü çekip çıkarın geriye yalnızca boş bir küre, boşuna dönen bir gezegen kalacaktır." diyen Bahçeli, "Çok şükür hasta adam dediklerinin korku tanımayan ahvadı artık zulme ve zulmete kök söktürmekte, Dünyaya Türk milletinin varlığını gururla tebliğ etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğunun varisi ve devamıdır. Türkiye Cumhuriyeti ne kadar bizimse Osmanlı İmparatorluğu da o kadar bizimdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne kadar milli ve tarihi bir kahramanımızsa Osmanlı İmparatorluğunun tüm padişahları da o kadar milli ve kahramandır. Fesle kalpak ihtilafı yok hükmündedir" diye konuştu.

Tarihi kucaklaşma sorusunu cevapladı

Grup Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Bahçeli, "Tarihi kucaklaşma ile ne kastettiniz" sorusuna, "Bir ailenin farklı sebepleriyle ayrı düşmüş kişilerini, unsurlarını, gruplarını bir araya getirme arzu ve özlemidir. Kucaklaşmadan maksadımız budur. Büyük aile birliğini tesis etmektir" yanıtını verdi. Bahçeli, bir başka gazetecinin, MHP'nin emeklilere seyyanen zam için bir çalışması olup olmayacağı sorusu üzerine, "Cumhur İttifakı bu görevi yerine getiriyor. MHP olarak ayrıca bir çalışmaya da gerek yok" dedi.

Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Yetişkin filmi izleyip sıcak çatışmaya giriyorlar