İlişkilerin yeni kırmızı çizgisi: Amerikalıların yüzde 92’si terapiye gitmemiş biriyle flört etmek istemiyor
ABD’de bir flört uygulamasının yaptığı ankete katılanların neredeyse tamamı, terapiye gitmiş ya da giden biriyle flört etmek istediğini söylüyor ve yarısı bunu çekici buluyor. Uzmanlar bunun olumlu yanlarıyla birlikte bazılarının terapinin arkasına sığınarak bunu kötüye kullanabileceğini belirtiyor
Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan ankete göre, Amerikalı yetişkinlerin yüzde 92'si daha öncesinde terapiye gitmiş bir kişiyle flört etmeyi tercih ediyor. İki tarafın ortak noktaya varamayıp flörtün duygusal bir ilişkiye dönüşememesinin nedeni genellikle evlenme ve çocuk sahibi olma konusundaki fikir ayrılıklarından oluşuyor. Ancak yakın zamanda yapılan bir araştırma, flört edenlerin yeni bir kırmızı çizgisini buldu: Terapiye gitmemek.
Tanışma ve flört uygulaması olan Pure, Eylül ayında 18 yaş ve üzeri, çeşitli cinsel yönelimlere, etnik kökenlere sahip bin Amerikalıyla anket yaptı. Çoğu insanın geçmişte psikolog, psikiyatrist gibi bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşmüş ya da şu anda bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşen kişilerle eşleşme aradığını ortaya çıkardı. Bu yüzden eylül ayında yapılan bu araştırmaya katılanların yüzde 92'si terapiye giden insanlarla çıkmayı tercih ettiklerini söyledi.
Katılanların yarısı terapiden konu açanları çekici buluyor
Pure'un verilerine göre, 10 bekardan 7'si yeni biriyle ruhsal sağlığını rahatça tartışırken, yarısı ilk buluşmada terapi konusunun konuşulmasını çekici bulduğunu söyledi. Pure, verileri tartıştığı bir yazıda şunları söyledi: Birçok insan için terapi gören biriyle çıkma isteğinin geçmiş deneyimlerinin bir sonucu olduğunu görüyoruz. Anketi cevaplayanların yaklaşık yüzde 23'ü, bu deneyimi yaşayanların flört döneminde bir anda iletişimi kesmek gibi garip veya hoş olmayan davranışlara girme ihtimalinin daha düşük olduğuna kesinlikle inanıyor. Bu yüzden, terapi sorunlarımızı konuşabilmemiz için bir araç gibi işler ve kendi duygularımıza (ve ardından başkalarının duygularına) daha uyumlu olmamızı sağlar.
Daha açık ve anlayışlı olmayı sağlıyor
Psikoterapist Esther Perel bu yeni gerçekliğin artılarını ve eksilerini görüyor. Vanity Fair ile haziran ayında yapılan bir röportajda Perel, ruh sağlığı konusunda daha fazla şeffaflığa geçişin ve profesyonel birisine danışmanın faydalarının, insanların daha fazla kişisel farkındalık geliştirebilmesini ve kişisel düşünmeyi öncelik haline getirebilmesini sağlayacağını belirtti. Perel, "İnsanların sonsuza dek ve çoğu zaman yalnız başına mücadele ettiği şeylere daha fazla açıklık ve anlayış getirmesinin önemli bir anlamı var" dedi. Aynı zamanda, bazı kişilerin terapiyle ilgili konuşarak bunun arkasına saklanabileceğini veya bunu başkalarını kendinden uzaklaştırmak için kullanabileceğini de sözlerine ekledi.
Yaygınlık kazanan psikolojik terimlerle insanları etiketliyorlar
Parel, “Yaptıklarından hoşlanmıyorum, aslında gaslight ile beni manipüle ediyorsun” diyerek bu gibi cümlelerle bunun neye benzeyebileceğini dair bir örnek verdi. Ayrıca, kendisi bu tarz cümlelere ilişkin şunu söyledi: Farklı bir fikriniz var ve ben de benimle sohbete girmenizi bile imkânsız hale getirecek bir terim getiriyorum. Söylediğin en ufak olumsuz bir şeyi etiketlemek, seninle uğraşmama gerek kalmamasını sağlıyor. Yani, bazı insanlar bir ruh sağlığı uzmanına danışarak yararlı bilgiler ve yardım alırken, diğer insanlar sadece basmakalıp moda terimlerden yararlanabilirler.
Terapiye gitmemiş adayların hemen üstü çizilmemeli
Pure, web sitesindeki yazısında bu ve diğer nedenlerden dolayı, danışmanlık hizmeti almamış iyi bir partner adayına karşı kapıları açık bırakmayı öneriyor. Ayrıca, sırf bir uzman tarafından psikolojik durumu değerlendirilmediği için insanlar kendisini yürüyen bir kırmızı çizgi gibi hissetmemeli. Pure, "Terapiye ihtiyaç duymadıysanız, yüksek ihtimalle hazır olmayabilirsiniz veya bu sizin için uygun olmayabilir. Ama romantik beklentileriniz muhtemelen gayet iyi" dedi.