Blonde filmi eleştirilerin odağında: Şöhret hakkında gibi görünen bir korku filmi
Bu yılın merakla beklenen filmlerinden biri olan Blonde, Netflix'te yayınlandı. Ancak film sert sahneleri ve yarattığı Marilyn portresiyle izleyenleri ikiye böldü. Bazıları filmdeki sahneleri fazla rahatsız edici bulurken bazıları efsanevi aktristin acısını yansıttığını düşünüyor
Marilyn Monroe’nun hayatını anlatan Netflix filmi Blonde, çarşamba günü yayınlandı. Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan film, yayınlanmasıyla tartışmaların odağında yer almaya başladı.
Andrew Dominik tarafından yazılıp yönetilen ve Joyce Carol Oates'in 2000 yılındaki aynı adlı romanına dayanan filmde aktris Marilyn Monroe'yu Ana de Armas canlandırıyor. Adrien Brody, Bobby Cannavale ve Julianne Nicholson yardımcı rollerde yer alıyor. 2010 yılında başlayan uzun bir geliştirme sürecinin ardından Ağustos 2019'da Los Angeles'ta yapımına başlanan filmin yapımcılığını Dede Gardner, Jeremy Kleiner, Tracey Landon, Brad Pitt ve Scott Robertson üstleniyor.
"20 dakikada kapattım"
Venedik Film Festival’in de Ana de Armas, 14 dakika boyunca ayakta alkışlandı. Ancak film yayınlandıktan sonra cinsellik sahneleri ve çizdiği Marilyn Monroe portresiyle bolca eleştiri aldı. Bazı izleyiciler filmdeki sahnelerden iğrendiklerini ve filmin çok acımasız olduğunu belirterek ilk 20 dakikada sonra kapattıklarını söyledi.
"Kesinlikle izlenemez"
Bir dizi öfkeli izleyici, Çarşamba günü Netflix'te yayınlanmasının ardından filmle ilgili şikayetlerini Twitter'a yazdı ve filmin daha başlangıcını “'kesinlikle izlenemez” olarak tanımladı. Bir izleyici sosyal medya platformuna, “#Blonde'un ilk 20 dakikasını izledim ve ardından diğer insanların da benim kadar iğrendiğini görmek için hemen Twitter'a baktım. Kendimi haklı hissettim” diye yazdı.
"Yönetmen sadizmi"
Eleştirmenler Ana de Armas'ın performansını överken, neredeyse üç saatlik filmin sanatsal bir güç gösterisi mi yoksa 20. yüzyıl ikonuna karşı işlenmiş başka bir zalim sömürü katmanı mı olduğu konusunda anlaşamıyorlar. ID Magazine için Blonde, duygusal gerçeğe ulaşmanın hizmetinde, uzamı, zamanı ve emrindeki her sinema aracını büken, içgüdüsel, ıstıraplı bir yapım. Bazıları içinse Monroe'nun ekranda yaşadığı sonsuz ızdırabı özel bir yönetmen sadizmi olarak görerek, filmi gülünç derecede kaba olarak nitelendiren New Yorker'dan Richard Brody’nin yanında yer alıyor.
The Guardian: Korku filmi
Film eleştirmeni Mark Kermode, The Guardian’a yazdığı yazıya “Marilyn ve canavarlarının cehennem gibi bir görüntüsü” başlığını yazdı. Kermode’un “Blonde, şöhret hakkında bir film gibi görünen bir korku filmi” ifadesini kullandığı yazısında şunlar yer aldı:
Bazıları onu biyografik bir film olarak gördü ve buna göre yargıladı, Monroe'nun hayatının bilinen ayrıntılarına (eksik) sadakatinden endişe ederek ve onun güçlü ve zayıf yönlerini ekranda ve dışında ne kadar doğru veya (haksız) sunduğunu değerlendirmeye çalıştı. Diğerleri bunu özel ve kamusal kişilik arasındaki boşluğun daha dışavurumcu bir tasviri olarak yorumladı. Ünlülerin gülümseyen maskesinin arkasındaki gözyaşlarına genel bir bakış olarak gördü. Yine de özünde bu gotik bir melodram, yetişkin yaşamına musallat olan çocukluk çağı travmasının ateşli bir rüyası, acımasız çileler ve cehennem vizyonlarıyla dolu. My Week With Marilyn'den daha fazla Elm Sokağı Kabusu gibi.
New York Times: Monroe'yu sömürmek
New York Times yazarı Manohla Dargis’in filmle ilgili yazdığı eleştirisinde ise “Marilyn Monroe'yu eski zamanların hatırına sömürmek” başlığı yer aldı. Dargis, “Sıra dışı yeteneklere sahip bir artistti. Ancak bir kez daha yönetmen, zihninin içine girmekten çok vücudunu incelemekle daha fazla ilgileniyor” diye yazdı. Filmdeki öne sürülen Marilyn’i eleştiren Dargis’in yazısında yer alanlar şöyle:
Blonde, 2000 Joyce Carol Oates’ın 738 sayfa olan Monroe'nun hayatının kurgusal anlatımına dayanıyor. Kitapta, Oates tarihsel kayıtlardan yararlanıyor ama aynı şekilde gerçeklerle oynuyor. Başkan John F. Kennedy ile korkunç bir randevu da dahil olmak üzere Oates, görünürde kendi düşüncelerini kanalize ediyor. Kitabın girişinde eleştirmen Elaine Showalter, Oates'in Monroe'yu “yirminci yüzyıl Amerika'sının bir amblemi” olarak kullandığını yazıyor. Showalter daha sonra pek de inandırıcı olmadan “kurbandan çok daha fazlası olan bir kadın” diye ekliyor.
Blonde’un yazarı ve yönetmeni Andrew Dominik, Monroe hakkındaki o kısmı okumamış gibi görünüyor. Norma Jeane ve onun yarattığı hem can sıkıcı hem göz alıcı Marilyn Monroe -neredeyse bir kurbandan başka bir şey değil: Yıllar geçtikçe ve hatta ünü arttıkça, onu sevdiğini iddia edenler tarafından bile tekrar tekrar kötü muamele görüyor. Sırıtarak bakan erkeklerin avı ve kadınlara karşı bir merak (Monroe'nun aksine, bu Marilyn'in kadın arkadaşı yok), unsuru. Başkaları üzerindeki etkisinin farkında ama aynı zamanda her şeyi yapamayacak kadar çaresiz. Titreyen gülümsemesiyle, asla kendi gibi hissetmeyen bir hayatın içinde sürükleniyor ve sendeliyor.
Kurgusallaştırılmış tarihler gerçekle oynar, bu nedenle film yapımcıları filmlere gerçeklerden ilham aldıkları ya da temel aldıkları gibi başlıkları yapıştırırlar. Blonde, jeneriğinde her zamanki gibi küstahça bu sorumluluk reddi beyanını taşımasına rağmen, kendisini tamamen kurgu olarak ilan etmiyor.
Vulture: Sizi incitmek istiyor
Sinema eleştirmeni Bilge Ebiri ise Vulture’da yayınlanan yazısında “Blonde sizi incitmek istiyor” dedi. Filmi Norma Jeane hakkında bir yapboz olarak niteleyen Ebiri, “Film gerçek olma iddiasında değil ve ayrıca, bu karakterin hayatında o kadar stilize bir yolculuk ki, ondan herhangi bir biyografik zaman çizelgesi çıkarmak zor” ifadelerini kullandı. Ebiri’nin yazısından yer alan bazı dikkat çeken kısımlar:
Dominik, filmi büyük ölçüde Marilyn'in kariyerinden görüntülerin kusursuz yeniden canlandırmaları etrafında yapılandırdı ancak her yeniden yaratma daha sonra korkunç bir şeye yol açıyor. Blonde güzel sekanslarla dolu, ardından gerçek acıya neden olan görüntüler yer alıyor. Norma Jeane, Marilyn'in imajı aracılığıyla sevgi ve kabul arıyor ancak bu daha sonra halkın hayatının en mahrem köşelerine erişmesini sağlıyor. Film bunu göstermek için kürtaj sahnesinde rahim ağzına kadar giriyor. Dediğim gibi film acıtıyor.
Norma Jeane'in var olmayan bir baba arayışı ve yol boyunca bulduğu çeşitli ikameler, bu dünyanın labirent benzeri kalp kırıklığında aidiyet arayışı hakkında çok daha kozmik bir şey haline geliyor. Bu fikirle bağ kuran bizler için film bize zarar vermekten fazlasını yapacak, bizi yok edecek.
BBC: Marilyn efsanesinin zalimce yeniden yorumlanması
BBC yazarı Rafa Sales Ross ise filmi “Marilyn efsanesinin zalimce yeniden yorumlanması” olarak yorumladı. Ross filmle ilgili, “Zalimce, Norma Jeane'in vücudunda Marilyn olmayan herhangi bir yaratığı, hayattan daha büyük bu kişiliği her şeyi tüketen sürdürme çabasını devam ettirmek için yer yok. Bu kaçınılmaz gerçekliğin acımasızlığı, Dominik'in sürekli değişen trajedisinde ürkütücü bir şekilde yakalanıyor. Ama yine de Blonde, gerçek hayattaki figürün sadık bir tasvirini oluşturmaktan çok, eğlence olarak röntgencilikle uğraşmaktan hoşlanan insanlara rahatsız edici bir ayna tutarak acımasızlığı tasvir etmekle meşgul” ifadelerini kullandı.
Filmdeki objektifliği eleştiren Ross, “Objektiflikle ilgilenmemek, Dominik'i Marilyn'in en rezil anlarından bazılarını sadakatle yeniden yaratma görevini azaltmaz. ,Etkileyici bir kostüm ve prodüksiyon tasarımı başarısı olan Blonde, sinemanın en kötü şöhretli beyaz elbisesinden, aktrisin ikinci kocası, oyun yazarı Arthur Miller (Adrien Brody) ile paylaştığı evde özenle dizilmiş kitaplara kadar ayrıntılara cerrahi bir özen gösteriyor” dedi.
(Kaynak: DailyMail, New York Times, The Guardian, Vulture, BBC)
Blonde filminin fragmanı