Sibel Oral, Cüneyt Arkın'ı yazdı: Ne geldiği yeri ne yoksulluğunu unuttu, özlüyordu
Sibel Oral, Benim Kahramanım Türk Halkıdır'ı Oksijen'e anlatan Cüneyt Arkın'ı ve röportaj günü yaşananları yazdı: En çok da bozkırda geçirdiği çocukluğunu, köpeğini, babasının hayvanlarını, tabiata olan düşkünlüğü ile inancını anlatırken duruyordu. Ne geldiği yeri, ne yoksulluğunu unuttu, özlüyordu
Sibel Oral / sibelo@gmail.com
Uzun yıllardır sadece edebiyat alanında söyleşiler yapan biri olarak Cüneyt Arkın’la söyleşi önerisi geldiğinde önce tedirgin oldum ama daha sonra bu tedirginlik yerini heyecana bıraktı. Çünkü aslında Cüneyt Arkın her ne kadar edebiyatçı olmasa da öyküler yazmış, dergiler çıkarmış; Cemal Süreya, Gülten Akın gibi isimlerin yakınında bulunmuş kafasını yazıya, edebiyata yormuş biriydi.
Sohbetimizin temeli yeni yayımladığı Benim Kahramanım Türk Halkıdır olacaktı, kitapta az da olsa edebiyata olan tutkusundan biraz da olsa bahsediyordu. Buradan aldığım güçle evinin kapısından içeri girdiğimde beni hayat arkadaşı, yoldaşım dediği Betül Hanım karşıladı.
"Cemal Süreya’yı anlatırken heyecanlıydı"
Sohbetimiz edebiyata gelince şaşırmıştı. Hatta Erde Us mahlasıyla yazdığı öykülerden birini okuduğumu söylediğimde gözleri parlamıştı. Gülten Akın’a olan hayranlığını, Cemal Süreya’yla olan dostluğunu anlatırken heyecanlıydı.
"Ne geldiği yeri, ne yoksulluğunu unutmuştu"
"Yeniden yazacak mısınız?" soruma zaten durmadan yazdığını söyledi. Köyleri, bozkırı, babasının geceleri otlattığı koyunları, otların hışırtısını, gelincikleri…