Kimse yokken ofiste olanlar: Cumaları çalışanlar kulübü
Hibrit çalışma modelleri bazı çalışanların bilinçli olarak iş arkadaşlarının evde kaldığı günlere göre çalışma takvimlerini düzenlemelerini sağladı. Onlara göre kimsenin olmadığı cuma günlerinde çalışmak cennetten farksız
Washington D.C.’de başını işe gömdüğü birkaç saatin sonunda Michele Late masasından kalkacak. Kabininde, iki eli ve iki ayağının üzerinde yoga duruşlarından biri olan kedi-inek duruşunu yapacak. Sırtında ağrı hissettiğinde zemine uzanabilir. Bunu etraftakilerin tepkisiyle öz güveninin zedelenmesine ya da bir mesai arkadaşının içeri girmesine dair en ufak bir korku duymadan yapabilir. Çünkü mesai arkadaşlarının olmadığı gün gidiyor ofise yani Cumaları.
"Hiç kimse beni görmeyecek"
Amerikan Halk Sağlığı Birliği’nde iletişim direktörü yardımcısı olarak çalışan ve yalnızca haftada iki gün ofiste olması gereken 51 yaşındaki Late "Hiç kimse beni göremeyecekCuma günlerini seviyorum” diyor
Salı, perşembe ve özellikle çarşamba popüler
Wall Street Journal’dan Katherine Bindley imzasıyla yayımlanan yazıya göre hibrit çalışma modelleri iş dünyasında kök saldıkça birçok çalışan ofise hangi günlerde gidecekleri konusunda inisiyatif alma imkanına erişti. ABD’deki büyük şehirlerde ofise giriş çıkış kartları üzerinde yaptığı araştırmayla Kastle Systems’ın elde ettiği veriye göre salı günleri, perşembe günleri ve özellikle çarşamba günleri çalışanlar arasında ofise gidilen en popüler günler haline geldi.
Pazartesi ve cumayı tercih edenler
Ancak çalışanların hatırı sayılır bir kısmı da pazartesi ve cuma günleri gibi çalışma arkadaşlarının evde kalmayı tercih ettiği günlerde ofise gidiyor. Bu küçük bir kulüp. Ancak yine de bu kulübün üyeleri rahatsız edici gündelik konuşmalardan ve mikrodalgadan yükselen tuhaf yemek kokularından uzak bir biçimde çalışma imkanına sahip oluyor. Bu nedenle kulübe katılmadığınız takdirde daha da mutlu olurlar.
"İnsanların olmasından hiç hoşlanmıyorum"
“E-postalarla ya da telefon konuşmalarla işim kesintiye uğramıyor” diyor pazartesileri ve cumaları ofise giden 2-3 kişiden biri olan Bayan Late. Ona göre bu durum cennetten farksız. Nashville, Tennessee’de hukuk asistanı olarak çalışan 57 yaşındaki MJ Bush haftada bir ofise gitmek zorunda ve neredeyse her zaman cumaları seçiyor. Bunun bir açıdan da Covid-19'a yakalanmamış olma turunda kendisine yardımcı olduğunu söylüyor. “Etrafta insanlar varken ofiste olmaktan hakikaten hiç hoşlanmıyorum” diyor Bayan Bush.
Cumaları boş olan ofis aynı zamanda hoparlöründen dilediği gibi Motown ve klasik rock şarkılar dinlemesini sağlıyor. Fitbit’i tarafından biraz hareket etmesi adına dürtüldüğünde de çalışma kabininde harekete geçme imkanına sahip. Bush ofisteki mutluluğunu “Eğer hoparlörümden güzel bir şarkı yükseliyorsa kalkıp hemen dans etmeye başlıyorum. Jessie’s Girl çalmaya başladığı an ayağa fırlayıp şarkıyı söylemeye hazır oluyorum" diye anlatıyor.
Yalnızca üç kişi vardı
Oyster Bay, New York’ta yaşayan ve 240 çalışanın bulunduğu bir sigorta şirketinde avukatlık yapan Mark Rutkowski aslında çocuklarının takvimiyle daha çok uyuştuğundan çarşamba ve cuma günlerini ofise gitme günleri olarak seçti. Ama cuma çabucak favori çalışma günü haline geldi. Long Island’daki evinden Kuzey New Jersey’deki işine alışılmıştan daha kısa sürede bir işe gidiş geliş seyahati yapan 54 yaşındaki Rutkowski, ortamın ışığını biraz daha loşlaştırıp sessiz bir mesainin tadını çıkarıyor. Hemen hemen boş kafeteryadaki öğle yemeğinden sonra katında cumaları işe gelen bir diğer çalışma arkadaşıyla otoparkta kısa bir gezintiye çıkıyor. Genelde mesaisini olması gerekenden biraz daha erken sonlandırıyor.
“Burada sizin her yaptığınızı izleyerek sizi rahatsız edecek kimse olmuyor” diyor ve ekliyor: Birkaç cuma önce ofiste kaç kişinin olduğunu öğrenmek üzere bir yürüyüşe çıktık. Yalnızca üç kişi vardı.
Hiç konuşmuyorlar
Detroit’te bir kamu kuruluşunda analist olarak çalışan 52 yaşındaki Paula Trzaskoma ofise haftada bir gün gitmek zorunda ve onun favori günü de cuma. Sabah 7’de mesaisi başlıyor. "Otoparktaki tek araç bana ait oluyor ve doğrusunu söylemek gerekirse bu biraz ürkütücü ama bir yandan da aşırı sessiz bir ortama sahip olmaktan çok hoşlanıyorum” diyor.
Bayan Trzaskoma karanlık binaya vardığında tek bir ışığı bile açmıyor. Bunun yerine laptop’unun ışığında çalışmaktan keyif alıyor. Ekip arkadaşlarının hiçbiri onunla aynı ofiste çalışmıyor. Yani yüz yüze çalışması gereken kimse yok. “Belki bir düzine kişi veya daha fazlası da ofise cumaları gidiyordur. Ancak ofiste iletişime geçmem gereken kimse yok" diyor. Ofisteki çalışma arkadaşlarının kendisi gibi olduğundan şüphe duyuyor ve tıpkı onun gibi cumaları huzur ve sessizlik için seçtiğini düşünüyor, ancak bunu hiç sormamış. “Benimle konuşmuyorlar. Birbirleriyle bile hiç konuşmuyorlar” diyor
Yazıcıyla geçirilen zaman
Londra’da bir IT danışmanlık şirketinde direktör olarak çalışan Deepa Pardasani pazartesi ve cumaları ofise gidiyor. Cumaları ofis boş olmadığında hatta ekip buluşması günü olduğunda bile ofisteki bütün havanın diğer mesai günlerinden farklı olduğunu söylüyor. İnsanların cumaları daha rahat göründüğünü belirten Pardasani çalışma arkadaşlarıyla öğle yemeğine ya da mesai bitiminde bir şeyler içmeye çıkıyor. Pazartesi günleri ofisi iğne atılsa duyulmayacak sessizlikte. Kendini mahcup zevkiyle keyiflendiriyor: Yazıcıyla baş başa geçirdiği zamanla.
"Pazartesileri istediğiniz kadar çıktı alabilirsiniz"
Basılı belgelerin hayranı olan ve birçok doküman okuması gereken Bayan Pardasani haftanın geri kalanında çalışma arkadaşlarının yazıcıyla alakalı ihtiyaçları konusunda bilinçli. "Normal bir çalışma gününde bir anda 50 veya 100 sayfayı yazdıramazsınız, çünkü bu çok fazla. Ama eğer pazartesileri işe giderseniz, ihtiyaç duyduğunuz bütün dokümanları yazdırabilirsiniz.”