The Guardian yazarı Kaş'ı yazdı: Türkiye'nin el değmemiş kıyısı

The Guardian seyahat yazarı Annabelle Thorpe, Antalya'nın gözde tatil beldeleri olan Kaş ve Kalkan'ı yazdı. Kaş'a yaklaşık 30 yıldır geldiğini anlatan Thorpe ona göre burayı harika yapan şeyin yıllardır değişmemiş olmasından kaynaklandığını belirtti

Arnavut kaldırımlı sokakları ve begonvillerle süslü eski taş evleriyle Kaş ve Kalkan'ın ikisi de tablo güzelliğinde. 1990'ların başında turizmin hız kazanmaya başlamasıyla birlikte bu iki yerde Antalya'da tatil yapan İngilizler arasında oldukça popüler hale geldi.

Türk Monte Carlo'su

İlk kez 1994 yılında ziyaret ettiğimde Kalkan küçük bir yerdi ve baş döndürücü güzellikteki sahil yolu boyunca arabayla yarım saat uzaklıktaki Kaş daha büyük, daha canlıydı. O günlerde Kaş, gece dışarı çıkmak için gidilen bir yerdi. Aradan geçen 30 yılda çok şey değişti. Kalkan, yüzlerce restoranı, binlerce villaları ile İngilizlerin çok sevdiği bir tür Türk Monte Carlo'su haline geldi. Öte yandan Kaş, eski sokakları ve kayıklarla çevrili limanı ile hala küçük bir kasaba. Ayrıca lüks villalar ve butik otellerden de nasibini aldı ancak bunların neredeyse tamamı merkezin yaklaşık 6 kilometre dışındaki Çukurbağ'da bulunuyor.

Kalkan'ı hala seviyor olsam da tam anlamıyla bir Türk tatili için gittiğim yer Kaş. Orada kalmak gerçekten bir huzur veriyor. Mandalina Suites ve Deniz Feneri Lighthouse otellerinin her ikisi de denize doğrudan erişimi olan ve romantik bir kaçamak için ideal. Şehrin kalbinde olmak istiyorsanız, Hotel Sonne rahat ve uygun fiyatlı bir tercih olabilir.

Kalkan'da olduğu gibi Kaş'ta da plaj sayısı az. Bunun yerine kasabanın kıyı şeridini çevreleyen bir dizi plaj kulübü, genellikle bir restoran veya kafelere bağlı güvertelerdeki şezlonglarda gün boyu vakit geçirilebiliyor. Merkezde olmak istersem, genellikle ana limana sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Leymona Plajı'na veya öğleden sonra geç saatlerden sıcak ve güneşli akşama doğru süzülmek için mükemmel bir yol olan Kaş Plajı'na gidiyorum.

Aktiviteler son yıllarda arttı

Bir haftayı şezlonglarda tembellik ederek ve başka hiçbir şey yapmadan geçirmek mümkün olsa da Kaş'ta son yıllarda yapılacak aktiviteler arttı. Her sabah limandan kalkan dalış tekneleri, çeşitli programlar ve ileri seviye açık su dalışlarına kadar birçok seçenek sunuyor. Bougainville Travel, kano gezileri ile bir dizi kanyon turu gibi heyecanlı aktiviteler arayanlara hitap ediyor.

En sevdiğim gezi günü, MS ikinci yüzyılda meydana gelen bir depremin ardından denizde kaybolan antik Dolikisthe kentinin kalıntılarıyla ünlü Kekova'ya yapılan bir tekne gezisi. Altınızda ürkütücü bir şekilde parıldayan yıkık bir Bizans kilisesi ile kristal berraklığındaki suda yüzmek harika ve üzerlerinden kayıkla geçmeyi seçerseniz kalıntıları daha detaylı görebilirsiniz. 

Yunan adasını gezebilirsiniz

Kaş, Oniki Ada takımadalarının en küçüklerinden biri olan Meis adasına, yarım saat uzaklıkta. Feribotla günübirlik kolay bir yolculukla gidebilirsiniz. Ancak Türk kıyılarından ayrılmadan önce tamamlanması gereken karmaşık pasaport işlemleri için zaman ayırmanız gerek.  Adanın büyüklüğü birkaç saat içinde keşfedilmesini kolaylaştırıyor. Aya Georgio plajı ve muhteşem Mavi Mağara için limandan tekne taksiler kalkıyor. Öğle yemeği kaçınılmaz olarak deniz kenarındaki restoranlardan birinde uzun ve yavaş bir şekilde yeniyor. Arka sokaklardakilerden biraz daha pahalı, ancak suyun diğer tarafında sıralanan Kaş'ın çatılarına doğru uzanan manzara için buna değer.

Kaputaş Instagram'ın favorisi

Kaş'ı ne kadar sevsem de gitmişken Kalkan'a uğramamak olmaz.  Bir zamanlar, iki uçurumun arasına sıkışmış bir plaj olan Kaputaş'ta bir dalış için duruyorum genelde. Son zamanlarda burası Instagram'ın favorisi. Yani bu sabah 10.30 ile akşam 5 arasında ziyaret ederseniz hem park yeri hem de şezlong için mücadele edeceğiniz anlamına geliyor. Bunun yerine, gün batımında bir içki ve akşam yemeği için zaman ayırıyorum. Bunun içinde genellikle limana sıkışmış küçük bir restoran olan ve şehirdeki en iyi mezeleri yapan Blue Marlin'e gidiyorum.

Kaş'ta dışarıda yemek yemek Kalkan'a kıyasla fevkalade rahat. Kaş'ta çoğu restoran hala geleneksel Türk yemekleri servis ediyor, meze tepsileri soğuk barlarda tutuyorlar. Vejetaryen veya vegan olan arkadaşlarımla birlikteysem Oburus Momus'a gidiyorum. Ayrıca Kaş'ta bir dizi canlı müzik yapan bar var. Echo genellikle çok yoğun ancak çok iyidir. 

Kaş'ı ziyaret edişimin üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen hala yapmadığım pek çok şey var. Likya Yolu'nun bir bölümünü yürüyeceğime, Toparlar Kanyonu'nda rafting yapacağıma ya da Assas Dağı'ndan yamaç paraşütü yapma fırsatını değerlendireceğime söz verip duruyorum. Her nasılsa, kasabanın ana meydanındaki çay bahçesinde oturup dünyanın geçip gidişini izlemek ya da bölgenin tartışmasız en iyisi olan çılgın cuma pazarında tişörtlerden baharatlara kadar her şeye bakmak gibi yapılacak daha cazip şeyler bulabiliyorum. 

Ama belki de en sevdiğim şey erken kalkıp Bahçe Sokak'taki Aysun Pastahanesi'nden çay ve simit almak ve liman duvarına oturup kasabanın yavaşça uyanışını izlemek. 1990'lardaki ilk ziyaretimden bu yana turizm Türkiye'ye çok şey kazandırdı. Ama en azından Kaş'ta, onu böyle bir mücevher yapan şey değişimin olmaması.

Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız