Platformlarda bu hafta bizi bekleyen yapımlar

MUBI’nin geniş kütüphanesine temmuz başında eklenen filmlerden seçimlerimiz Drive My Car: Japon yönetmen Ryûsuke Hamaguchi’ye Oscar adaylığı getiren, üstüne hem Oscar hem BAFTA hem de Altın Küre’de kategorisindeki en iyi film seçilen Drive My Car daha yeni çekilmiş bir başyapıt. Yas tutan bir tiyatro yönetmeni ve hayata tek başına tutunmaya çalışan genç bir şoförün yolculuklarını izlemek etkileyici ve bir miktar da şaşırtıcı.Paranın Kokusu: İnsan hikayelerini seven bir taksi şoförü, her gün Ankara’da her türlü insanı oradan oraya götürürken bir gün arkadaşlarının gazına gelip otomobilin içine kamera koyar. Amaçlarını aşıp insanlara şantaj yapmaya başladıklarında karşılarına Ankara’daki tüm taksi şoförlerinin ölüm emrini verebilecek güçte biri çıkar. Başrollerde Murat Kılıç ve Şevval Sam yer alıyor.Saltanatın Mezarlığı: 2015 Cannes Film Festivali’nde gösterildiğinde takdir toplayan bir Tayland filmi. Tanımlanamayan bir uyku hastalığından muzdarip bir grup insan ve onlara geçici küçük bir klinikte bakan Jenjira isimli kadının hikayesi. Hikayeye katılan garip bir medyum, sırlar, gerilim… Filmde ne ararsak var, yalnızca aksiyon hariç.This Much I Know To Be True: Hem belgesel hem de kısa bir müzik ziyafeti… Modern zamanın iki ozanı ve iki yakın dost Nick Cave ve Warren Ellis son iki albümlerinden şarkılarını icra ediyorlar. Yaratıcılık için gereken ilhamdan dostluğa güzel kavramları da ele alan belgesel filmin yönetmeni de önceki müzikal işiyle de kendine hayran bırakan Andrew Dominik.Kızım ve Ben: II. Dünya Savaşı sırasında Roma’dan kaçıp kızıyla birlikte yola koyulan ve köyüne dönen bir kadının hikayesi. 1960 yapımı film, hatırlanmaya ve örnek alınmaya devam ediyor. Sophia Loren’in tarihte ilk kez İngilizce olmayan bir filmle “En İyi Oyuncu” ödülünü alan kişi olmasını sağlayan performansı filmi üst düzeye taşıyor. Yol hikayesi izlemeyi sevenler için harika bir seçenek.Disney+ platformunun kolay kolay bitiremeyeceğimiz kütüphanesinden önerilerimize devam ediyoruz Rise: Giannis Antetokounmpo’nun hayatının sillesini yedikten sonra bir basketbol yıldızı olmasına giden yolu birçok sporsever bilir. Ancak Antetokounmpo soyadını NBA’de taşıyan iki isim daha var ve onlar da yıldız abileri gibi şampiyonluk yaşadılar. Yaklaşık iki saat süren bu belgesel, basketbolcu kardeşlerin ilginç hikayesine odaklanıyor.John Lennon: 8 Aralık 1980’de, dünya John Lennon’ın ölümünü öğrendi ve hayat durdu. John Lennon’un ölümününün 40’ıncı yılında çıkan bu belgesel, Lennon’ın son röportajından yola çıkarak, o günlerde onun yakınında olanları merkezine alıyor. Efsanevi müzik ikonunun bıraktığı miras ve yaptıklarını izlemek her zaman keyifli.Zihin Oyunları: Emmy adayı National Geographic serisi yedi sezon ve yemek yerken hemen izlenebilecek onca bölümden oluşuyor. Zihni karıştıran onlarca oyun ve deneyle; algı, hafıza, stres gibi birçok konuyu keşfediyor. Üstelik konuklar ünlü, konular da oldukça eğlenceli ve aşina olduğumuz deneyimler üzerinden anlatılıyor. Her zaman tekrar tekrar izlenebilir.Agents of Shield: Tüm dünyayı sallayan Marvel Sinematik Evreni filmlerine aşina olanlar diziyi de bir şekilde izlemiş ve muhtemelen bir noktada kopmuştur. Çok büyük kahramanlar içeren bu sinema evreninde her filmin arasında bu olanların o kadar da süper olmayan kahramanları nasıl etkilediğini anlatan, her şeyi birbirine bağlayan dizi gerçekten Avengers hikayelerine farklı bir gözle bakmayı sağlıyor.Atlanta: Community’de tanıyıp çok sevdiğimiz Donald Glover’ın kendisine hem yönetmen hem de oyuncu olarak Emmy kazandıran dizisinin dördüncü ve final sezonu gelmek üzereyken ilk üç sezonunu izlemenin tam zamanı. Atlanta şehrinin rap dünyasında, ünlü olmaktan ırkçılık tartışmalarına uzanan bir hikaye. Mutlaka izlenmeli.Kültür sanat kanalı TRT2’nin film kuşağı temmuz ayında da nefis filmler içeriyor Kırmızı Bahçe: Uzun süre önce ayrıldığı aile çiftliğine dönen ve geçmişten kalan duygularıyla yüzleşmesi gereken bir adamın duygusal krizleri… İyi ve kötü birçok örneğini gördüğümüz bu temayı bir kere de Ilgar Najaf’ın filminde izliyoruz. Film, Malatya Uluslararası Film Festivali’nde de ödül alarak dikkatimizi çekmişti. (9 Temmuz Cumartesi)We are Marshall: Spor sahasında geçen motivasyon temalı filmleri sevenler için 2006 yapımı Zafer Bizimdir çok özel bir hikaye anlatıyor. 1970 yılındaki bir kazada Marshall Üniversitesi futbol takımı ve koçları hayatını kaybediyor. Geride kalan tek oyuncu ve yeni bir koçun liderliğinde kurulan takım da sonraki sezon var olma çabası gösteriyor. Filmin bazı kısımlarında duygusallık had safhada. (10 Temmuz Pazar)La Pointe Courte: Uluslararası düzeyde ses getiren ilk kadın yönetmen olan Agnes Varda’nın 1955’te yaptığı bu siyah beyaz film izleyiciyi küçük bir balıkçı köyüne götürüyor. Evliliklerindeki sorunu çözmeye çalışan bir çifti izlediğimiz film aynı zamanda Fransız Yeni Dalga sinemasının da ilk örneği olarak kabul ediliyor. Tarihsel önemiyle de izlenmeyi hak ediyor. (11 Temmuz Pazartesi)Nokta: Derviş Zaim’in sinemasını seviyorsanız 2008 yapımı Nokta’yı duymuş, muhtemelen de izlemişsinizdir. Tarihi bir Kur’an-ı Kerim’i çalan ve bundan sonra vicdanıyla baş başa kalan Ahmet’in hikayesini izliyoruz. Derviş Zaim’in hat sanatını ön plana çıkararak anlattığı filmin kadrosunda Mehmet Ali Nuroğlu, Settar Tanrıöğen ve Serhat Kılıç gibi isimler yer alıyor. (12 Temmuz Salı)Carte Blanche: Orta yaşlı bir tarih öğretmeninin görme yetisini kaybetmeye başladığını öğrendikten sonra yaşadıklarının duygusal hikayesi… Andrzej Chyra’in hayat verdiği Kacper, kimseye çaktırmadan dönemi bitirmeye ve öğrencilerini final sınavlarına götürmeye çalışıyor. Okul ve öğretmen hikayelerini sevenler için birebir. (13 Temmuz Çarşamba) Derleyen: Mehmet Dinler