Uzmanlardan uyarı: Deprem sonrası çocuklarla iletişim dili önemli
6 Şubat depremlerinin yarattığı fiziki yıkımın enkaz çalışmaları tamamlanmak üzere ancak psikolojik etkisi yıllarca sürecek. Yaşananlardan en çok etkilenen ise geleceğimiz olan çocuklar. Peki ama travma yaşayan ya da diğer illerde depremle ilk kez tanışan çocuklar için nasıl bir yol izlenmeli?
10 şehirde çok büyük fiziki yıkımlara neden olan 6 Şubat depremleri, yaşayan ya da uzaktan tanıklık eden herkesi sarstı. Bundan sonra neler yapılabileceği, nasıl bir yol izleneceği konusunda farklı bilimsel öneriler var. Bu karmaşanın içinde çocuklar da kaybolmuş durumda. Neler olup bittiğini anlamaya çalışıp, hissettiklerinden kendilerine pay çıkarıyorlar. Enkazdan kurtulan, ailesinin kaybeden ya da yaşananlara şahit olan binlerce çocuk travma yaşıyor. Hatta deprem bölgesinde olmayan ancak yaşananları etraftan duyan ya da medyadan izleyip etkilenenler bile var. Klinik Psikolog Yasemin Meriç Kazdal ile çocuklarımız için dikkat etmemiz gerekenleri konuştuk.
1- Deprem sonrasında çocuklara nasıl yaklaşılacağı çok önemlidir. Depremi yaşamış ya da bir şekilde etkilenmiş olan çocuğun karşılaştığı travmatik durumu en hafif şekilde atlatabilmesi için nasıl bir yol izlenmeli?
Öncelikle depreme direkt ya da dolaylı olarak maruz kalmış çocuklarla iletişim kurarken doğruyu söylemek ve bir şey saklama girişiminde bulunmamak önemli. Direkt maruz kalmış çocuklarda ise birinci öncelik onların ihtiyacını gözetmek. Çocuk o anda bilgi almak yerine regüle olmaya ve sakinleşmeye ihtiyaç duyuyor olabilir. Çocuk merak ediyorsa ve sorular soruyorsa o soruları cevapsız bırakmamak ve yanlış bilgi vermemek önemlidir. Bu iletişim kurulurken kullanılan dilin de önemi vardır.
Duygu regülasyonu, baş etmekte zorlanılan bir durum, zorlayıcı bir duygu ile karşılaştığımızda duygu, davranış ve bedendeki duyumları fark edip en uygun tepkileri verebilmeyi sağlar.
Örneğin, yetişkin olarak siz çok telaşlıysanız ve duygularınızı kontrol edemeyip bunu çocuğa yansıtırsanız o da telaşlanabilir. Depremlerden sonra çocukların en çok ihtiyacı olan şey güvende hissetmek olur. Onların göz hizasına gelerek ve onlara temasta bulunarak nasıl hissettikleri hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Güvende hissetmesi için de, örneğin, “Biz seni hep koruyacağız, başka ihtiyaçlarımız olursa da buradaki tüm insanlar bize yardım etmek için hazırlar. Onlardan yardım isteyebiliriz” diyerek çocuğa sarılmak güven ortamını pekiştirir.
“Çocuklar hatalı olduklarını düşünebilirler”
2-Çocuklar, depremlerde farklı çıkarımlarda bulunup olayları kendi hataları gibi görebilirler mi? Bu durum için nasıl bir tavır takınılmalı?
Özellikle okul çağındaki çocuklar doğal afetlerden sonra sorumluluk hissederler. Bir şekilde hatalı oldukları ya da olanları değiştirebilmek konusunda endişeleri olabilir. Genelde bu endişelerini dile getirmekte zorlanırlar. Bu durumlarda çocuklara kaygılarını paylaşabilecekleri alanlar açmak önemlidir. Konuşmak istemiyorsa sarılmak ve tüm olanların neden onun suçu olmadığını anlatmak fayda sağlayabilir. Örneğin, “Böyle olaylardan sonra yetişkinler ve çocuklar, yani hepimiz acaba başka neler yapabilirdik diye düşünüyoruz. Bu konuda yalnız değilsin ama bak hepimiz elimizden geleni yaptık. Bu aynı yağmur yağması gibi doğal bir olay, çok şiddetli olduğunda bazı insanlara ve binalara zarar verebiliyor. Ancak şu anda bitti ve güvendeyiz. Ben senin yanındayım” gibi bir cümle kullanılabilir.
“Verilen tüm anormal tepkiler normal”
3-Her çocuk yaşadığı ya da tanık olduğu olaylara farklı şekillerde tepki verebiliyor. Bunun nedeni nedir?
Her yetişkin gibi çocuklar da yaşları, gelişimleri ve geçmiş deneyimleri sebebiyle her olaya farklı tepkiler verebiliyorlar. Bir afetten sonra kimi çocuk konuşmayı reddederken kimi çocuk daha çok konuşmaya ve anlatmaya başlayabiliyor. Aslında bunun ana sebebi her insanın baş etme mekanizmalarının farklı olması. Travmatik deneyimlerden sonra alarm sistemimiz sürekli olarak devrede kalır ve bununla birlikte baş etme mekanizmalarımıza sürekli ihtiyaç duyarız. Bu durumdaki en önemli nokta, verilen tüm tepkilerin anormal duruma verilen normal tepkiler olduğunu bilmek ve çocuğun duygularını boşaltması için alanlar açmak olur.
Bilgi yüklemesinden kaçınılmalı
4-Çocukla kurulan iletişimde nasıl bir dil kullanılmalı?
Net, gerçekçi ve somut ifadeler kullanarak cevap verilmelidir. Örneğin, “Deprem olduğu zaman üzerinde yaşadığımız dünya hareket ediyor, bu da evlerimizin sallanmasına bazen de zarar görmesine yol açıyor. Evlerimizin sağlam olmasına dikkat edeceğiz ve güvende olacağız” gibi cümlelerle durum çocuğa anlatılabilir. Bunun yanı sıra çocuğun sorduğu hiçbir soru geçiştirilmemeli ve yalnızca çocuğun sorduğu kadarına cevap verilmesi en uygunu olur. Çocuğa çok fazla bilgi yüklemesi yapmak aklını karıştırmasına sebep olacağından faydalı olmaz. Sorulara cevap verirken duygusal anlatımlardan uzak durmak ve gerçekçi bir dil kullanmak önemli. Onu anladığınızı hissettirmek de çocuğa iyi gelir. Örneğin, “Haklısın, depremde hepimiz korktuk ve şu anda da kaygılı hissetmek çok normal, ama güvende kalabilmemiz için alabileceğimiz önlemler de var, bunları beraber araştırmak ister misin?” denilebilir.
“Olaylar hikayeleştirilerek anlatılabilir”
5-Deprem bölgesinde olmayıp yaşananlara televizyondan, telefondan ya da çevreden maruz kalan çocuklar için nasıl bir yol izlenmeli?
Özellikle okul öncesi ve okul çağı çocuklarının sosyal medyadan ve haberlerden kesinlikle uzak tutulması gerekmekiyor. Çocuklara bilgilendirici ve onların diline uygun öğretici videolar izletilerek akıllarında oluşması muhtemel olan travmatik deprem algının önüne geçilmelidir. Çünkü içerikler çocukların gelişimini ciddi derecede olumsuz etkileyebilir. Bu iki yaş grubu ile oyunlar oynayarak ve hikayeleştirerek bu süreç anlatılabilir. Ergen grupların da sosyal medya görüntülerinden uzak tutulmaları gerekse de yaşları sebebiyle maruz kaldıkları durumlar olabilir. Bu durumlarda çocuğun sosyal medyada gördüğü içerikler hakkında sizinle konuşması ve aklına takılanları size sorabilir olması önemlidir. Bu iletişim onların afet düşüncelerini daha sağlıklı hale getirmelerine yardımcı olabilir.
“Çocuklar zihinlerinde tekrar tekrar olayı yaşayabilirler”
Deprem bölgesinden uzakta olan çocukların çizdiği resimlerde değişiklikler olabiliyor. Olaya sadece dışarıdan tanık olan çocukta dahi bu değişimler görülürken, depremi yaşayan çocuklarda nasıl davranışlar gözlemlenebilir?
Travma, sadece direkt maruz kalınca gelişmez. Başka insanların deneyimlediği travmatik olaylara dışarıdan şahitlik etmek de travma yaratabilir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda zorlayıcı deneyimlerden sonra kişilerin davranışlarında değişimler gözlenebilir. Örneğin çocuğunuz sizle uyumak istemeye başlamış olabilir, parmak emmeye başlamış olabilir, alt ıslatıyor olabilir. Bu gibi durumlar çocuğunuzun sizin güvenliğinize ihtiyaç duyduğu ve durumla bu şekilde mücadele edebileceği anlamına gelir. Bu davranışlar yaşandığında çocuğa yargılayıcı bir dille yaklaşmayarak akut dönemde bunların normal olduğunu bilerek devam etmek önemlidir. Bir yandan afeti rüyalar görerek, zihinlerinde canlandırarak tekrar tekrar yaşıyor olabilirler. Bu durumda yine durumun normalliğine vurgu yapacak şekilde “Tekrar tekrar yaşadığımız durumla ilgili resimler çiziyorsun. Birçok çocuğun bunu yaptığını biliyor muydun? Birçok kişi seninle benzer şeyler hissediyor ancak şu anda güvendeyiz ve buradayız” diyerek sarılmak ve yanında olduğunuzu hissettirmek faydalı olacaktır. Bazen ise zorlayıcı deneyimlerden sonra çocuklar, konuşmak istemeyebilirler. Bu durumlarda çocukları konuşmaya zorlamamak gerekir. “Kendini kötü hissettiğinde gelip elimi tutabilirsin. Ben senin için burada olacağım” diyerek farklı iletişim yollarını açmak yararlı olabilir.
“Yetişkinler sohbet ederek çocuklar oyun oynayarak rahatlar”
7-Tüm bu süreç çocuklar üzerinde uzun vadede bir etki bırakır mı? Bırakma ihtimaline karşı neler yapılabilir?
Çocukların beyni hala gelişmekte olduğu için doğru müdahaleler yapıldığında durum kalıcı olmadan üstesinden gelinebilir. Çocuklar için en önemli iyileştirici oyundur. Oyun çocuklar için sadece boş vakitlerinde yaptıkları bir aktivite değildir. Yetişkinler nasıl sohbet ederek rahatlıyorlarsa çocuklar da oyun oynayarak iletişime geçerler ve rahatlarlar. Örneğin, bir çocuk oyunda sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsa bunun önüne geçilmemelidir çünkü bu, çocuğun çözmeye çalıştığı bir duruma işaret eder. Oyun sayesinde çocuk kendini ifade eder ve iyileşir.
Örneğin çocuğun yaşadığı zorlayıcı durumlar ile ilgili oyun materyallerini (deprem için: ahşap bloklar, iş arabaları, insan figürleri vb.) çocuğa verdiğinizde kurduğu oyunun onun için terapötik bir etkisi vardır. Bunun dışında zorlayıcı süreçlerde serbest oyunun da olumlu etkisi büyük olur. Serbest oyun; çocuğun istediği şekilde, istediği oyuncakla, istediği oyunu kurgulamasına verilen addır. Serbest oyunda her şeyi çocuk seçtiği için risk almış olur ve bu da özgüvenini olumlu etkiler. Özgüvenin gelişmesi de çocuk iç-dış çatışmalarını çözerken onu destekler. Çocuklara oyun oynamaları için alan açılmalı ve eğer çocuk zorlayıcı deneyimle baş etmekte güçlük çekiyorsa da bir uzmana başvurulması faydalı olacaktır. Oyun, her çocuğun sahip olduğu iyileştirici bir güçtür. Çocukların oyun oynamalarını teşvik etmek ve isterlerse onlarla bu oyunu paylaşmak iyileşme sürecinde çok önemli.