Tüm Türkiye'nin korkusu aynı: Adisyon
Bu hafta Oksijen'in ana sayfasına taşıdığımız konu, önce şaşkınlık ardından öfkeye evrilen bir duyguyla karşıladığımız hayat pahalılığı ve bunun gündelik hayatta karşımıza çıkan hali olan yeme-içme fiyatları.
Türkiye enflasyona karşı bağışıklık geliştirse de yeme-içme sektöründeki fiyatları kabullenemiyor. Geldiğimiz noktada çoğunluk dışarıda yemeyi unuttu, yiyenler ise mali durumu ne olursa olsun hesabı istemeye korkar halde.
Şu anda Türkiye'de içinize sinerek yiyebileceğiniz bir dönerin porsiyonu 350-600 lira arasında değişiyor. Avrupa'nın en pahalı şehirlerinden Viyana'nın bilinen dönercilerinden Ferhat Döner'de 8.90 euro yani 300 liraya döner yiyebiliyorsunuz. Seviyeyi yukarı çıkarıp Michelin yıldızlı mekânlara bakalım: Od Urla'da tadım menüsü 3 bin 700 lira. Fransa'da aynı ayardaki Auberge du Vert Mont'ta 1725 lira.
Restorancıların buna savunması var. İşletmeciler yüzde 30 genel gider (kira, elektrik, su), yüzde 30 personel, yüzde 30 hammadde, yüzde 10 kâr denkleminin bozulduğunu söylüyor. Euro son 4 yılda 3.7 kat artarken, maliyetler 7-8 kat artmış, personel ve ürün maliyetinin cirodaki oranı yüzde 60'tan, 90'a çıkmış.
Esen Dolma ve Talia Boşnak'ın ortak haberinde konuyu sektördekilerle tartıştık, Türkiye'deki pahalılığı dünyadaki örneklerle kıyasladık.
Haberimizi sunduktan sonra ufak bir isteğimiz olacak: Oksijen okurlarının da bu konudaki şikâyetlerini dinlemek, deneyimlerini öğrenmek istiyoruz. Adisyon fobisine dahil olabilecek tecrübelerinizi, varsa adisyonuyla beraber bizimle paylaşırsanız, isminizi yayınlamadan, yaşadıklarınızı tüm okuyucularımıza aktaracağız. Mail adresim burak@gazeteoksijen.com . Bu linke ıklayarak bana mail gönderebilirsiniz.