08 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.08.2022 04:30 | Son Güncelleme: 29.08.2022 23:41

İki komutanın tarihi diyaloğu

“… Yunan generallerini getirdikleri zaman, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ile İsmet Paşa’nın arasında duruyordu. Fevzi Paşa ile İsmet Paşa eğildiler, fakat ellerini vermediler. Mustafa Kemal Paşa bu sahnenin hakim karakteriydi.” Halide Edip Adıvar
İki komutanın tarihi diyaloğu

Yunan 1. Kolordu Komutanı General Trikupis ve 2. Kolordu Komutanı General Digenis İzmir’e doğru çekilirken beraberlerindeki yüksek rütbeli kurmaylar ve askerlerle birlikte 2 Eylül günü Murat Dağı yakınlarında Çalköy’de esir düşer. Uşak’ta Türk karargahına teslim edilen Trikupis ve Digenis ilk önce İsmet Paşa’nın yanına getirilir. Hatıralarında bu karşılaşmayı ayrıntılarıyla anlatan İsmet İnönü General Trikupis ile muharebe hakkındaki konuşmasına şu soruyla başlar:

İsmet Paşa: Muharebenin başladığı ilk gün topçu ateşini niçin çabuk kestiniz? Biz cephenizi dövüyorduk ve siz mukabele etmiyordunuz. Halbuki henüz daha çekilmeye karar vermemiştiniz. Piyadeniz gayet sert duruyordu.

General Trikupis: Bataryaların gözetleme noktaları çok ileride seçilmişti. Gözetleme noktaları ve bataryalar kablolarla bağlıydılar. Sizin topçu ateşiniz o kadar şiddetli ve muntazam başladı ki, kendi toplarımızı isabetli kullanalım diye çok ileriye sürdüğümüz gözetleme noktalarının hepsi düştü, tahrip oldu. Toplar içinde mermi olduğu halde duruyordu. Gözetleme yerlerindeki subay ve erlerin bir kısmı öldü, telefon kabloları koptu ve bu suretle ateş edemez hale geldik.

İsmet Paşa: Biz Akşehir’e yan dönmüş vaziyette taarruz ediyorduk. Niçin Akşehir istikametine bir taarruz yapmadınız?

General Trikupis: Süvariniz arkamıza düştü, telaş ettik.

İsmet Paşa: Neden cephedeki duruma yardım etmediniz?

General Digenis: Nasıl yardım edecektim? Ben de taarruza maruz kaldım. Bütün mevzilerim düştü. Ayrıca aldığım emir oraları korumaktı. Bu sebeple emrimdeki kuvvetlerle cephemi takviye ettim ve karşı taarruzla sizin kuvvetlerinizi püskürttüm, mevzileri geri aldım.

İsmet Paşa: Niçin Eskişehir’e çekilmediniz?

Trikupis: İzmir’e doğru çekilmek ve İzmir istikametini kapamak için emir aldım. Başkomutan Hacıanestis bana verdiği emirde, cephede muharebeyi kaybettiğimizi anlayınca birliklerini İzmir üzerine çekti.
İsmet Paşa konuşmalar bitince palaskası ve kılıcını takar, “Sizi resmi vaziyetimle Başkomutan’a takdim edeceğim” diyerek Trikupis ve Digenis’i Mustafa Kemal Paşa’nın karargahına götürür. Bundan sonrasını o sırada karargahta bulunarak görüşmeye bire bir tanıklık eden yazar Halide Edip Adıvar anlatır:

“… Yunan generallerini getirdikleri zaman, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ile İsmet Paşa’nın arasında duruyordu. Fevzi Paşa ile İsmet Paşa eğildiler, fakat ellerini vermediler. Mustafa Kemal Paşa bu sahnenin hakim karakteriydi.

Siyasi muhaliflerini hiçbir şey düşünmeksizin ezen bu asker, askerlik alanında bir büyük sanatçı ve oyunun kurallarına uygun bir sporcuydu. Trikupis, onun bu oyundaki rakibiydi. Bu askerlik oyununda yere vurduğu adama kaideye uygun olan hareketi muhafaza ediyordu. Sırtını yere getirdiği pehlivanın elini sıkan galip bir pehlivan gibi Trikupis’in elini yakaladı, alelade bir el sıkışı müddetinden fazla tuttu:

-Oturun, General, yorulmuş olacaksınız!

Bundan sonra, sigara tabakasını uzattı, kahve ısmarladı. …Önce bir Rum tercümanla lafa başlandı. …Konuşma daha sonra Fransızca devam etti. General Trikupis dertlerini bir profesyonel döken bir amatör gibi konuşuyordu. …Mustafa Kemal Paşa da sükunla kendisinin nasıl mukabele edeceğini anlattı. Bu aralık iki Yunan generali arasında sert bir münakaşa başlamıştı. …Mülakat bitince Mustafa Kemal Paşa ayağa kalktı:

-Sizin için bir şey yapabilir miyim, diye sordu.

Trikupis: İstanbul’daki karımın faziletimden haberdar edilmesini isterim, diye cevap verdi.

O zaman Mustafa Kemal Paşa, Trikupis’in elini yine uzunca müddet elinde tutarak dedi ki:

-Harp bir talih oyunudur, General. Bazen, en mahiri de yenilir. Siz vazifenizi yaptınız. Mesuliyet talihten geliyor. Müteessir olmayınız.

Yunan generalleri gittikten sonra, Mustafa Kemal Paşa hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Adeta milletlerarası bir sahnede dövüşmüş olduğu ve şampiyonluğu kazandığı oyundaki muhalifini kendine layık görmüyor gibiydi.”

30 yıl sonra anlatıyor:

Trikupis, 1952 yılında Atina’daki evinde duayen gazeteci Hıfzı Topuz’a nasıl esir düştüklerini ve Atatürk’le aralarında geçen konuşmayı ayrıntılarıyla anlatır. O anlatıdan iki bölüm:
“…Bizim Anadolu’da işimiz ne idi? Bizim menfaatimiz

Balkanlar’da, Makedonya’da, adalarda olabilir ama Anadolu’dan bize ne? Biz yabancı devletlere âlet olduk. Sizden de, bizden de bunca insan öldü. Sonunda ne oldu? İşte bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu harekâtı. Hem de muazzam bir hata…”

“…Teessür ve heyecan içindeydim. İnönü beni kendisine takdim etti. Gazi’nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmayacağım: ‘Üzülmeyin General’ dedi. ‘Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlup olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük bir hürmet hissi besliyoruz. Burada kendinizi esir addetmemenizi rica ediyorum. Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.’ Atatürk’ün bu ince ve nazik muamelesi karşısında ben de bu büyük kumandana karşı içimde bir hayranlık duymaya başlamıştım.”

Nikolaos Trikupis bir yıla yakın süre diğer savaş esirleriyle birlikte Kayseri-Talas’taki kampta kaldı. Savaş esirlerinin iadesi kapsamında 1923’te ülkesine döndü. 1927’de korgeneral rütbesiyle emekli oldu. 1959 yılında 91 yaşında vefat etti. 

(Kaynak: İsmet İnönü/Hatıralar, Halide Edip Adıvar/Türkün Ateşle İmtihanı, Hıfzı Topuz/Eski Dostlar, İlker Başbuğ/Savaş ve Barış)