Avrupa’da 120’den fazla karınca popülasyonu üzerinde yapılan beş yıllık araştırma, doğanın en sıra dışı sırlarından birini açığa çıkardı. Fransa Montpellier Üniversitesi’nden Jonathan Romiguier ve ekibi, İberya biçen karıncalarının (Messor ibericus) kraliçelerinin yumurtalarından iki farklı türün çıktığını gözlemledi: tüylü Messor ibericus ve neredeyse tüysüz Messor structor.
Başlangıçta bilim insanları, İberya biçen karıncalarının başka bir türle çiftleşerek melez işçiler ürettiğini düşünüyordu. Ancak Sicilya’da incelenen bir koloni, bilinen Messor structor popülasyonundan 1.000 kilometre uzakta bulununca bu açıklama geçerliliğini yitirdi.
Kraliçeler işçi üretemiyor, çözüm: Melezler
Araştırmaya göre, yaklaşık 5 milyon yıl önce aynı türden ayrılan iki karınca türü uzun süre yan yana yaşadı. Fakat zamanla Messor ibericus kraliçeleri işçi karınca üretme yetisini kaybetti. Bu durum, kolonilerin hayatta kalması için farklı bir çözüm geliştirmesine yol açtı: Kraliçeler, Messor structor erkeklerinin spermini kopyalayarak işçi karıncalar üretmeye başladı.
Bilim insanları bu süreci “seksüel evcilleştirme” olarak adlandırıyor. Kraliçe, adeta başka türün erkeklerini “evcilleştiriyor” ve onları kendi kolonisi için kalıcı bir işgücü kaynağına dönüştürüyor.
Yeni bir üreme biçimi: Xenoparity
Bu olağanüstü sistem, bilime yeni bir kavram kazandırdı: xenoparity. Yunanca “xeno” (yabancı) ve “parous” (doğurmak) sözcüklerinden türetilen kavram, bir türün başka bir türün genlerini kendi yumurtalarıyla çoğaltması anlamına geliyor.
Araştırmaya göre kraliçeler, bazı yumurtalarda kendi DNA’larını tamamen siliyor ve yalnızca depoladıkları spermin genetik materyalini kullanıyor. Bu sayede koloni hem saf Messor ibericus kraliçeleri hem de Messor structor genli melez işçiler ile yaşamını sürdürüyor.
Başarı mı, yok oluşa giden yol mu?
Bu strateji, İberya biçen karıncalarına Akdeniz’de milyonlarca melez işçiyle geniş bir yaşam alanı kazandırdı. Ancak uzmanlara göre sistemin uzun vadede bir bedeli olabilir.
Kopenhag Üniversitesi’nden Prof. Jacobus Boomsma, “Genetik çeşitlilik kaybı nedeniyle bu türün birkaç milyon yıl içinde yok olması muhtemel. Neredeyse tüm eşeysiz türler aynı akıbeti paylaşıyor” dedi.
Araştırmacılar şimdi, kraliçelerin DNA’yı tam olarak nasıl ve ne zaman sildiğini anlamaya çalışıyor. Bu doğal klonlama mekanizmasının çözülmesi, diğer canlılarda yapay klonlama araştırmalarına da ışık tutabilir.
Kaynak: Gazete Oksijen