Aşı sıranız geldi. E-Nabız uygulamasına girdiniz ve karşınıza iki seçenek çıktı. Pfizer/Biontech mi yoksa Sinovac mı? Bu önemli bir karar çünkü geri dönüş yok. Birinci dozu Sinovac olup ikinci dozda tercih değiştiremiyorsunuz. Bu nedenle kararınız kesin olmalı. Peki hangisini tercih edeceksiniz? İki aşı arasındaki farkı öyle teknik terimlerle anlatmak yerine şöyle anlatalım. Diyelim ki, mahallenize bir çete (Covid-19) musallat oldu. Evinizi ve ailenizi tüm üyeleri dimdik saçlı olan bu çeteye karşı korumak istiyorsunuz. Çete üyelerinden birini yakalayıp bayıltarak eve getiriyorsunuz ve bahçenizdeki köpeğinize (Bağışıklık sisteminiz) saç tipi bu şekilde olan kişilere saldırmayı öğretiyorsunuz. Köpeğiniz, ne zaman saçları dik olan bir kişi kapıdan içeri girerse otomatik olarak saldırıyor ve ailenizi koruyor. İşte bu Sinovac aşısı. İkinci senaryo, diyelim ki çete üyelerinden birini yakalama şansınız yok. Köpeğinize kendiniz eğitim vermek zorundasınız. Çete üyelerinin kullandığı jölelerden alıp saçınızı dikleştiriyorsunuz ve ne zaman saçınız dik olursa köpeğinizi o zaman size saldırmaya koşullandırıyorsunuz. Bu şekilde köpeğiniz dik saçlı birini gördüğü an saldırmaya ‘programlanmış’ oluyor. Bu da Pfizer/Biontech aşısı.
SINOVAC/CORONAVAC
Teknoloji: Pekin merkezli Sinovac ilaç şirketi tarafından üretilen CoronaVac eski bir aşı üretim tekniği olan inaktif virüs yöntemi ile üretildi. Eski bir yöntem olan inaktif virüs tekniğinde, enfekte etme özelliğini yitirmiş virüsün enjekte edilmesi suretiyle, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Etkinlik: Sinovac aşısının etkinliği konusunda şimdiye dek çok farklı rakamlar açıklandı. Önce Türkiye‘de yapılan denemelerin geçici ilk sonuçlarında aşının yüzde 91.25 etkili olduğu söylendi. Türkiye’deki Faz-3 çalışmalarının ardından yüzde 83.5’e revize edildi. Ardından Brezilya önce yüzde 78 dedi, birkaç hafta sonra ise “elde edilen son veriler yüzde 50.4 etkinlik ortaya koyuyor” açıklaması yapıldı. Endonezya‘da yapılan denemelerde etkililik oranının yüzde 65,3 çıktığı açıklandı. Ancak tüm bu rakamlara rağmen aşının hastaneye yatışları ve hastalığı ağır geçirmeyi yüzde 100’e varan oranda koruduğu belirtiliyor. Saklama koşulları: Sinovac’ın en büyük avantajlarından biri normal bir buzdolabında 2-8 derece arasındaki bir ısıda muhafaza edilebilmesi. Kullanan ülkeler: Çin’in yanı sıra Endonezya, Brezilya, Tayland, Meksika, Ukrayna, Bosna Hersek gibi ülkelerin aralarında olduğu 28 ülke tarafından kullanılıyor. Yan etkiler: Brezilya’da Sinovac’ın faz deneyleri, aşı uygulanan bir kişinin ölümü üzerine bir süreliğine durdurulmuştu. Ancak daha sonra aşının güvenli olduğu anlaşıldı ve testlere devam edildi. En sık görülen yan etki yüzde 17 ile enjeksiyon bölgesinde ağrı. Bunun dışında aşı uygulanan bölgede şişlik, kızarıklık, yorgunluk, ateş, titreme, baş ağrısı, kas, eklem ağrısı, kusma ve ishal gibi 1 hafta içinde ortaya çıkması muhtemel yan etkiler bulunuyor. PFIZER/BIONTECH
Teknoloji: Bu ilk kez kullanılan bir aşı teknolojisi olması nedeniyle başta bazı soru işaretleri yaratmış olsa da Almanya’da yaşayan Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdiği Pfizer-Biontech aşısı etkinliğiyle şu an dünyada “altın standart” olarak kabul ediliyor. Daha az bilinen adıyla “Comirnaty” adlı bu aşı hücrelere mRNA teknolojisi sayesinde bağışıklık yanıtı yaratan proteini nasıl üreteceklerini öğretiyor. Etkinlik: İsrail’de yapılan bir araştırma aşının birinci dozundan 10 gün sonra yüzde 86’ya varan etkinliğe ulaşabildiğini ortaya koydu. Genel kabul edilen iki doz etkinliği ise yüzde 95. Saklama koşulları: Sentetik aşılar çok düşük ısıda muhafaza edilmek zorunda. Pfizer/Biontech’in saklama ısısı -70 derece. Ancak son yapılan açıklamaya göre aşı 1 ay süreyle buzdolabı ısısında muhafaza edilebiliyor. Kullanan ülkeler: ABD, İngiltere, İsrail, Almanya, İtalya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, İspanya, Şili, Polonya, Kanada, Romanya, Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi 93 ülke tarafından kullanılıyor. Yan etkileri: 80 yaşın üzerindeki 24 kişinin bu aşıyı olduktan sonra hayatını kaybettiğine ilişkin haberler basında yer almıştı. Ancak yaygın kanının aksine mRNA aşılarında diğer aşı tiplerinden farklı daha şiddetli bir yan etki ya da alerjik reaksiyon tespit edilmiş değil. ABD’de Pfizer aşısı uygulanan 2.1 milyon kişinin 1.156’sında yan etki görüldü. Bunların yüzde 21’i baş ağrısı, yüzde 20’si halsizlik, yüzde 15’i ise bulantı sorunu yaşadı. 35 kişi ise kalp rahatsızlığı, nöbet geçirme gibi ciddi komplikasyonlar nedeniyle hastanede tedavi altına alındı.
Sürü bağışıklığı mümkün değil mi?
New York Times’ın haberine göre şu üç nedenden dolayı, sürü bağışıklı hiçbir zaman gerçekleşmeyebilir: 1- Sürü bağışıklığı için konulan yüzde 60 hedefi, varyantlar nedeniyle artık yüzde 80’lere çıktı. Birçok ülkenin aşılamada bu orana ulaşması çok zor. 2- Gallup araştırmasına göre dünyada yetişkinlerin yüzde 32’si aşı olmayı reddediyor. Bu da 1.3 milyar kişinin aşılanamayacağı anlamına geliyor. 3- Düşük gelirli ülkelerde aşılama oranı binde 3’lerde. Bu yüzden yeni varyantlar kaçınılmaz. Yeni varyant, aşılanan ülkeleri de riske sokuyor.
Emziren anneler aşı olmalı mı?
Koronavirüs aşıları durumun aciliyetinden dolayı bazı gruplar üzerinde denenmemişti. Bu gruplardan ikisi hamileler ve emziren annelerdi. Ancak yayınlanan son araştırmalar Covid atlatan hamilelerin antikorlarını bebeklerine de aktardıklarını ve çocuklarının koronavirüse karşı doğal bağışık dünyaya geldiğini ortaya koydu. Bu doğrultuda İngiltere de geçtiğimiz hafta emziren annelerin aşı olmalarını öneren bir tavsiye kararı yayınladı.
‘Olimpiyatlar iptal edilsin’ çağrısı
Japonya’da 6 bine yakın doktoru temsil eden Japon Tabipler Birliği, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne de çağrı yaparak Tokyo Olimpiyatları’na 3 ay kala oyunların iptal edilmesini istedi. Japonya’da vakalar günlük 4 bin düzeyinde seyrediyor ancak ağır vakaların sayısında son günlerde büyük artış görülüyor.
Çocuklar aşılanmalı mı?
ABD’de 600 bin çocuk şimdiden koronavirüse karşı aşılandı. İngiltere çocukları aşılamaya Temmuz’da başlayacak. Ayrıca bu ülkede yapılan bir çalışma 16-17 yaş grubundaki gençlerin yüzde 25’inde antikor saptandı. Yani bu gençler hiç farkında olmadan hastalığı atlattı. Çocukların aşılanması aslında onları hastalığa karşı korumaktan çok, virüsün yayılmasını engelleme amacı güdüyor. Birçok uzman, çocuklar aşılanmazsa toplumlarda aşılama oranlarının düşük kalacağını, bunun da salgının sonunu getirebilmekte büyük güç kaybettireceğini savunuyor. Dünya Sağlık Örgütü ise “Batılı ülkeler çocuklarını aşılamak yerine ellerindeki aşıları salgını çok ağır geçiren ve aşıya erişimi kısıtlı olan yoksul ülkelere vermeli” diyor.