Awet Tesfaiesus, Almanya’da aşırı ırkçı bir şahsın “yabancı” olduğunu düşündüğü insanları hedef alarak iki nargile kafeye ateş açmasının ertesi günü karar vermiş. Çünkü dördü Türk, toplam dokuz kişinin ölümüne işyerindeki çalışma arkadaşlarının verdiği tepkilere inanamamış. Hukuk bürosundaki meslektaşlarının ofiste sıradan bir günmüş gibi kahve yapıp sohbet etmelerini görünce beyaz iş arkadaşlarından farklı bir dünyada yaşadığını hissetmiş ve hayatında köklü bir değişiklik yapması gerektiğini fark etmiş. Şubat 2020'de Hanau kasabasındaki ölümcül saldırılardan iki yıldan kısa bir süre sonra Tesfaiesus Yeşiller Partisi'nden Bundestag'a seçildi ve “değişim cesareti” kampanya sloganıyla Almanya'daki Federal Meclis'e giren ilk siyah kadın olmayı başardı. 47 yaşındaki Tesfaiesus, bugünkü Eritre'de doğmuş ve 1980'lerde çocukken Batı Almanya'ya gelmiş. O günden bugüne Almanya da büyük bir değişim yaşadı: İkiye bölünmüş ülke birleşti, ABD'nin ardından göçmenler için dünyanın en büyük ikinci varış noktası haline geldi Bu dönemde Almanya, yabancılar ve Almanya'da doğan çocuklarının vatandaş olmalarını kolaylaştırdı fakat bazı engeller sürüyor. Eylül ayındaki seçimlerden bu yana, Sosyal Demokratlar ve Tesfaiesus'un Yeşiller Partisi'ni içerecek bir merkez sol koalisyon oluşturmak için müzakereler yapılıyor. Bu koalisyon iktidara gelirse Tesfaiesus'un hedeflerinden biri, çifte vatandaşlık kısıtlamaları milyonlarca insanın oy kullanmasını, dolayısıyla Alman siyasetinin ülkenin etnik çeşitliliğini yansıtmasını engelleyen vatandaşlığa kabulün önündeki bazı engellerin kaldırılması olacaktır. Tesfaiesus, bu tür siyasi değişikliklere ek olarak kendisi gibi “Alman görünmeyen” insanlara toplumda ve politikada bir yerleri olduğunu göstermek için profilini kullanmak istediğini söylüyor.
Haber Giriş: 12.11.2021 04:30 | Son
Güncelleme: 16.02.2022 15:17
Almanya göç ülkesi, burası benim vatanım
Alman meclisi Bundestag’ın ilk siyah kadın üyesi Tesfaiesus, aday olmaya Türkleri de hedef alan, dokuz kişinin öldüğü bir katliam sonrasında karar vermiş. New York Times’tan Ian Bateson, Alman politikacı ile ırkçılık, haklar ve göçmenlik üzerine konuştu