25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 16.07.2021 04:30 | Son Güncelleme: 23.02.2022 17:30

Eyvah, tokalaşma geri döndü

Pandemi önlemlerinin azalmasıyla el sıkışma da tekrar hayatımıza girdi. Yumruğunu uzatana dirseğimizi, başını eğene avcumuzu uzatıyoruz. Hepimiz şaşkınız çünkü selamlaşmak taş-kâğıt-makas oyununa dönüştü. Peki doğrusu ne?
Eyvah, tokalaşma geri döndü
Pilita Clark
Dünyaca ünlü reklam devi WPP’nin CEO’su Mark Read, iş dünyasındaki aşılanma oranı arttıkça yüz yüze görüşmeye başladığı müşterilerle keyifle el sıkışıyor. Geçen hafta görüştüğümüzde “Tanımadığım insanlarla yakınlaşmaya vesile oluyor. Dirsekle selamlaşmak benim için kesinlikle geride kaldı” dedi.  Abrdn adlı varlık yönetim şirketinin başkanı Sir Douglas Flint ise konuya daha temkinli yaklaşıyor.  “Asla odaya girip elimi uzatmıyorum” diyor. Bunun yerine geri çekilip karşısındakinin yapacağı hamleyi bekliyormuş. “İlk hareketi karşıdan bekleyip hemen ardından ben hamle yapıyorum.” Bilimsellikten son derece uzak birkaç günlük araştırma sonunda, hangi selamlaşma stratejisinin daha yaygın olduğunu tespit edemedim. Ama ortalığın iyice karıştığından eminim. Aşılanmadaki dengesizlik ve hangi davranışın güvenli sayıldığına dair görüşlerin sürekli değişmesi yüzünden tokalaşma, dirsek ve yumruk tokuşturma gibi bir sürü hareket arasında gidip geliyoruz.

Yumrukçular, dirsekçiler tokatçılara karşı

Maalesef bu durum vahim sonuçlara yol açabiliyor. Londralı bir dostumla beraber çalışan ve Almanya’da yaşayan biri, geçen ay Avrupa Futbol Şampiyonası’ndaki İngiltere-İskoçya maçı sırasında çok zor durumda kalmış. Dostuma şöyle yazmış: “Barda birkaç kişiyle tanıştım. Herkes yumruk tokuşturuyordu, ben de öyle yaptım. Sonra biri daha geldi. Ben yumruğumu uzattım, o ise tokalaşmak için elini uzattı.” İkisi de vaktinde tepki verememiş. “İkimiz de ayakta epey bekledik; sonunda kolumu tutup salladı.” Yumrukçularla tokacılar arasındaki nahoş çarpışmalar Almanya’yla sınırlı değil. Sydney’den San Diego’ya kadar her yerde alelade selamlaşmalar yorucu bir taş-kâğıt-makas oyununa dönüştü. ABD’de işler iyice karışık. Yetişkinlerin yaklaşık yüzde 70’i en az bir doz Covid aşısı yaptırdı ama pandeminin bittiğine inanan Cumhuriyetçilerin oranı yüzde 57 iken, Demokratların sadece yüzde 4’ü aynı görüşte.  Londra’da yaşayan Amerikalı bir arkadaşım kısa sürece önce ABD kıyılarına tatile gitti. El sıkışmanın, hatta sarılmanın bile ne kadar yaygın olduğunu görüp şaşırmış. “İnsanlar her şey eski haline dönsün diye fazla istekli” diyor. Tüm aşılarınız yapıldıysa sorun yok ama İngiltere’de 40 yaş altındakilerin çoğu tüm dozlarını yaptırmış değil.  Arkadaşım ayrıca, özellikle enerji gibi sektörlerde yer alan yaşça büyük erkek patronların “el sıkışmaya çok yatkın” olduklarını söyledi. Cinsiyetin etkisi var mı, emin değilim.  Bir şey daha fark ettim. Nadiren de olsa yeni biriyle tanışınca bir nevi kas hafızasıyla el sıkmaya yöneliyorum ama sonra panikleyip özür diliyorum ve herkeste bir mahcubiyete yol açıyorum.  Biyolog Ella Al-Shamahi’nin yeni kitabı The Handshake: A Gripping History’de yazdığı gibi, geçmişteki kolera, grip ve benzer salgınlarda gelen yasaklama çabalarına karşın selamlaşma geleneği hayatta kalmayı başardı. Şempanzeler ve medeniyetten uzak kabileler de benzer hareketler yaptığından, Al-Shamahi genetik olarak el sıkışmaya programlandığımızı düşünüyor. Bunun muhtemel sebebi birbirimize kokuyla ilişkili kimyasal sinyaller vb. şeyler iletmek. ©️ The Financial Times