Sezin Öney
Avrupa Birliği dört yıldır üzerinde çalıştığı yeni göç anlaşması konusunda uzlaştı. AB’nin kurumsal penceresinden bakınca “Göç ve Sığınma Politikası” başlığı altında bir uzlaşmaya varabilmek, mucizevi bir dönüm noktası. AB kendi hukukunu çiğnememek ve üye ülkelerin iç politikalarındaki göçmen alerjisini dengelemek zorunda olduğu için anlaşmaya varmak bu kadar zor oldu.
Ancak Türkiye başta olmak üzere AB’ye giden göç rotası üzerindeki “ara ülkeler” için bu anlaşma hiç de müjdeli haberler vermiyor. Resmi adıyla “Sığınma Prosedür Düzenlemesi” (Asylum Procedure Regulation-APR), AB’nin artık sığınmacı ve düzensiz göçmenlerin hızla geldikleri “ara ülkeye” gönderilmesini öngörüyor. Tabii söz konusu ülkelerin “geri kabule” rızası olması kaydıyla.
Türkiye gibi AB ile siyasi ilişkileri Geri Kabul Anlaşması’na indirgenmiş bir ülke için bu düzenleme düzensiz göçmenlerin “istiflendiği” bir noktaya dönüşmek anlamına geliyor. Bir yandan Türkiye vatandaşları için AB ülkelerinden vize almak giderek zorlaşırken, Avrupa düzensiz göçmenleri Türkiye gibi ülkelere yollayarak sınırlarını “mühürlüyor”.