Haaretz gazetesinde "İsrail, kendi vatandaşlarına karşı tartışmalı protokolü kullandıysa bunu hemen konuşmalıyız" başlıklı bir makale yayınlandı. Noa Limone tarafından kaleme alınan makalede, 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısında tanıkların ifadelerine dikkati çekilerek, "7 Ekim'de Beeri'deki rehin alma olayından sağ kurtulan sadece iki kişinin ifadeleri, İsrail ordusunun Hamas tarafından bir evde rehin tutulan insanlara karşı Hannibal Protokolü'nü uygulamış olabileceği izlenimini veriyor" ifadelerine yer verildi.
Limone, evde bulunan ve oradan sağ çıkan Yasmin Porat adlı tanığın, ordunun Hamaslılarla İsrailli sivillerin bulunduğu bir evi kuşattıktan sonra buraya yoğun ateş açtığı ve sivillerin varlığına rağmen tank ateşi kullanarak tüm evdekilerin ölümüne neden olduğuna dair ifadelerine işaret etti.
Daha sonra diğer tanık Hadas Dagan'ın da Porat'ın ifadelerini doğruladığına dikkati çeken İsrailli yazar, "Askeri güçlerimizin İsrailli sivillerin bulunduğu bir eve tank topları ve diğer silahlarla ateş yağdırdığını söylediği anlaşılan bu iki ifade neden dünyayı sarsacak şekilde görülmüyor?" ifadelerini kullandı. Konunun acilen açığa kavuşturulması için soruşturma açılması gerektiğini vurgulayan Limone, makalesine şöyle devam etti:
Hannibal Protokolü nedir?
Kurulduğu günden bu yana uyguladığı vahşete karşılık sürekli rehine krizleriyle boğuşmak zorunda kalan İsrail, bu durumun kendisine son derece büyük bedeller ödettiğini düşünerek 1986 yılında bir protokol hazırladı. Rehinelerin kurtarılma imkanı yoksa rehin alanlarla birlikte ortadan kaldırılmasını öngören Hannibal Protokolü, İsrail kamuoyundan da yaklaşık 20 sene gizlendi.
İsrailli tabip Avner Shiftan 2003'te Lübnan'da yedek asker olarak görev yaparken söz konusu protokolü öğrendi ve Haaretz gazetesiyle temasa geçerek görüşlerini gazete aracılığıyla kamuoyuna açıkladı, İsrail kamuoyu protokolden böylece haberdar oldu. Protokolü İsrail ordusundan 3 isim hazırladı; Gabi Aşkenazi, Yossi Peled ve Yaakov Amidror. Protokolün adı ise esir düşme olasılığına karşı her daim yanında zehir taşıyan Kartacalı komutan Hannibal'dan geliyor.
O gün tam olarak ne olduğunu belirlememiz gerekiyor. Rehinelerin de öldürülmesi yönünde ciddi bir risk olmasına rağmen teröristlerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir karar var mıydı? Hannibal Protokolü sivillere uygulandı mı? Ne kadar zor olursa olsun, bir soruşturmanın ve kamuoyunda tartışmanın şu anda yapılması gerekiyor. Gazze'de 137 rehinenin esir olduğu, ordunun var gücüyle savaştığı ve ufukta bir rehine anlaşmasının bulunmadığı bu savaşın bitmesini bekleyemeyiz.
İsrailli tanıklar ateşi açıldığını söylemişti
İsrail basınına 19 Kasım'da yansıyan haberlerde, 7 Ekim'de Hamas'ın Beeri bölgesine saldırısında 12 yaşındaki kız çocuğu Liel Hetzroni'nin arasında bulunduğu 14 kişinin öldüğü yer almıştı. Konu, İsrail basınında "Hamas vahşeti" başlıklarıyla aktarılmıştı. Daha sonra olayın tanıklarından Yasmin Porat ve rehinelerin bulunduğu evin sahibi Hadas Dagan, İsrail güçlerinin rehinelerin bulunduğu eve tank mermileriyle ateş açtığını belirtmişti.
İsrailli savaş pilotunun "Kitlesel Hannibal" ifşaatı
İsrailli savaş pilotu Yarbay Erez, 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısında, İsrailli sivillerin esir olarak Gazze'ye götürülmelerini önlemek için ordunun, esirleri de öldürmeyi öngören Hannibal Protokolü'nü bir noktada uyguladığının anlaşıldığını söylemişti.
Konuya ilişkin Haaretz gazetesine konuşan Erez, "Hannibal Protokolü'nün bir noktada uygulandığı anlaşılıyor çünkü bir rehine durumu tespit ettiğinizde bu Hannibal'dır ancak son 20 yıldır tatbikatlarını yaptığımız Hannibal, içinde rehinelerin bulunduğu tek bir araçla ilgiliydi. Burada gördüğümüz şey ise kitlesel bir Hannibal'dı. Çitlerde birçok açıklık vardı, hem rehineli hem de rehinesiz olarak birçok farklı araçta binlerce insan vardı" demişti.
Haaretz'in "helikopterler sivilleri de vurdu" haberi
Haaretz gazetesi, 19 Kasım'da, İsrailli güvenlik yetkililerinin, Hamas'ın Gazze'den 7 Ekim'de düzenlediği saldırıya ilişkin yaptığı güvenlik değerlendirmesiyle ilgili bilgi vermişti. Hamaslıların sorgu kayıtlarına ve polisin olayla ilgili soruşturmasına dayanan üst düzey İsrailli güvenlik yetkililerinin değerlendirmesinde, Gazze Şeridi yakınlarında düzenlenen müzik festivali hakkında Hamas'ın önceden bilgi sahibi olmadığı belirtilmişti.
Haberde, polis soruşturmasında, festivale katılanların çoğunun ilk silah sesi duyulmadan yarım saat önce partinin durdurulmasına karar verildiği için kaçmayı başardığının yer aldığı aktarılmıştı. Soruşturmanın aynı zamanda bir İsrail savaş helikopterinin Hamaslılara ateş açarken sivilleri de vurduğunu ortaya çıkardığına işaret edilen haberde, şu ifadelere yer verilmişti:
Bir polis kaynağına göre, soruşturma aynı zamanda olay yerine gelen ve görünüşte oradaki teröristlere ateş açan İsrail ordusuna ait savaş helikopterinin de bazı festival katılımcılarını vurduğunu gösteriyor. Polise göre festivalde 364 kişi öldürüldü.
Yedioth Ahronoth haberi
İsrail'in Yedioth Ahronoth gazetesi de Hamas'ın Gazze'den 7 Ekim'de düzenlediği saldırıya İsrail Hava Kuvvetlerine ait helikopterlerin müdahale ettiği anlara ilişkin bir haber yayımlamıştı. İsrail ordusunun müdahale sırasında yaşadığı duruma ilişkin haberde şu iddiaya yer verilmişti:
Hamas teröristleri kalabalığın arasına yavaşça karışmaları ve ne olursa olsun kıpırdamamaları yönünde talimat aldı. Böylelikle hava kuvvetlerini aşağıdakilerin İsrailli olduğuna inandırmaya çalıştılar. Bu aldatmaca, Apache helikopterleri tüm kısıtlamalardan kurtulmak zorunda kalana kadar bir süre işe yaradı. Pilotlar kimin terörist kimin İsrailli olduğunu ayırmanın zor olduğunu anlayınca saat 09.00 sıralarında bazıları üstlerinden izin almadan bağımsız olarak teröristlere karşı top mermisi kullanmaya karar verdi.
İsrail polisi, ulusal basını sorumsuzlukla suçluyor
İsrail polis teşkilatı, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze'den düzenlediği saldırı sırasında İsrail savaş helikopterlerinin gruba müdahale ederken İsrailli sivillerin de ölmüş olabileceğine dair haberler yapan ulusal basın organlarını 19 Kasımda yaptığı açıklamayla uyarmıştı. Polis açıklamasında, "Özellikle bu dönemde, medyayı haberlerinde sorumluluk göstermeye ve haberlerini yalnızca resmi kaynaklara dayandırmaya çağırıyoruz" ifadesine yer verilmişti.
Gazze haberlerine sansür
İsrail ordusunun Askeri İstihbarat Müdürlüğüne bağlı Askeri Sansür Birimi, 26 Ekim'de basına gönderdiği mektupta, Gazze'ye ilişkin haberlere çeşitli yasaklar getirerek, savaşın seyri ve ordunun faaliyetleriyle ilgili tüm haber ve görsellerin yayınlanmadan önce kendi sansür birimine gönderilmesini istemişti.
İsrail'in Kanal 12 televizyonu tarafından 11 Kasım'da yayınlanan görüntülerde, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Askalan kentindeki Barzilai Hastanesi'nden yayın yaptığı sırada İsrailli bir muhabir, 7 Ekim'den sonra açıklanan sansür nedeniyle buraya getirilen askerlerin durumu hakkında bilgi veremeyeceğini dile getirmişti.
İsrailli muhabir, "Barzilai Hastanesi önünden size aktardığımız tüm bilgilerin İsrail ordusunun sansürüne uğradığını söylemeliyiz. Buraya yaralı askerlerin geldiğini söyleyebiliriz ancak izin verilene kadar onlar hakkında konuşmaya iznimiz yok" ifadelerini kullanmıştı.
Kaynak: AA