Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Pazar günü Tiencin’de bir araya geldi. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi kapsamında gerçekleşen görüşme, Pekin ve Yeni Delhi’nin ilişkileri istikrara kavuşturma çabalarının önemli bir adımı olarak değerlendirildi.
Modi, 2018’den bu yana ilk kez Çin’i ziyaret etmiş oldu. Görüşme, iki ülke arasındaki sınır gerilimleri nedeniyle uzun süredir yıpranan ilişkileri onarmak için yürütülen aylardır süren girişimlerin ardından gerçekleşti. İki lider en son geçen yıl Ekim ayında, Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesinde görüşmüştü.
“İlişkilerimiz olumlu bir yön kazandı. Sınırlarımızda barış ve istikrar var,” diyen Modi, Çin’in Tibet Özerk Bölgesi’ndeki kutsal Kailaş Dağı ve Manasarovar Gölü’ne yapılan Kailash Mansarovar Yatra hac yolculuğunun yeniden başladığını ve iki ülke arasında doğrudan uçuşların da tekrar planlandığını duyurdu.
“Her iki ülkenin toplam 2,8 milyarlık nüfusunun çıkarı, işbirliğimizle doğrudan bağlantılı. Bu işbirliği tüm insanlığın yararına da kapı aralayacaktır. Biz ilişkilerimizi karşılıklı güven, saygı ve hassasiyet temelinde ileriye taşımaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Çin ile Hindistan arasında Himalaya Sıradağları'nın çevrelediği belirsiz sınır hattı, egemenlik tartışmalarına neden oluyor. Akarsular, göller, buzullar ve karlı zirvelerin bulunduğu 3 bin 500 kilometrelik sınır, tarafları sık sık karşı karşıya getiriyor.
Pekin yönetimi, "Güney Tibet" olarak adlandırdığı Hindistan'ın Arunaçal Pradeş eyaletindeki 90 bin kilometrekarelik toprakta hak iddia ediyor. Yeni Delhi ise Aksay Çin Platoları'nı kapsayan 38 bin kilometrekarelik alanın Pekin yönetimince işgal edildiğini savunuyor.
Tartışmalı sınır hattında 2020'de yaşanan çatışmayla doruk noktasına çıkan anlaşmazlığın çözümü için yürütülen müzakereler geçen yıl anlaşmayla sonuçlanmış, taraflar 22 Ekim 2024'te iki ülke arasındaki geçici hududu oluşturan Fiili Kontrol Hattı'nın Ladakh bölgesinde karşılıklı devriye faaliyetlerinin düzenlenmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu.
RT'de yer alan habere göre, görüşme, iki ülkenin Haziran 2020’de yaşanan sınır çatışmasının ardından derinleşen soğukluğu gidermeye ve ilişkileri onarmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleşti. Ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Hindistan’ın ticaret politikaları ve Rusya ile sürdürdüğü petrol ticaretine karşılık olarak uygulamaya koyduğu yüzde 50’lik gümrük vergilerinin gölgesinde yapıldı.
Dünyanın en kalabalık iki ülkesinin liderleri bir araya gelmeden önce Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Yeni Delhi’yi ziyaret etti. Bu ziyarette sınır meselesine ilişkin özel temsilciler arasında yapılan 24. tur görüşmeler Wang Yi ile Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval’ın eş başkanlığında gerçekleşti.
Görüşmelerin ardından taraflar, sınır yönetimini iyileştirmek için bir dizi adım atma, doğrudan uçuşların “en kısa sürede” yeniden başlaması ve sınır ticaretinin açılması konusunda mutabık kaldı. Ayrıca 2026 ve 2027 yıllarında BRICS başkanlıklarını karşılıklı olarak destekleme kararı alındı.
Washington’un vergi tehditlerine karşı Pekin daha önce Yeni Delhi’ye güçlü destek vermişti. Çin’in Hindistan Büyükelçisi Xu Feihong, “ABD, Hindistan’a yüzde 50’ye varan tarifeler uyguladı ve daha fazlasıyla tehdit ediyor. Çin buna kesinlikle karşı çıkıyor. Böyle eylemler karşısında sessizlik ya da taviz, zorbayı daha da cesaretlendirir. Çin, Hindistan’ın yanında dimdik duracaktır,” dedi.
Bu arada Moskova, Pekin ve Yeni Delhi’den üst düzey yetkililer, onlarca yıl önce Batı’nın hâkimiyetine karşı denge unsuru olarak tasarlanan ve çok kutuplu bir dünya düzenini savunan Rusya-Hindistan-Çin (RIC) diyaloğunu yeniden canlandırma konusunu da masaya yatırdı.
Çin’in Tianjin şehri bugünden itibaren iki günlük Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) liderler zirvesine ev sahipliği yapacak. Zirve kapsamında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, iki günlük zirve boyunca 20 dünya liderine ev sahipliği yapacak. Bu zirve, 2001 yılında altı Avrasya devleti arasında kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü'nün en büyük toplantısı olacak. Çin'in, küresel meselelerde Batı'nın etkisine karşı koymayı hedeflediği güvenlik odaklı blok, son yıllarda 10 daimi üye ile 16 diyalog ve gözlemci ülkeye genişledi. Örgütün sorumluluk alanı da güvenlik ve terörle mücadeleden, ekonomik ve askeri iş birliğine ulaştı.