22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.11.2021 04:29 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:18

Keynes’i kim öldürdü?

Üç ciltlik John Maynard Keynes biyografisinin yazarı tarihçi Skidelsky, 1946’da ölen ünlü iktisatçının yarattığı ve 20. yüzyıla damga vuran üretim teorisinin bugün tamamen ortadan kalktığını yazdı
Keynes’i kim öldürdü?
2014 yılında dönemin Fed Başkanı Ben Bernanke, merkez bankasının tahvil alım programından bahsederken parasal genişlemeye de değinmiş, bu yöntemin “pratikte işe yararken teoride yaramadığını” söylemişti. Genel olarak makroekonomik para politikası hakkında da aynı şey söylenebilir; zira onun arkasında da sağlam bir teori yok. Hükümetler işsizlikle “savaşmak” adına ekonomiyi sürekli “teşvik ediyor” ama dayandıkları teoriye göre ortada savaşılacak bir işsizlik yok. İktisat yüzyıl öncesine döndü: Eldeki kaynakların tahsisine dair çalışmalardan ve paranın miktar teorisinden ibaret. Makroekonomi, yani John Maynard Keynes’in yarattığı üretim teorisinin tamamı ortadan kaybolmuş durumda.

Kuaför 13 dolara çalışmazsa

Mesela, işsizliğin sebebi ne? Standart bir ders kitabına göre, “aşağıya doğru gidildikçe ücret esnekliğinin azalması”. Diyelim ki bir kuaför saat başı 14 dolar ücret istiyor. Ama kârlı bir şekilde istihdam edilebilmesi için saatte 13 dolarla yetinmesi gerekiyor. Bunun üzerine kuaförümüz iş almamayı tercih ediyor. Yani bu, kişinin boş zamanı tercih ettiğini veya kuaförlük yapmamaya karar verdiğini yansıtan, iradi bir seçim. Ekonomideki tüm çalışanlar için aynı şey geçerli. Böyle bakınca, işsizlik dediğimiz şey aslında çalışmamayı tercih etmek. Bu görüş, herkesin en iyiyi aradığı varsayımına dayanıyor. Çalışmanın her zaman bir bedeli var. Dolayısıyla, işsizlik işsizler için optimal bir şey. Yani hükümet istihdamı artırmak adına para arzını genişletirse, bu sadece enflasyona yol açar çünkü parasal genişleme, çalışmaya istekli işgücü arzını artırmaya yaramıyor. Bu yüzden para politikasının sadece fiyat istikrarıyla ilgilenmesi gerekiyor; en iyi yol işi siyaset tarafından ayartılamayacak bağımsız bir merkez bankasına emanet etmek.

İşsizliğin üç hali

Öte yandan en mantıklı iktisatçılar kendi varsayımları karşısında ümitsizliğe kapılıyor. Bu yüzden MIT’den Daron Acemoğlu, Harvard Üniversitesi’nden David Laibon ve Chicago Üniversitesi’nden John List, kısa süre önce kaleme aldıkları Makroekonomi kitabında üç adet “irade dışı” işsizlik kategorisi ortaya koydu: Geçici, yapısal ve döngüsel. Geçici işsizlik, iş bulmanın zaman almasından kaynaklanıyor. Yapısal işsizlik ücretlerin esnek olmaması yüzünden talep edilen işgücünün arz edilen miktara ulaşamamasından doğuyor. Döngüsel veya “kısa vadeli” işsizlik ise “teknolojik şoklar, değişen duygular ve parasal/mali faktörler” nedeniyle ortaya çıkıyor ve “gerek aşağı yönlü ücret katılığı gerekse çarpan mekanizması yüzünden artıyor”. Keynes’in çarpan mekanizması, harcamalardaki herhangi yukarı veya aşağı yönlü değişimin güçlendirilmiş etkisini hesaplamak için kullanılan temel bir formül. Keynesçi talep yönetimi politikalarının ölümünden sonra, makroekonomi mekanizmasının ayakta kalan tek parçası çarpan mekanizması. Aslında bu araç da kullanımdan kalkmış gibiydi ancak 2008-09 mali ve ekonomik şokuyla yeniden hayata döndü.  Covid-19 pandemisi hükümetleri yine “mali Keynesçiliğe” dönmeye zorladı çünkü açılması hukuken engellenen işletmeleri sadece para miktarını artırarak geri açmak imkansızdı. Büyük kapanma döneminde mali Keynesçilik, çalışamayan insanlara Hazine’den ödeme yapmak demekti. Ama şimdi ekonomi yeniden işlemeye başladığına göre, parasal ve mali genişlemenin pratik gerekçesi ortadan kalkmış durumda. Ana akım finans otoriteleri, ekonominin hiçbir şey olmamış gibi eski haline döneceğine inanıyor.  Mali Keynesçilik halen kendine teori arayan bir politika. Acemoğlu, Laibson ve List şokların “öngörülmesi zor” olduğunu belirterek kayıp teorinin bir parçasını ortaya çıkarmış oluyor. Keynes yaşasa şokları öngörmenin imkansız olduğunu söylerdi; şokların yaşanmadığı bir ortamda ekonomilerin döngüsel olarak istikrarlı olduğuna dair standart görüşü reddetmesinin sebebi de buydu.  İktisat öğrencilerine birinci sınıfta öğretilen arz-talep modelleri kuaförlerin nasıl doğru dengeyi bulacağını anlatıyor olabilir ama bu bütün ekonomi için geçerli değil. Makroekonomi belirsizlikten doğmuştur. İktisatçılar kaçınılmaz belirsizliğin varlığını kabul etmedikçe makroekonomik teori diye bir şey olamaz; acil durumlara yönelik öngörülü müdahalelerle yetinmek zorunda kalırız. © Project Syndicate, 2021.