Myanmar’ın Sagaing bölgesinde, Mandalay kenti yakınlarında 7,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Cuma günü gerçekleşen sarsıntı, ülkede büyük hasara yol açarken komşu Tayland’da da hissedildi.
Myanmar, iki tektonik plakanın sınırında yer aldığı için dünyanın en sismik aktif bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak, Sagaing bölgesinde büyük ve yıkıcı depremler nispeten nadir görülüyor.
University College London’dan deprem uzmanı Prof. Joanna Faure Walker, Hindistan ve Avrasya plakalarının sınırının Myanmar’ı kuzey-güney doğrultusunda ortadan ikiye böldüğünü belirtti.
Walker’a göre, bu plakalar farklı hızlarda yatay olarak hareket ediyor. Bu durum, genellikle dalma-batma bölgelerinde görülenlerden daha az yıkıcı olan "yanal atımlı" depremlere neden oluyor. Ancak, bu tür depremler yine de 7 ila 8 büyüklüğüne ulaşabiliyor.
Neden bu kadar yıkıcıydı?
British Geological Survey’den Roger Musson, depremin sığ bir derinlikte gerçekleştiğini ve bu yüzden yıkımın daha ağır olduğunu belirtti. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na (USGS) göre, depremin merkezi sadece 10 kilometre derinlikteydi.
Musson, "Bu kadar sığ bir derinlikte meydana geldiği için şok dalgaları yüzeye ulaşana kadar enerji kaybetmedi. Binalar sarsıntının tüm gücünü hissetti" dedi. Ayrıca, yalnızca depremin merkezine odaklanmanın yanıltıcı olabileceğini belirterek, "Sismik dalgalar sadece merkezden değil, fay hattının tamamından yayılır" ifadelerini kullandı.
Ekonomik kayıp GSYH'nin %70'ine ulaşabilir
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS), cuma günü meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki depremin 10 bin ila 100 bin kişi arasında can kaybına yol açabileceğini ve ekonomik kaybın Myanmar’ın Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın %70’ine kadar çıkabileceğini bildirdi.
British Geological Survey’den Roger Musson, bu tahminlerin geçmiş depremlere, Myanmar’ın konumuna ve ülkenin genel afet hazırlık durumuna dayanarak yapıldığını belirtti.
Sagaing bölgesinde büyük depremler nadiren görüldüğünden, bu bölgedeki altyapı böyle güçlü sarsıntılara dayanacak şekilde inşa edilmedi. Bu da hasarın çok daha büyük olabileceği anlamına geliyor. Musson’a göre, bölgede en son büyük deprem 1956’da meydana geldi ve o tarihten bu yana yapılan konutların böylesine güçlü bir sarsıntıya dayanıklı olması pek olası değil.