Tıp dünyası “kalp kanseri” vakasını ilk kez 1835 yılında bir otopside tespit etti. Ancak çok nadir görüldüğü için bilinirliği diğer kanser türlerine göre az. Türkiye’de bu alanda çalışmaları bulunan doktorlardan biri olan, Memorial & Medstar Antalya Kanser Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan kalpte iki farklı türde kanser görüldüğünü anlattı. Kalbin kendi dokusunda oluşan kansere birincil kalp kanseri; kalbe metastaz yoluyla gelen ise ikincil kalp kanseri diye anılıyor. “Kalp kanseri dendiğinde akla birincil kalp kanserleri gelmeli” diyen Prof. Dr. Özdoğan bu tür kanser vakalarında en sık görülenin ise anjiyosarkom adlı tümör türü olduğuna dikkat çekiyor.
Kan akışını etkiler
Özdoğan, hastalığın teşhisini ve belirtilerini şöyle açıklıyor: “Anjiosarkomların çoğu kalbin sağ kulakçığında meydana gelir. Kanın içeri veya dışarı akışının tıkanmasına neden olur ve bu tıkanıklık ayaklarda, bacaklarda, ayak bileklerinde, karında ve boyun damarlarında şişme meydana getirebilir. Kardiyak sarkomların küçük parçaları kopabilir ve kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer bölgelerine gidebilir. Bir emboli, bir organa veya vücudun bir bölümüne kan akışını engelleyebilir ve kan akışının engellendiği noktanın ilerisindeki organ veya vücut bölümünde ağrıya, hasara neden olabilir. Ayrıca perikardda, yani kalbi çevreleyen ince zarda meydana gelen kardiyak anjiyosarkomlar, zar içinde sıvı artışına neden olabilir. Bu zar içinde fazla sıvı birikirse, kalbin kan pompalama yeteneği etkilenir ve bu durumun da bazı kalp yetmezliği belirtileri; örneğin göğüs ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk ve çarpıntı olabilir.”