Fransa, on yılı aşkın süredir Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin içindeki en büyük rakiplerinden biri. Hatta Paris, birçok kez Ankara ile Brüksel’i yakınlaştıracak adımlar atılmasının önüne geçti.
Fakat Avrupa Komşuluk Konseyi Direktörü Samuel Doveri Vesterbye’a göre günümüzde yaşanan yapısal değişiklikler, yeni bir ittifak doğurmakta. İsrail’in Gazze’de yaptıkları, ABD’nin Avrupa’dan uzaklaşması ve Rusya’nın askeri olarak kuvvetlenmesi iki ülkeyi yakınlaştırdı.
Hatta Oksijen’e konuşan kaynaklara göre Türk ve Fransız istihbaratı düzenli görüşmeler yapıyor. Avrupa Komşuluk Konseyi Direktörü Samuel Doveri Vesterbye, filizlenen bu yeni ilişkiyi Oksijen’e anlattı.
Türkiye Orta Doğu ilişkilerinde beklenmedik bir müttefik bulmuş gibi görünüyor: Fransa. Bu ittifakın temelinde ne var?
Öncelikle Orta Doğu’da, özellikle de Gazze’de bir insani kriz var. Birçok insan hakları organizasyonuna göre İsrail’in yaptıkları soykırıma vardığını söylüyor. Bu durum Fransa dahil birçok toplumda rahatsızlık yarattı. Birçok Avrupa toplumunun Filistin’le tarihi bağları ve yakınlığı var. Avrupa Birliği ve Norveç geleneksel olarak Filistin hareketine en çok para desteği sağlayanlardan oldu. Yani uzun süredir istikrar sağlanması için, insani durumun iyi olması ve diplomatik ilişkiler için atılan adımlar var.
Son aylar ve yıllarda genellikle sağcı ve militan olarak görülen hükümet giderek Fransa ve kesinlikle Türkiye’ye daha az taviz veriyor. Jeopolitik konularda, özellikle İran’da bunu gördük. İsrail’in İran’da rejim değişikliğini sağlamak için ABD’ye baskı yaptığı konuşuluyordu. Özellikle Donald Trump yönetimindeki Cumhuriyetçi yönetim ve Netanyahu İran’ın nükleer üretimi konusunda oldukça sert müzakereler yaptı. Oldukça saldırgan ve askeri yaklaşımlar gördük. Diplomasiden ve konsensusla ulaşılan çözümlerden uzaklaşılması Fransa ve Türkiye gibi ülkelerin İsrail’in bölgedeki çıkarları konusunda işbirliği yapmayı daha zor bulması anlamına geldi. Bu da iki ülkede denge yaratma ihtiyacı doğurdu ve kendilerini benzer pozisyonlarda buldular: Filistin yanlılığı. Çünkü bu kadar aşırı bir pozisyonda duran İsrail’le temas kurmak çok zor. Yani İsrail’in aşırı duruşu nedeniyle Fransa ve Türkiye’nin çıkarları korunamıyor. Bu sebeple daha Filistin yanlısı bir duruş sergiliyorlar. İronik olarak son 10 yıldır ilişkileri berbat olan bu iki ülke, ikisine de çıkar sağlayacak bir konuda kendilerini birbirleriyle çalışırken buldu.
Fransa’nın Filistin devletini tanıma kararının zamanlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gördüğümüz şey ahlaki gerekliliğin sonucu. Bu korkunç şeyleri yapamazsın demek ahlaki bir gereklilik. Gazze’de olanın büyük bir insani felaket olduğuna dair artık yaygın bir anlayış var. Bunun sonucu olarak Fransa ve Türkiye toplumu tepki gösterdi. Türkiye’de bir Ak Partli’ye de CHP’liye de sorsanız İsrail’e ve Filistinlilere yaptıklarına karşı sert söylemler duyacaksınızdır. Fransa’da da büyük oranda benzer bir durum var. Sağcılar bile ahlaki bir çürüme olduğunu görüyor. Tabii ki solcular ve çevreciler de öyle. Fransa’da çok sayıda azınlık olduğunu da unutmamak gerek. Bunların arasında Türkler, Ermeniler ve başka Müslümanlar da bar. Ermeniler dahil hepsi Filistin davasına bir yakınlık duyuyor. Yani sadece Fransa’da değil, tüm Avrupa’da daha Filistin yanlısı olmak için hükümetlere baskı var. Tanıma kararını aşağıdan yukarı baktığımızda büyük oranda böyle değerlendirebiliriz.
Tersten, yukarıdan aşağıda bakarsanız, kararın jeopolitik tarafı var. ABD büyük oranda İsrail’in arkasında. Trump’ın bazen Netanyahu’ya “mantıklı ol, her istediğini yaptırtmam” dediğini görüyoruz, ama bunlar PR hamleleri. Gerçekte Trump yönetimindeki ABD, Netanyahu’nun İsrail’iyle tamamen hizalanmış durumda. Fransa kendini jeopolitik olara farklı şekilde pozisyonlandırmaya çalışıyor. Bu jeopolitik tekrar konumlanmada tabii ki Filistinlilere ulaşmaya çalışıyor, bu yüzden devleti tanıyor.
Şartlar değişiyor
Dediğiniz gibi Fransa ve Türkiye’nin ilişkileri uzun süredir çok kötü, Paris Türkiye-AB yakınlaşmasına birçok kez taş koydu. Bu sözünü ettiğiniz ittifak masaya ne getirecek? İşlerin değiştiğine nasıl ikna olabiliriz?
Şu anda bir ittifak başlangıcından söz ediyoruz, bu yüzden temkinli davranmak gerekir. Ama bunun olacağından emin olmamın sebebi yapısal değişiklikler olması. ABD’nin dünyada güvenilirliğini kaybettiği günlerden geçiyoruz. AB sadece üyeleri ve ana ittifakları kadar güçlü. Çin, Hindistan ve demografik büyümesi güçlü diğer ülkelerin çok önemli olduğunu herkes görüyor. Önemli ticari partner kabul ediliyorlar. ABD ile tek kutupluluk döneminden çıkıyoruz. ABD’nin Avrupa’nın güvenliğini sapladığı ve çıkarlarını dikkatlice dinlediği dönem bitti diyebiliriz. Bu bakımdan yapısal bir değişiklik oluyor. Fransa eskiden en yakınında olanların artık en yakın dostları olmadığını farkına varıyor. Bu sebeple başka yere bakmalı, başka partnerler bulmalıyım diyor. Bu doğrultuda bana göre Türkiye güneydoğuda doğal bir Avrupa ülkesi olarak akla geliyor. Rusya konusunda tehdit algısı çok yüksek, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip, kritik hammadde sağlıyor sağlıyor, Orta Asya’ya bir köprü ve daha birçok şey. Dolayısıyla yapısal değişiklikler Türkiye’yle Fransa’ya bir araya getiriyor. Daha ilişkinin neye benzeyeceği tam olarak açık değil. Ama şunları söyleyebiliriz: Fransa da Türkiye’nin de Rusya’nın Avrupa kıtasını domine etmemesi konusunda ortak çıkarları var. Savaşta Karadeniz’de Rusya ve Ukrayna ciddi bir silahlanma sürecinden geçti. Buna donanmalar da dahil. Türkiye bu silah yarışına girse de diğer iki ülkenin arkasında kaldı. Bunun sebebi basit, çünkü direkt olarak savaşta değil. Fakat bu sonuç, Türkiye’nin Karadeniz’de avantajını kaybetmesi anlamına geliyor; denizciliğe önem veren Türkiye gibi bir ülke için bu bir sorun. Bu Rusya’nın Türkiye’ye ciddi bir tehdit oluşturduğu tek bir örnek. Tabii bunun içinde Rusya’nın Kırım’ı ilhakı da var. Osmanlı bile tarih boyunca buranın stratejik önemi nedeniyle defalarca savaşa girdi. Bugün de orası aynı öneme sahip. Rusya konusu, Türkiye ve Fransa’nın çıkarlarının örtüştüğü noktalara net bir örnek.
“Yeni ilişkinin öneminin farkındalar”
Bu durum Türkiye ve AB arasında daha yakın savunma işbirliğinin kapılarını açar mı?
Kesinlikle. Bu konu çok karmaşık, ama bir örnek vereyim. Rusya, Fransa ve Türkiye’nin bir araya gelmesi için tek örnek. Çok daha fazla örnek sayabiliriz. Mesela Orta Asya’da ve Kafkaslar’da Fransa’nın çok büyük enerji yatırımları var. Bu bölgeler ayrıca hammadde konusunda oldukça zengin. Orta Asya’ya altyapı olarak sadece Türkiye ve Karadeniz üzerinden ulaşabilirsiniz. Tercihen ikisini de istersiniz. Riski azaltırsınız. Demek istediğim şu anda işbirliğini teşvik eden çok farktör var. Demin, neden bu kadar uzun yıllar kötü ilişkilere sahipken şimdi iyileşeceğine inanalım diye önemli bir soru sordunuz. Tabii ki hiçbir şeyin garantisi yok, ama dediğim gibi yapı değişti. Rusya’nın iki ülkeye de oluşturduğu tehdit artık daha fazla. 2022’de Ukrayna’nın işgali öncesi ve sonrası Rusya’ya bakalım. Moskova donanmasını büyüttü. GSYİH’inin dev bir bölümünü silahlanmaya harcıyor. Ayrıca “Tersinden Kissinger” (Oksijen’in notu: Çin’i yavaşlatmak için Rusya’yla yakınlaşma teorisi) dediğimiz şey için ABD ile müzakere ediyor. Olur mu olmaz mı göreceğiz. Trump bazen Putin’e ulaşıyor ve “savaşı durduralım, sana bir şey vereceğim” diyor. Bu piyasalara erişim olabilir, teknoloji transferi olabilir. Birçok şey olabilir. Ama Rusya ve Çin’i birbirinden uzak tutmak. Başarılı olacak mı olmayacak mı söylemek zor. Yapılmaya çalışılan bu. Belki bu yolun sonunda ABD, Rusya’ya onu güçlendirecek bir şey verir. Bu durum hem Türkiye hem de Fransa’yı endişelendiriyor. Bu önemli yapısal değişiklikler sadece son birkaç yılda oldu. Bu da Ankara ve Paris’i daha yakın işbirliğine teşvik ediyor. Ayrıca diplomatik ilişkilerde bir şey inşa ederken, durum rayına oturana kadar sadece buzdağının ucunu görürsünüz. Türkiye ve Fransız genelkurmay başkanları bir araya geldi, tartışmalı konuları görüştüler. Türkiye ve Fransa arasında gerilime sebep olan Kafkaslar, Libya, Afrika gibi konular ele alındı. Bunların konuşulması iyiye işaret. Erdoğan ve Macron’un kabinelerinin de bu yeni ilişkinin öneminin farkında ve üzerine koymaya çalışıyorlar.
Ankara ve Paris arasındaki bu yeni durum Türkiye ve İsrail’in bir nüfuz mücadelesinde olduğu Suriye’yi nasıl etkileyecek? İsrail daha da izole olacak mı?
Bence Türkiye ve Fransa’nın daha yakın çalışması genel olarak Orta Doğu’da ve Türkiye’nin pozisyonuna faydalı olacak.
Kaynak: Gazete Oksijen