Yunan medyasından To Vima gazetesi, Türkiye'nin 2022'den yılından beri yürüttüğü uluslararası politikalara yönelik bir analiz yayınladı. Söz konusu analizde Ankara'nın hem batı hem doğu arasında nasıl pozisyon aldığına dair ifadeler kullanıldı.
To Vima gazetesinin haberi şöyle:
Sözde yalnızlaştırılmış bir Türkiye anlatısı çoktan çöktü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin ziyareti dönüşü henüz uçaktayken Rusya ve Ukrayna’nın henüz savaşın sona ermesini sağlayacak bir zirve için hazır olmadığını açıkladı. Erdoğan, iki tarafı görüşmeleri kademeli olarak yükseltmeye ve Putin-Zelenski buluşmasının ön koşullarını oluşturmaya davet etti.
Türkiye’nin çok yönlü diplomasisi
Erdoğan’ın açıklamaları, Ankara’nın Ukrayna konusunda her iki tarafla da aktif bir rol oynadığını bir kez daha ortaya koydu. Türkiye, uzun yıllara dayanan diplomatik tecrübesi ve stratejik konumu sayesinde bölgesel ve küresel düzeyde çok yönlü bir dış politika izliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin’deki ikili ekonomik ilişkileri derinleştirmek amacıyla yürüttüğü görüşmeleri “verimli” olarak nitelendirdi. Ancak, II. Dünya Savaşı’nın bitişi anma töreninde düzenlenecek askeri geçit törenine katılmadı.
Putin ve Zelenski’nin öncelikli muhatabı
Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ilk günlerinden itibaren diplomatik hareketliliğini sürdürüyor. Ankara, hem taraflar arasında arabuluculuk yapmayı hem de Ukrayna’ya drone tedarikini gerçekleştiriyor. Bu süreçte Bayraktar dronlarının geniş çaplı bir savaşta test edilmesi, hem ekonomik kazanç hem de Ukrayna’da bir drone fabrikasının kurulmasıyla sonuçlandı.
Erdoğan, Putin ve Zelenski’nin öncelikli muhatabı olarak konumunu koruyor. İstanbul’da iki kez iki ülke heyetleri arasında görüşmelere ev sahipliği yaptı ve üçüncü bir toplantı için de öneride bulundu.
İsrail ve Avrupa ile ilişkiler
Türkiye, Suriye politikası nedeniyle İsrail ile gerilim yaşıyor. Bu bağlamda Ankara, İsrail için liman ve havaalanlarını kapatma kararı aldı. Ancak iki yıl süren Gazze krizi boyunca ticaret yüzde yüzlük bir kesintiye uğramadı.
Erdoğan’ın Türkiye’si, bazı Avrupa hükümetleri tarafından Rusya’ya karşı Avrupa savunmasını güçlendirmek için güvenilir bir ortak olarak görülüyor. Birçok Avrupa ülkesi, savunma ve ekonomik alanlarda Türkiye’ye milyarlarca euro yatırım yapmaya hazır, ancak AB üyeliği konusunda henüz mesafe alınmış değil.
Türkiye'nin bölgesel stratejisi ve gelecek
Türkiye, Libya müdahalesi, Doğu Akdeniz’de Türkiye-Libya mutabakatı, Körfez ve Afrika gibi bölgelere askeri üsler konuşlandırma girişimleriyle etkisini artırıyor. Katar ve Somali’de üsler bulunurken, Çad ve Nijer’de üsler kurulması planlanıyor.
Erdoğan döneminde Türkiye’nin diplomasisi, iç politikadan bağımsız olarak, hem bölgesel hem de küresel alanda etkili bir konum kazandı.
Kürt meselesinde de hem iç hem dış politikada iki yönlü bir strateji izleniyor.
Türkiye ve komşularını bekleyen büyük soru ise “Erdoğan sonrası dönemde bu mirası kim veya kimler devralacak?”
Kaynak: Gazete Oksijen