Hemen her kuşak, insanların eskiden daha ahlaklı olduğuna inanıyor. Nitekim, bu yüzyılda yapılan anketler de en az 60 ülkede yaşayan insanların ahlakın gerilediğine inandığını gösteriyor. Fakat Nature dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma bunun bir yanılsamadan ibaret olduğunu ortaya koydu. Araştırmanın başyazarı psikolog Adam Mastroianni bu çalışmayı tamamen kişisel bir nedenle, etrafındaki insanların homurdanmalarından yola çıkarak yaptığını söylüyor. Vox dergisinden konuşan Mastoianni “Eskiden insanlar geceleri kapılarını kilitlemezdi... İnsanların sözüne güvenirdik.... Ah, bugünkü çocuklar... Bu tür homurdanmalara ömür boyu kin beslemişim!” diye şaka yapıyor.
Psikoloğa göre insanlar artık eskisi kadar nazik ve ahlaklı değilse, bu zaten felaket demektir. Çünkü kişilerarası ahlak, toplumu bir arada tutan yapıştırıcıdır ve bu ortadan kalkarsa her şey dağılır.
Mastroianni, Harvard’dan psikolog Dan Gilbert ile şu iki sorunun peşine düşmüş: Ahlak gerçekten azaldı mı? Azalmadıysa insanlar neden böyle düşünüyor?
Nezaket, dürüstlük, terbiye
Ahlakın anlamı herkes için farklı. Mastroianni ve Gilbert'ın araştırması köleliğin kaldırılması, kadınlara ve LGBTQ bireylere hakların verilmesi gibi kapsamlı sosyal değişikliklere odaklanmıyor. Bunun yerine günlük nezaket, dürüstlük ve temel terbiye gibi kavramlara bakıyorlar. Çünkü bu konuda 1949'dan beri yürütülen araştırmalarda kullanılan “ahlak” tanımı bu. Ahlakın daha kötüye gittiğine inananlar sadece yaşlılar veya muhafazakarlarla sınırlı değil. Sorunun nedeni olarak ise iyi yaşlı insanların ölmesini ve yerlerine bencil gençlerin gelmesini değil, genel olarak insanların günlük etkileşimde daha az iyi hale gelmesini gösteriyorlar.
İki soruda gündelik ahlak
Haklılar mı? Hayır. Ahlak düzeylerini nesnel olarak gösterebilen bir ölçüm cihazı yok. Bu yüzden Mastroianni ve Gilbert da onlarca yıl boyunca yapılan binlerce anketi inceleyerek insanların şu sorulara verdiği yanıtlara baktı: “Dün gün boyu sana saygılı davranıldı mı?” “Genel olarak insanlar yardımsever mi yoksa çıkarcı mıdır?"
Araştırmacılar bu sorulara verilen yanıtların zamana göre pek farklılık göstermediğini buldu. Ekonomistlerin de on yıllardır laboratuvar ortamında insanlara oynattıkları “tutsak ikilemi” ya da “kamu malı” oyunlarından elde ettikleri veriler var. Bu oyunlarda cömertlik ve açgözlülük veya bencillik arasında bir seçim yapabiliyorsunuz. Bu yanıtlar da zamana göre değişmiyor. Başka bir araştırma ekibi 2022'de bu sosyal ikilemlerin 1956'ya kadar uzanan verilerinin analizini yayınladı. 500'ün üzerinde ikilemi inceleyen araştırmacılar insanların zamanla daha açgözlü ve bencil hale geldiği sonucunu bulmayı öngörüyordu. Ancak insanlığın başkalarıyla iş birliği yapma oranının son 60 yılda yaklaşık yüzde 10 arttığını buldular.
Mastroianni, bu laboratuvar oyunlarının yapay bir ortamda geçtiğini, insanların gerçek dünyadaki davranışlarını tam olarak yansıtmayabileceğini kabul ediyor. Ancak sonuçlar bugün insanların temelde bir nesil öncesine göre daha az “toplum yanlısı” olduğu fikriyle kesinlikle çelişiyor. Peki insanlar neden insanlığın daha az ahlaklı hale geldiğine inanıyor? Mastroianni ve Gilbert'ın hipotezi, iyi bilinen iki psikolojik fenomene dayanıyor.
Hafızamız oyun oynuyor
Bunlardan birincisi maruz kaldığımız bilgilerin yarattığı ön yargı. İnsanların olumsuz bilgilere olumlu bilgilerden daha fazla önem verdiğini önceki çalışmalardan biliyoruz. Medya da olumsuz haberlere odaklanarak bu eğilimi pekiştiriyor. İkincisi hafızamızın ön yargısı. İnsanlar geçmişi düşünürken olumsuz olayları unutma veya olumlu bir şekilde yanlış hatırlama eğiliminde. Olumsuz olayların zaman içinde duygusal güçlerini kaybetme olasılığı da daha yüksek. Geçmişte ahlak konusunda bu kadar pembe bir görüşe sahip olmamızın nedeni kısmen bu olabilir. Kötü zamanları kelimenin tam anlamıyla unuttuk.
Bu iki ön yargı ahlaki çöküş yanılsamasına yol açıyor.
1- Tutsak ikilem
• Polis bir suç çetesinden iki kişiyi tutuklar. İkisi de ayrı ortamlarda tutulur ve iletişime izin verilmez. Polis her ikisine de haklarında yeterli kanıtları olmadığını itiraf ederek daha hafif bir suçtan bir yıl cezaya çarptırılacaklarını söyler. Ardından bir tutukluya diğeri hakkında ifade verirse kendisinin serbest kalacağı, diğerinin ise üç yıl ceza alacağı söylenir. Ancak her iki tutuklu da diğeri hakkında ifade verirse ikisi de ikişer yıl ceza alacaktır. İki tutukluya da aynı teklifin suç ortağına da yapıldığı söylenir. Oyunun farklı versiyonları sosyal ve ekonomik araştırmalarda kullanılıyor.
2- Kamu malı
• Bu oyunun temel versiyonunda deneklerden ellerindeki paranın bir kısmını kamu fonuna vermeleri isteniyor ve ayırdıkları miktarı kendilerinden başka hiç kimsenin bilmeyeceği söyleniyor. Daha sonra toplanan para birden büyük, toplam oyuncu sayısından küçük bir çarpanla çarpılıyor. Ortaya çıkan toplam, tüm katılımcılara eşit olarak dağıtılıyor. Örneğin dört kişilik bir oyunda bir kişi 20’şer lira yatırıp dördüncü hiç para yatırmazsa toplam 60 lira birikiyor. Bu da örneğin 1.2 ile çarpılınca biriken varlık 72 liraya çıkıyor. Bu da dördüne eşit olarak dağıtıldığında kişi başına 18 lira geri dönüyor.