Çocukken en sevdiğim şey Toros’umuza atlayıp koy koy Ege’yi gezmekti. Bazen İzmir’den günübirlik, bazen de ver elini Datça, Fethiye, Kaş, Bodrum. Bazen pansiyonda, bazen çadırda kala kala. Her bulduğumuz koyda denize dala çıka. Artık ne pansiyon kaldı doğru dürüst, ne bakir koy. Bu hissi bana yaşatan ender yerlerden biri Datça. Bükleri hala halkın malı olmaya devam ediyor, parsellenmeye direniyor. Sanki bir Datça kaldı elimizde. O yüzden korkuyorum Datça yazarken, anlatırken ve iyi ki diyorum... İyi ki yolu uzak, yolu zor, yolu kıvrım kıvrım ve çok zahmetli.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim