22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 09.09.2022 04:30 | Son Güncelleme: 12.09.2022 00:23

Gün aydınlanmadan uyandırılmak çocuğun gelişimi için zararlı

Okulların açılmasıyla birlikte uzmanlar uyarıyor: Çocukların karanlıkta okula gitmeleri onların gelişimini olumsuz etkiliyor. Gün aydınlanmadan uyandırılan çocuk için, fiziksel ve zihinsel sağlık problemleri, davranış problemleri ve akademik başarısızlık kaçınılmaz
Gün aydınlanmadan uyandırılmak çocuğun gelişimi için zararlı

Okullar açılıyor, milyonlarca çocuk sabahın erken saatlerinde okula gidecek. Ancak uzmanlar yaz saati uygulamasından dolayı çocukların karanlıkta okula gitmesinin gelişimleri açısından hiç de doğru olmadığını söylüyor. 

ABD California’da geçen günlerde yürürlüğe giren bir yasaya göre ise, öğrencilerin sağlığı ve derslere daha iyi odaklanabilmeleri için ders zili, ortaokullarda sabah 8’den, liselerde 8.30’dan önce çalmıyor.

Peki Türkiye’de durum nasıl? MEB 2021 Faaliyet Raporu’na göre, örgün eğitimde ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kademelerinde toplam 16 milyon 859 bin 962 öğrenci bulunuyor. Bunların yüzde 37.2’si yani 6 milyon 238 öğrenciden sabahçı olanlar  ikili eğitim kapsamında sabah 7.20’de ders başı yapıyor. Tam gün kapsamında öğrenim gören yaklaşık 10 milyon öğrenci ise sabah 8.30’da derse başlıyor. Ancak İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan öğrencilerin derslerine yetişebilmeleri için daha erken servise binmeleri ve bunun için de çok daha erken kalkmaları gerekiyor. 

Türkiye’deki birçok uzman, gün ışımadan uyanmanın çocuk psikolojisi üzerinde kötü etkisi olduğunu ve öğrenmeyi olumsuz etkilediğini söylüyor.

Bilişsel işlevler zayıflıyor

Türk Uyku Tıbbı Derneği’nden Prof. Dr. Sinan Yetkin, dünya genelinde yetersiz uykunun önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve küresel bir salgın haline geldiğini söyleyerek uykusuzluğun bilişsel işlevlerdeki olumsuz etkilerini sıralıyor: “Odaklanmada azalma, bilişsel yavaşlama ile görevleri tamamlamada gecikme, uzamış görevlerde performansta giderek artan bozulma, yeni görevleri öğrenmede güçlük, yeni stratejiler geliştirmede azalma, uygun risk değerlendirmesi yapmada bozulma, girişimcilikte azalma, uygun duygusal tepki göstermede bozulma, diğer insanların tepkilerini anlamada azalma, reaksiyon zamanında yavaşlama, zaman baskısı altındaki görevlerde hata artışı ve performans hatalarına karşı içgörüde azalma.” 

Duygu durumunu etkiler

Yetkin, “REM uykusunda, gün içinde öğrenilen her şey ön bellekten alınıp işlenir. Sabah saatlerine denk gelen REM uykusu bu sebeple çok önemli. Ancak yetersiz REM uykusu duygu regülasyonunu da olumsuz etkiler. Duygu regülasyonundaki bozulmalar erken dönemde çocuklarda saldırganlık, şiddet, dürtüsellik gibi davranış sorunları ile kendini gösterir. İlerleyen yaşlarda, ergenlik ve erişkinlikte, depresyon, anksiyete, şizofreni gibi ruhsal bozuklukların gelişimini hazırlar. İntihara meyilde artış, alkol ve madde kullanım oranlarında artışla da ilişkilidir. Yetersiz uyku hormanları da etkileyerek obezite gibi fiziksel sorunlara sebep olabilir” diyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Er ise akademik başarı ile gün ışığı arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor: “2002’de ABD’de gerçekleştirilen bir çalışmada gün ışığı ile öğrencilerin matematik ve okuma-yazma başarıları arasında yoğun bir ilişki bulunmuştur. Benzer şekilde, Avrupa’da gerçekleştirilen geniş kapsamlı bir araştırmada gün ışığından ideal şekilde yararlanılan bir sınıfta diğer öğrencilere göre akademik başarıda yüzde 20’lik artış tespit edilmiştir. Bununla birlikte sadece pencerelerin büyütülmesi ile artan gün ışığı ile bile matematik başarısının yüzde 15 arttığını gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur.” 

Karanlıkla okulu ilişkilendirirler

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Senemoğlu ise öğrenme motivasyonunun öneminin altını çiziyor: “Sağlıklı eğitim için öncelikle çocuğun, bireyin fizyolojik dediğimiz birincil ihtiyaçları karşılanmalı. Bunlar nelerdir? Uyku, boşaltım ve beslenme gibi ihtiyaçlar… Henüz uykusunu tam olarak alamamış, sabah aydınlığını hissedememiş çocuk ve ergen karanlıkla okulu ilişkilendirecek; karanlığın uyandırdığı öğrenilmiş olumsuz duyguları varsa okula, öğrenmeye de genelleyecektir. Dolayısıyla öğrenmekten de hoşlanmayacaktır. Ayrıca karanlıkta çocukların sokakta tehlikeyle karşılaşma riski de daha yüksek.”

Uzman pedagog İnci Vural da “Amerikan Psikoloji Birliği (APA)  6-12 yaş arası çocukların düzenli olarak 9-12 saat, 13-18 yaş grubunun ise 8-10 saat uyku uyuması gerektiğini bildirmektedir” diyerek anlatıyor: “Özellikle ergenlerin sirkadiyen ritimleri değişmektedir. Onların enerjileri akşamüstüne doğru artıp gece erkenden uykuya dalmalarını güçleştirmektedir. Dolayısıyla almaları gereken 8-10 saatlik uykuyu ancak biraz daha geç kalkarak tamamlayabilmektedirler.” 

Ergenlerin yüzde 92’si uykusunu alamıyor

Araştırmalara göre, ergenlerin ancak yüzde 8’inin yeteri kadar uyuyabildiğini söyleyen Vural “Zaten günde 2-3 saati yolda geçen çocuklar, bir de evde geçirdikleri kısıtlı zamanda ciddi bir ödev yükü ile karşı karşıya. Çalıştığım bir ilkokul öğrencisi bu durumu ‘Biz sabahın köründen akşam karanlığına kadar evden uzaktayız, sonra karanlıkta gelip bir de ödev yapıyoruz. Siz büyükler, en azından eve geldikten sonra iş yapmak zorunda değilsiniz’ sözleriyle anlatmıştı” diyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sibel Çakır da gün aydınlanmadan uyanmanın çocuklar için uygun olmadığı görüşünde. “Günlük uyku ritmimiz gün ışığına uygun olmalı. Gün doğmadan uyanmak uyku-uyanıklık döngüsünün bozulmasına sebep oluyor. Özellikle uykusunu alamayan gençler sabah uykulu olduğu için çok fazla kahve tüketimine yöneliyor. Yani uykulu genç kahve içiyor ve çok kahve tükettiği için yine uyuyamıyor. Bir nevi kısır döngüye giriyor.”

Karanlıkta uyanmak strese sokuyor

Pedagog Feriha Şenkaya Dildar ise hormonlarla uyku arasındaki ilişkiden bahsediyor: “Melatonin hormonu karanlıkta salgılanarak vücuda uyumayı hatırlatıyor. Gün ışığında uyku isteğimizin gelmemesinin sebebi bu. Kortizol hormonu ise uykuya geçişte en düşük seviyeye inerken uyanmaya yakın en üst seviyede. Bu yükselme vücuda uyanma mesajı veriyor. Sürekli olarak karanlıkta uyanmak bütün bu düzeni altüst edip organizmayı strese sokar ve yeme alışkanlıklarının bozulmasından konsantrasyon eksikliğine kadar sayısız olumsuz etkiye sebep olur. Diğer yandan karanlıkta kalkmaları sebebiyle yetişkinler de kalitesiz uyku düzeninden etkileniyor. Bu da ebeveyn-çocuk ilişkisinde tolerasyon düşüklüğüne neden oluyor ve ilişki kalitesi bozulabiliyor.” 

Araştırmalar ne gösteriyor?

• ABD’li uyku araştırmacısı Wendy Troxel’e göre, çocuk ve ergenlerin biyolojik saatleri yetişkinlerden en az 2 saat daha geç işliyor. Yani bir çocuğu sabah 06.00’da kaldırmak, bir yetişkini sabah saat 04.00’te kaldırmakla eş değer.

• 1992 tarihli bir çalışmada hem doğal gün ışığından hem de floresan gün ışığı tüplerinden yoksun bir sınıfta bulunan çocukların kortizol seviyerinin sabah en yüksek olduğu tespit edildi.  Aynı çocukların bir yıllık vücut gelişimlerinin en düşük seviyede olduğu da belirlendi. 

• ABD’de yüzlerce ikiz üzerinde yapılan bir çalışmada ise yeterli ve uzun sürede uyuyan ikiz kardeşlerden, daha az uyuyanının okuma ve anlama becerisinin ikizine göre daha iyi, kelime dağarcığının daha yüksek, entelektüel ve eğitimsel becerisinin de daha üstün olduğu görüldü.

• Boston Üniversitesi’nde, 50 ülkeden 900 binden fazla öğrenci üzerinde bir araştırma yapıldı ve çalışmada 9-10 yaş grubu çocuklarda uyku yoksunluğu oranlarına bakıldı. Türkiye, bu açıdan bütün bu ülkeler arasında ilk 10’da yer aldı.