23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 17.04.2023 09:28 | Son Güncelleme: 17.04.2023 10:06

Bloomberg yazdı: Wall Street seçimlerin ardından Türkiye'de büyük faiz artışları bekliyor

Wall Street'teki birçok banka ve ekonomist 14 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye'de faiz oranlarının tekrar yükseltileceğini tahmin ediyor. Bank of America'nın tahminlerine göre gösterge faizi yılın son üç ayında zirve yapacak
Bloomberg yazdı: Wall Street seçimlerin ardından Türkiye'de büyük faiz artışları bekliyor

ABD'de finans kuruluşlarının merkezi olan Wall Street'in en büyük bankaları, Türkiye'nin para politikasının ne olacağını tahmin etmek için önümüzdeki ay yapılacak seçimlerin sonucunu beklemiyor ve neredeyse oybirliğiyle faiz oranlarının 2018'deki kur çöküşünden sonraki seviyelere döneceğini tahmin ediyor. Citigroup analistleri şimdi Türkiye'nin kilit faiz oranının önümüzdeki çeyreği yüzde 40 seviyesinde bitirmesini bekliyor. Bank of America için gösterge faiz, yılın son üç ayında hafif bir düşüşten önce yüzde 50 ile zirve yapacak. 

Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin üçüncü çeyreğe ilişkin medyan tahmini Şubat ayındaki yüzde 10 seviyesinden şu anda yüzde 8,5'e kıyasla yüzde 25,5'e kaymış durumda. Citi ekonomistleri İlker Domaç ve Gültekin Işıklar bu hafta yayınladıkları bir raporda, "Politika faizini yaklaşık yüzde 40'a veya daha da yükseğe çıkaracak daha güçlü bir ayarlama daha ihtiyatlı bir hareket tarzı olabilir" dedi.

Ekonomi siyasete üstün gelecek mi?

Küresel bankalar tarafından üstlenilen büyük miktarda parasal sıkılaştırma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yirmi yıllık iktidarının en zorlu kampanyasının sonucu ne olursa olsun ekonominin siyasete üstün geleceğine işaret ediyor. Seçime katılan muhalefet ittifakı, seçilmesi halinde ortodoks para politikalarına geri dönüleceği ve özerk bir merkez bankası olacağı sözünü verdi. Halihazırda Erdoğan, merkez bankası başkanını ve para politikası kurulu üyelerini doğrudan atama ve görevden alma yetkisine sahip.

Erdoğan'ın savunduğu geleneksel olmayan politikalar mercek altına alınırsa, ana akıma dönüş yolu, merkez bankasının geçen yıl dünyanın en büyük enflasyon krizlerinden biri karşısında daha önce harekete geçmesinden muhtemelen daha uzun ve daha maliyetli olacaktır. Resmi borçlanma maliyetlerini enflasyonun çok altına iterken bunun yerine uç önlemlere bel bağlayan Türkiye, derin cari açığını tersine çevirmekte ya da fiyat baskılarını bastırmakta yetersiz kaldı. Acil bir tasarruf programı ve Merkez Bankası'nın arka kapıdan müdahaleleri Türk para biriminin dizginlenmesini sağlayarak zaman kazandırdı ancak bunun bütçeye ve rezervlere bedeli ağır oldu.

"Acı verici bir ayarlama olacak"

Londra'daki abrdn'de yatırım direktörü olan Viktor Szabo, "Hepimiz mevcut politika yolunun sürdürülemez olduğunu biliyoruz. Muhalefetin mantıklı bir makro programı olsa da, enflasyonu düşürmek için önce ekonomiyi çökertmek gerekeceğinden bu acı verici bir ayarlama olacaktır. Başka bir deyişle, Türkiye derin bir çukura doğru yönetiliyor ve bu çukurdan çıkmak sancılı olacak" diye konuştu. 

Ekonominin bazı bölümleri halihazırda resmi politikadan büyük ölçüde kopuk olarak işliyor. Mevduat faizleri son dört yılın en yüksek seviyesinde ve Merkez Bankası'nın gösterge faiziyle aralarındaki fark son on yılın en geniş seviyesinde. Erdoğan Yeni Ekonomi Modeli olarak adlandırdığı, ihracata ve ucuz kredilere öncelik veren, geleneksel politikaları ultra düşük faiz oranları gibi önlemler lehine terk eden bir programa sarıldı. Merkez Bankası, enflasyon 2022'de yüzde 85'i aşarken bile iki yıldır faiz oranını yükseltmedi. Bunun yerine, 2021 ortasından bu yana gösterge faiz oranını yarıdan fazla düşürerek tek haneli rakamlara indirdi.

"Seçimden önce bir kez daha düşürecekler"

Yetkililer bir sonraki faiz değerlendirmesini 27 Nisan'da yapacak ve Bloomberg Economics Mayıs ayındaki seçimden önce son bir indirim bekliyor. Türkiye'nin alışılagelmişin dışındaki ekonomik gidişattan ani bir dönüş yapmak üzere olduğu görüşüne içeride pek çok kuşkuyla yaklaşan var. Bağımsız bir ekonomist olan Haluk Bürümcekçi'ye göre yüzde 50'lik bir faiz oranı ekonomik faaliyet, istihdam ve kredi piyasası üzerinde ciddi olumsuz sonuçlar doğuracak. 

Bürümcekçi, güçlü para politikası ve enflasyon hedeflemesi taahhüdüyle birlikte faizlerin yüzde 30'a kadar çıkabileceğini söyledi. Ancak Bürümcekçi, uluslararası bankaların beklentileri kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalışırken aşırı telaşa kapıldıklarına inanıyor. Bürümcekçi, "Yabancı yatırımcılar, belirsizlik ortamında yüksek faiz oranları yoluyla daha fazla gelir elde etmek istiyorlar" dedi. 

Muhalefetin kazanması muhtemelen Erdoğan'ın mirasından daha kararlı bir kopuşu temsil edecek olsa da, AK Parti iktidarda kalsa bile politika viteslerinin değişeceğine dair işaretler çok. Erdoğan geçen hafta piyasa dostu eski maliye bakanı Mehmet Şimşek'in resmi bir rol üstlenmeden ekonomi politikasında bir revizyona öncülük ettiğini söyledi. Erdoğan'ın eski yönetimlerinden teknokratlar ve eski ekonomi yardımcılarından oluşan muhalefet bloğunun üyeleri, iktidara seçilmeleri halinde Türkiye'nin ana akım ekonomiye döneceğini söylediler. Aralarında Zümrüt İmamoğlu'nun da bulunduğu BofA ekonomistleri bir raporda "Tüm göstergeler ekonominin yeniden dengelenmesi gerektiğine işaret ediyor. Sonuç ne olursa olsun, dengesizlikleri gidermek için daha zayıf bir lira ve sıkılaşan ekonomik koşullar görüyoruz" ifadelerini kullandı.