Hindistan 2022 yılında 1.41 milyar nüfus ile Çin’i solladı. Nüfus artışı, beraberinde ekonomik büyümeyi de getirdi. IMF tahminlerine göre Hindistan’ın 2023 yılında %6.1’lik büyüme ile %5 büyümesi beklenen Çin’i geride bırakması bekleniyor. ABD’nin Çin’e açtığı ticaret savaşı ve pandemi boyunca yaşanan tedarik krizini fırsata çeviren Hindistan, son dönemde Rusya yakınlaşmasıyla da göz dolduruyor. Her şeye rağmen bu parıltılı ekonomiye daha fazla şeffaflık ve kurumsallık gerekiyor. Neden mi?
Geçtiğimiz hafta global piyasalara Hindistan damgasını vurdu. Hindistan’ın en büyük holdingi olan ve hükümete yakınlığı ile bilinen dünyanın en varlıklı 3’üncü insanı Gautam Adani’nin sahibi olduğu Adani Grubu limanlar, tarım, gayrimenkul, savunma ve diğer sektörlerde faaliyet gösteriyor. 24 Ocak tarihinde ABD merkezli araştırma şirketi Hindenburg Grup Adani Grubu’nun yolsuzluklarına dair olumsuz bir rapor yayınladı. Raporda grubun gelirlerinin vergi cennetlerinde değerlendirildiği ve hisse senedi manipülasyonu yapıldığı belirtildi. Rapor sonrasında grup hisselerinde açığa satışlar hızlandı ve zirveden %70’e yakın düşüş görüldü.
Adani 29 Ocak tarihinde Hindenburg Grup raporuna cevap verdi ve raporun “Hindistan ekonomisine yapılan bir saldırı” olduğunu iddia etti. Ancak açıklama piyasaları tatmin etmedi ve hisse fiyatları düşmeye devam etti. Bunun üzerine grup uzun süredir planlanan 2.5 milyar dolarlık hisse satışı ve 121 milyon dolarlık bono satışından vazgeçti. Olay yalnızca Adani Grup ile sınırlı kalmadı. Hindistan rupisi ABD doları karşısında değer kaybetti ve ülke risk primi (CDS) yükseldi.
Adani Grup hisseleri bir 1 ayda %63 düştü piyasa değeri 110 milyar dolar eridi.
Peki tüm bunlar gerçekten Hindistan ekonomisine yönelik bir saldırı mıydı? Hindistan tarihinin ikinci büyük halka arzı için talep toplanmaya başlandıktan iki gün sonra Hindenburg araştırma raporunun çıkması tesadüf müydü? Foreign Policy dergisinde yayınlanan makalede Hindenburg grubun iş modeline değinilmiş ve konunun ABD-Hindistan ilişkileri dışında bir odak noktası olduğu sonucuna varılmış. Global ölçekte şirket değerlemelerini inceleyen ve hisse senedi fiyatları ile şirket faaliyetlerini karşılaştıran Hindenburg Grup, daha önceleri de bazı şirketler hakkında olumsuz görüşünü beyan etmiş ve şirket hisselerinde açığa satış yaparak hisselerin düşüşü yönünde pozisyon almıştı.