22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 12.03.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:14

Türkiye’nin en temel sosyal sorunu aşağıdaki grafikte...

TÜİK hepimizin hissettiği ama her nedense açıklanmayan gerçek işsizlik verisini ilk kez resmen duyurdu: Yüzde 29.1. Yıllardır açıklanan ama kimsenin umursamadığı rakam ise bildiğiniz gibi: Yüzde 12.2
Türkiye’nin en temel sosyal sorunu aşağıdaki grafikte...
Güldem Atabay
İşsizlik verileri dünyanın her ekonomisinde genel ekonomik gidişatın barometresi sayılır. Hükümetler para ve maliye politikalarını, enflasyon hedefi kadar işsizlik verilerini de dikkate alarak belirlerler.  TÜİK verileri büyüme, enflasyon ve işsizlikle ilgili alanlarda bir süredir tartışma konusu. Geçtiğimiz çarşamba sabahı ILO hesaplama yöntemlerine daha yakınlaşan bir hesaplama ile yeni seri işsizlik verileri açıklandı. Yöntem değişikliği ile üç aylık ortalamalar halinde açıklanan işsizlik verisi yerini aylık ve daha az örnekleme ile yapılan hesaplamaya bıraktı. Buna göre, Ekim-Kasım-Aralık döneminde yüzde 12.9 olan işsizlik oranı Ocak 2021’de yüzde 12.2’ye geriledi.  Eski seride en önemli sorunlardan biri yıllık nüfus artışı bir milyon civarındayken, istihdam piyasasına katılımın eksi rakamlarla ifade edilmesi ve iş aramaktan vazgeçen atıl nüfusun hesaba katılmamasıydı. Nüfus artışı gücünü korurken neden önemli sayıda insanın istihdam piyasasına katılmadığı, cevabı kolay verilemeyen bir soru. Bunun yanında iş aramaktan vazgeçenlerin de neden işsiz sayılmadığı ayrı bir tartışma konusuydu.  Dolayısıyla TÜİK resmi işsizlik verisi detaylarını inceleyen ekonomistler her ay “geniş tanımlı işsizlik” oranını hesaplıyor. Son gelen yüzde 12.9’a karşılık, yine TÜİK veri detaylarından hesaplanan “geniş işsizlik tanımı” altında gerçek işsizlik oranı yüzde 28’di.    Yeni seride, dikkat çekici detaylar var. Adına “gerçek işsizlik oranı” demeden TÜİK bu kez “atıl iş gücü” olarak Türkiye ekonomisindeki en büyük sorun olan rakamı ortaya koymuş: Yüzde 29.1!  Mevsimsel etkilerden arındırılmış seride, işsizlik oranı olarak açıklanan yüzde 12.2, eski yönteme yakın olan ve gerçekte pek de ciddiye alınmaması gereken bir rakam. Kategori genişletildikçe, adına işsizlik oranı nedense denmeyen ama tam resmi gösteren rakamlara ulaşılabiliyor.  Yukarıdaki grafik bu durumu özetliyor. İşsizlik oranı olarak verilen çizgide 2019 başında yüzde 13.5 olan verinin pandemi dönemini kapsayan süreçte nasıl olup da yüzde 12.2’ye gerilediğinin açıklaması kolay değil. Çünkü bu veri eksik rakamlarla hesaplanıyor.

Eksik istihdam...

Bir üstte, “zamana bağlı eksik istihdam” tarafında, 2019 başında yüzde 14.5 olan rakam 2021 Ocak itibarıyla yüzde 19.7. Eksik istihdam deyince anlaşılması gereken örneğin bir mühendisin muhasebe görevlisi olarak çalışıp daha düşük maaş alması, aldığı eğitimin karşılığı işte çalışamaması.     En geniş tanımla TÜİK’in açıkladığı seride herkesin çevresinde gözlemlediğini çok daha “doğru” yansıtıyor. İşsizler, eksik istihdam, potansiyel olarak çalışmaya hazır ancak kenarda duranlar ve iş aramaktan umudunu kaybedenler dâhil hepsini “atıl işgücü” adı alında toplayan TÜİK, bu oranın yüzde 29.1 olduğunu ilan ediyor.  TÜİK’in, gerçek resmi yansıtan bu veriye neden işsizlik oranı diyemediği ayrı bir tartışma konusu.  Ancak, grafik hikâyeyi çok doğru anlatıyor. 2019-2021 serisi döneminde yaşanan pandemi ve kur şoklarında özellikle yükselmeyen tek çizgi yeşil ile belirlenen işsizlik rakamı. Ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Çünkü temelinde nüfus artarken istihdama katılımın neden azaldığını açıklayamıyor. Diğer bütün tanımlara göre işsizlik kategorilerinde (mavi-sarı-kırmızı) 2020 başından bu yana artış sürüyor; gerçek hayattaki gibi. O zaman politika yapıcılar açısından dikkate alınacak olan yüzde 12.2 değil, yüzde 29.1 gibi derin bir krize işaret eden rakamdan başkası olmamalı.