27 Nisan 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 13.08.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:16

Hollywood’un yeni devrimcisi Scarlett

1950’lerde Marlon Brando’dan beri Hollywood’un star oyuncuları stüdyolardan gişe üzerinden kâr payı alıyorlar. Ancak stüdyolar online platformlardan elde ettikleri gelirleri aktörlerle paylaşmıyorlar. Buna ilk itiraz Disney’i dava eden Scarlett Johansson’dan geldi
Hollywood’un yeni devrimcisi Scarlett
Anna Nicolaou, Financial Times
Rüzgar Gibi Geçti’nin yıldızlarından Olivia de Havilland, 1940’larda Warner Bros stüdyosuna açtığı davayla Hollywood’u birbirine katmıştı. De Havilland kendisini vasat rollerle sınırladığını düşündüğü Warner’la olan bağlayıcı anlaşmasından kurtulmaya çalışıyordu.  Davadan gösterişli bir zaferle ayrıldı; bu sonuç dönemin büyük stüdyolarının yaptığı bağlayıcı sözleşmelere büyük darbe vurdu ve aktörlere belli bir bağımsızlık sağladı. O bağımsızlık bugün bile sürüyor. Günümüzün mega-aktrisi Scarlett Johansson da büyük bir stüdyoya benzer bir dava açmasıyla gündemde. Johansson’un iddiasına göre Disney, Black Widow filmini yayın platformuna izleyici çekmek için kullanmış, ama kendi değerini artırırken ünlü aktrisin kâr payını sadece gişe gelirleriyle sınırlı tutmuştu.  Aslında zaten aktörler ile stüdyolar arasındaki pazarlıklar hep gergin geçer. Bunda şaşılacak bir şey yok. Ancak bu seferki pazarlığın kamuoyuna sızması olayı biraz daha büyüttü. Johansson’un kavgası Hollywood’da ciddi reaksiyonlara yol açtı.  Söylenen o ki, De Havilland hukuki başarısıyla tarih yazmış olsa da Johansson’un bugün Hollywood’u eline geçirmiş olan yayın platformlarını alaşağı etme ihtimali düşük görünüyor. En büyük yıldızların filmlerden kâr payı alması 1950’lerde Marlon Brando gibi oyuncularla başladı; bu yöntem iki tarafın çıkarlarını buluşturuyordu. Ya beraber batıyorlar ya beraber çıkıyorlardı. Ama filmlerin ağırlıklı olarak internet üzerinden yayınlanması bu modeli bitirdi. Disney ve Wall Street için başarı kriteri artık gişe geliri değil, yayın platformlarındaki abone sayısı. En önemlisi aboneliklerden elde ettikleri geliri aktörlerle paylaşmıyorlar. Zaten Johansson’un itirazı tam da buna.

Pandemi bahanesi

Diğer yandan Disney, Johansson’un açtığı dava karşısında sessiz kalmadı. Oldukça sert bir karşılık verdi. Şirket ünlü aktrisi pandemi şartlarını “duygusuz biçimde hiçe saymakla” suçladı; buna ek olarak Johansson’un aldığı 20 milyon dolarlık ücreti ön plana çıkardı.  Deneyimli bir stüdyo yöneticisine göre, Disney’in öfkeli yanıtı bundan sonraki olası kar payı taleplerine yönelik bir “erken uyarı ateşiydi”. Disney aktörlere, “Size buradan iş çıkmaz” demeye getiriyordu.  Bugüne kadar Warner ve Netflix her film gişede büyük iş yapmışçasına aktörlere baştan büyük ücretler ödeyerek starlarını mutlu etti. Disney ise aleyhindeki kötü sözlerden veya öfkeli aktörlerden daha güçlü olduğu kanaatine varmış gibi görünüyor. Johansson davasının sonucu, Disney ile imzaladığı ve “salonlarda geniş çaplı gösterim” vaat eden sözleşmenin nasıl yorumlanacağına bağlı. Geniş çaplı gösterim, internet yayıncılığını kapsıyor mu? Eğlence sektöründen üst düzey bir avukat, ifadenin “bulanık” olduğunu söylüyor. Ama Johansson kazansa bile, bu savaş çığlığının aktörler için bir dönüm noktası olması zor görünüyor. 

Disney’i kızdırdı

İnternet yayıncılığı çağında aktör nüfuzundaki azalmanın birkaç nedeni var. Tarihi birleşmelerin ardından bütün sektör birkaç büyük platformun eline geçmiş durumda. Artık en büyük varlıkları belli bir rol için Tom Cruise veya Johansson ile yapılacak sözleşmeler değil, popüler fikri mülkiyet, yani sevilen yapımlar. Stüdyolar şimdilerde abonelerini doyurmak adına içinden sonsuz sayıda film ve dizi çıkarabilecekleri ürünler istiyorlar.  Aktörlerin güç kaybının bir diğer sebebi ise filmlerinin başarısından haberdar bile olmamaları. Geçmişte gişe rakamları bir filmin dolar cinsinden değerini açıkça gösterir, aktörler bu rakam üzerinden özel primler veya yüzdeler alırdı. İnternet yayıncılığında bir filmi kaç kişinin izlediğini veya abonelik sayılarındaki değişimi platform sahibinden başka kimse bilmiyor. Sadece bir buçuk yıl içinde 104 milyon aboneye ulaşan Disney Plus da yayın platformları piyasasındaki yerini şimdiden perçinledi. Sinema sektöründeki süper-kahramanlaştırma Disney’in gücünü artırıyor; bir Marvel filminde rol kapmak bir aktörün kariyerini kurtarabiliyor. Disney’in duygusuz yaklaşımının bundan sonraki oyuncu sözleşmelerini biçimlendirip biçimlendirmeyeceği belirsiz. Hatta belli bir model veya şablon olacak mı o da belli değil. Hollywood zorlu bir dijital devrimin ortasında ve dünya hala pandemiyle savaşıyor. Kesin olan bir tek şey var: Stüdyolar ile oyuncular arasındaki mücadele bazen gizli bazen açık biçimde devam edecek.

Johansson’un sonu Taylor Swift gibi olabilir

Bu yeni dünya düzeninde Johansson’un sonu De Havilland’dan ziyade Taylor Swift gibi olabilir. Swift 2014 yılında dönemin en çok kazanan müzisyeniyken Spotify’ı boykot etmiş, müzisyenlerin eserlerine göre ücret almasına dair birtakım öfkeli beyanatlarda bulunmuştu. Spotify’ın önlenemez yükselişi sebebiyle Swift üç yıl sonra geri adım atmak zorunda kaldı. Bugün yeni eserlerini desteklediği için Spotify’a teşekkürlerini sunuyor.